İZMİR’den DÖNÜŞTEYİM GÜNDEMİMDE YİNE ATATÜRK..
Yalçın Toker


Geçtiğimiz iki hafta boyunca İzmir Urla’da kızımın evinde yaşadığımız günleri anlatmıştım.. Ülkede Atatürk’ün unutturulmaya çalışıldığı, isminin, resminin çoğu yerden kaldırıldığı, Milli Andımızın adeta yasaklandığı bir dönemde, İzmir ve ilçelerindeki her yerde ise Türk bayraklarının dalgalandığını vurgulamıştım.. İşte o ortamdam İstanbul’a dönüyorum.. Gerçi, torun hasretiyle gittiğim İzmir’de torunlara tam doymuş değilim.. Çünkü onlarla pek az birlikte olabildik.. Her sabah uyandığımda Kaan ve Efe okulllarına, tatil günlerinde ise yüzme yarışlarına götürülmüş oluyorladır.. Zaman zaman da yüzme yarışları, Manisada veya Balıkesirde..
Ama İstanbul’da, bilhassa yayınevimde işler birikmiş durumda.. Kız kardeşim Pakize’nin oğlu Uğur Özbenli’nin nikah merasimine katılacağız.. Orada, uzun süredir görmediğimiz yakınları, akrabaları, yeğenleri falan göreceğiz. Ailenin en büyük erkeği olarak ben kaldım.. Dayı ve amca olarak aralarında olmalıyım.   
İşte damadım Ahmer beni ve eşimi İstanbul’a getiriyor.. Atatürklü, albayraklı yerlerden geçe geçe ilerliyoruz.. Arabada gazete okuyorum, haberleri dinliyorum, bilgisayarımı açtım mesajlarıma bakıyorum.. Gelen mesajlardan en ilginci, sevgili Yeniçağ gazetemizin Genel Koordinatörü Hasan Balaban dostumun face’teki yazısı.. Açayım, birlikte okuyalım.. Fotoğraf olarak da izleyelim:
KEHANET..  “Efendiler, Biz Tekke ve Zaviyeleri, din düşmanı olduğumuz için değil, bilakis bu tip yapılar, din ve Devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlıyı bu yüzden batırdığı için yasakladık.
Çok değil, yüz yıla kalmadan, eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz, göreceksiniz ki, bazı kişiler, bazı cemaatlerle bir araya gelerek, bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, ama sıra Devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir.
Ayrıca unutmayın ki,o gün geldiğinde her bir taraf, diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır.”
 
Mustafa Kemal Atatürk
17 Aralık 1927 ANKARA
 
Evet işte size günümüzde olan biteni, 90 yıl öncesinden görmüş olan Atamızın sözleri.. Yaşadığımız güncel meselelerin açıklaması anlamındaki öngörüleri..
Okuyorum.. Düşünüyorum.. Büyük Atamızı bir daha alkışlıyorum..
Benim sadeleştirerek yayınladığım NUTUK’taki (*) şu cümleler de kulaklarımda bir daha çınlıyor:



Sayfa 735Efendiler, tekke ve zâviyelerle, türbelerin kapatılması ve bütün tarikatlarla şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük ve türbedarlık v.s... gibi birtakım ünvanların kullanılmasının yasaklanıp kaldırılması da, Takrir-i Sükûn Kanunu döneminde gerçekleştirilmiştir.
Atamızın “100 yıla kalmadan, göreceksiniz ki, bazı kişiler, bazı cemaatler..” sözünü gözden geçirirken, bir yandan da elimdeki Sözcü gazetesindeki şu haberi okuyorum: “Cumhurbaşkanı Erdoğan: Danıştayın, Andımızın kaldırılmasını hukuka aykırı bulduğu kararını savunanlara sesleniyorum: O metin, ezanı Türkçe okumak isteyenlerin eseridir..”
Daha böyle neler neler.. Ama işte şimdi yoldayım.. Dönüşte aynı konuları işlediğim başka yazılarımda buluşma dileğiyle..
 
(*) NUTUK..Tam metin/Sadeleştiren: Yalçın Toker, Toker Yayınlari. www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/izmir-den-donusteyim-gundemimde-yine-ataturk-/5944