Canımı sıkıyor bu ayrıştırıcı zihniyet!
Bülent Kuşoğlu


Her şeyin ahlaki bir boyutu var. İnanmayacaksınız ama siyasetin bile var! Şaka bir yana olmalı. Bizde siyaset ahlakı, toplum ahlakına paralel olarak maalesef çok düşük seviyede. Hatta yerlerde sürünüyor denilen seviyede. Belki de çok bilinen o ünlü anekdotta ki ifade ile ‘çukur’ seviyede...

Siyasetin bu çukur seviyesi konusunda herkes suçludur belki ama en başta Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan suçludur. Neden? Çok neden var ama en son olarak vereceğim örnek özellikle Afrin Harekatı konusunda ki tutumu nedeniyle…

Eğer Afrin milli bir dava ise ki öyledir, tüm milleti oluşturan unsurları birleştirmek, milli birlik ve beraberliği tesis etmeye çalışmak en başta Cumhurbaşkanı’nın görevidir. Halbuki Erdoğan milli birlik ve beraberliği tesise çalışmak yerine, başta CHP ve Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm muhalefeti dışlama çabasında… Bu durumda sormak hakkım; Afrin’de TSK, PKK/YPG’ye karşı mı savaşıyor yoksa Erdoğan, Ankara’da seçim savaşı mı yapıyor? TSK üzerinden, şehit ve gaziler, vatan evlatları ve onların yakınları üzerinden seçim savaşı yapmak siyasette çukur seviye değildir de nedir?

Sonuçta Mamak’tan Sincan’a çaplı bir harekat, TSK için savaş bile denemeyecek adı üzerinde bir harekat ama “Sefer görev emri olanlar hazır olsunlar” gibi mantıksız cümlelerle işi farklı göstermeye de çalışıyor. TSK dünyanın sayılı ordularından biridir, güçlü ve korku salan bir ordudur. Birkaç bin özel harekatçının yeterli olacağı Afrin için sefer görev emri olanlara ihtiyaç olduğunun düşünülesi bile zaaftır. Türk Ordusu ve subaylarına hakarettir. Milletçe bir askeri seferberliğe gerek yok, herkes sivil seferberlikle olduğu yerde birlik-beraberlik içinde olsun yeter.

Erdoğan, bunları hiç düşünmüyor, şehit sayısı veya harekatın süresi artarsa TSK yıpranabilir veya Kürt kökenli vatandaşları çok zorluyor, ayrıştırıyorum demiyor. Sadece seçime odaklanmış durumda… Geçen hafta sonu Erdoğan’ın Kahramanmaraş’ta 5 yaşlarında bir kız çocuğuna “İnşallah büyür şehit olur, bu bayrağı üzerine örteriz” demesi işin zıvanadan çıkmasıydı. Bu nasıl bir zihniyet?

Belki daha da kötü bir şey var. Ben görmedim ama bir arkadaşım anlattı, Afrin’e gönderilen PÖH ve JÖH kuvvetleri bozkurt ve rabia işaretleri yapıyorlarmış. Siyasi partilerin simgeleri ve işaretleri ile yapılan bir iş, nasıl milli olur?

Bu yönetim anlayışına rağmen İnşallah askerimiz, TSK ve bu ülke çok zarar görmeden bu işten sıyrılırız… Allah yardımcımız olsun. Daha düne kadar TSK’ya “İyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz” diyen, Ergenekon, Balyoz, kozmik oda benzeri davalarla TSK’yı yıpratan, askere güvenmediği için yakın zamana kadar TBMM, Saray ve bazı cezaevlerinin üzerine uçaksavar koyduran, 15 Temmuz’da darbe girişimini bahane ederek askerliğini yapan ana kuzusu Mehmetçikleri linç eden zihniyet şimdi asker, şehadet, TSK diyor başka bir şey demiyor. Aslında tam olarak TSK’da demiyor…

Nasıl güven duyulur bu zihniyete?
Nasıl başarılı olunur bu zihniyetle?
Bu zihniyet milli olabilir mi?

Kazanmak ister eminim ama milli olmak başka… Millilik her şeyden önce dışlamamaktır. Millilik, günlük siyasetin üstüne çıkmak ve particiliği aşmaktır.

Geçen hafta Brüksel’de AB ve Avrupa Parlamentosu tarafından düzenlenen bir toplantıya katıldım. Avrupa’da itibarımız tarih boyunca hiç bu kadar düşük olmamış, yerlerde sürünmemiştir. İnanın bazı konuları, bazı kişilere zarar vermemek için anlatmam mümkün değil ama Erdoğan zihniyeti devam ettiği müddetçe çok zarar göreceğiz ve görüyoruz. En son Hollanda’da yaptı yapacağını ve Ermeni Soykırımını kabul etti.

Hollanda ile kriz hatırlarsanız Erdoğan’ın referandumda 3-5 oy uğruna dış politikayı, iç siyasete kurban etmeye çalışması ile başlamıştı. Sonuç ne oldu? Onlar ‘Ey’ falan demediler ama sonuçta darbeyi vurdular…

Tüm dünya ile sorunluyuz. Gavuru Müslümanı herkesle sorunluyuz ve sorunlu olma potansiyeli taşıyoruz. Erdoğan zihniyeti artık çok bariz bir şekilde Türkiye’ye zarar veriyor.

Geçen Pazar Hürriyet ekinde çok yakında kaybettiğimiz psikiyatri Profesörü Engin Gençtan’la nefis bir röportaj vardı. Okumanızı öneririm. Son soru ve cevap şöyle;
“Önceki kitabınız “Zamane” de çocukluğunuzun geçtiği İkinci Dünya Savaşı yıllarında bile büyüklerin bu kadar kaygılı olmadığını yazmıştınız. Şimdiyse çocukların bile kaygı duyduğunu söylüyorsunuz. Neden? Ne değişti?

-O zamanlar, bugün sıcaklıkla hatırladığım bir birliktelik duygusu vardı. Bugün ise giderek artan sayıda insan erken yaşlardan itibaren soyutlanmışlık duygusu yaşıyor.”

 Evet, halkı bu ortamda kutuplaştırıp oy devşirmeye çalışmak siyasi bir ahlaksızlıktır. Sonuçta az-çok oyda alınabilir ama toplum yarın ne durumda olur?
Görmek için göz yeterli değil ilaveten vicdan lazım… 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/canimi-sikiyor-bu-ayristirici-zihniyet/5689