LOZAN ve KUDÜS LAFLARI HALA SÜRÜP GİDİYOR..
Yalçın Toker



Siyasi hayat yönünden, geçen haftayı da, iktidarın çizmiş olduğu değişmez manzara içinde izledik..

Tayyip BeyTrump’un Kudüs hakkındaki saçma sözlerini işleyip kullanmaya devam etti.. Ve kendisinin Atina’da başlattığı Lozan’la  ilgili çözüm yorumlarını sürdürdü..


Niçin mi yaptı bunları?

Gündemdeki önemli Zarrap ve Man adası meselelerini geri plana atmak için..

Yoksa Reza Zarrab’ın Amerika mahkemesinde açıklamayı sürdürdüğü rüşvetler üzerinde durulacak, rüşvetleri alan eski Bakanlar yüzünden AKP büyük siyasi zararlara uğrayacaktı.. Keza, Kılıçdaroğlu’nun üzerinde durduğu Man adasıdavasındaki giden-gelen paralar konusu sebebiyle de Tayyip Beyin keyfi yine kaçacaktı.

Her iki konu da yazılı ve sözlü basının gündeminin baş köşesinde işlenmektedir..

Amerikan Başkanı Trump’un, “İsrail’in Başkentinin  Kudüs olduğunu kabul ediyoruz..” şeklindeki beyanı ve bu yazısının altına attığı kıvrım kıvrım imzası bütün ünlü yazarlarımıza yazı konusu oldu.. Kudüs’ü Sözcü’de İlber Ortaylı en güzel şekilde işledi. Kudüz hakaretleri dolayısıyla İslam ülkelerinde nümayiş ve gösteriler günlerce sürdü.. Bu yolda ölenler, yaralananlarla ilgili haberler hergün hala devam etmekte..

Yani bu konuda herkes yeterince bilgi sahibi olmuş durumdadır.. Onun için ben yazımın başlığında yer verdiğim Kudüs konusu üzerinde fazla durmayacak, sadece bir tespitimi sizlere sunmakla yetineceğim..

Tespitim şudur: Trump, Kudüsle ilgili sözlerini bütün televizyonların verdiği canlı yayınlarda tamamladı..  Ve kürsüden indi.. Merdivenlerden yürüyerek masasına doğru ilerledi.. Arkasında bir tek görevli vardı.. Masasının yanına geldi, oturacağı sandalyeyi eli ile düzeltti, sandalyeyi biraz daha masaya yaklaştırdı ve oturdu.. Yanındaki görevli ise Başkanının bu hareketlerini sadece izlemekle yetindi..

Peki aynı durum bizde olsa acaba nasıl olurdu? Derhal üç dört görevli koşar.. Sandalyeyi masaya yaklaştırırlar ve Başkanlarını oturturlardı.. Tayyip Bey ise ona asla el sürmezdi..

Yanlış mıyım?


Hatta Tayyip Bey değil, her hangi bir Bakanın, Başbakanın, umum müdürün oturacağı sandalyeyi böyle eli ile düzelttiğine hiç tanık olanınız var mı, varsa söyleyin..

Ayrıca.. Trump’un sandalye düzeltmesi olayının Türk basınında vurgulandığı yolundaki bir tek satıra ben rastlamadım. Rastlayanınız varsa lütfen onu da bildirin..

 
LOZAN MESELESİ..
 
Geleyim yazımın diğer konusuna, yani Lozan’a..

Tayyip Bey, Yunanistan’da, Lozan antlaşması hükümlerinin güncelleşmesi gereğinden söz etti.. Acaba nasıl ve niçin? Milli dış çıkarlarımız, Batı Trakya Türklerinin hakları gibi milli sebeplerden dolayısı mı?

Yoksa CHP’yi kötülemeyi sürdürmekte, Lozan’ı gerçekleştiren, antlaşmanın altında imzası bulunan CHP kurucularından İsmet İnönü’yü siyasi çıkar aracı yapıp, Kılıçdaroğlu’nu tenkit etmek için mi?  

Malum ben, her cümlemin sonunu, yazılarımın her satırımı Atatürk’e bağlamayı, Nutuk’tan satırlar nakletmeyi çok severim.. Tabii, Lozan ve İsmet Paşa konusunda da rehberim ve yol göstericim elbette yine Nutuk(*) olacaktır..

Lozan konusu, Atamızın Nutkunda 510. Sayfadan başlar ve 200 sayfaya yakın devam eder..

İşte onlardan bazı satırlarda yer alan Ata’mızın sözleri

Sa. 569: “İsmet Paş’ya bir oldu-bitti şeklinde Dış İşleri Bakanı olacağını ve Lozan Barış Konferansına Delegasyon Başkanı olarak gideceğini söyledim..”

Sa. 583:“Lozan Konferansı  Genel toplantısı, 21 Kasım 1922 tarihinde yapılmıştır. Bu konferansta Türkiye Devletini İsmet Paşa Hazretleri temsil etti. Trabzon milletvekili Hasan Bey(Saka) ve Sinop milletvekili Rıza Nur Bey İsmet Paşa’nın başkanlığında Delege Heyetini oluşturuyorlardı..”
 
Sa. 632Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine, yüzyıllardır hazırlanmış ve Sevr Anlaşması’yla tamamlandığı sanılmış, büyük bir çökertme suikastini açığa vuran bir belgedir. Osmanlı dönemine ait, tarihte eşi görülmemiş bir siyasî zaferin simgesi sayılır!.”

Sa. 596: “7 Aralık 1922’de halkçılık temeline dayalı ve Halk Partisi adı ile bir siyasi parti kurma niyetinde olduğumu açıkladım.. 9 İlke ve partinin programının belirlenmesinde halkla yaptığım görüşmelerdeki tespitlerimi kullandık..”

S.598: “Lozan görüşmeleri 5 Şubat 1922 tarihinde kesintiye uğradı.. Mecliste Lozanla ilgili ateşli tartışmalar oldu.. 23 Nisan 1923’te Lozan Konferansında 2. Devre başladı. 

S:633: “Efendiler, İsmet Paşa 24 Temmuz 1923 günü antlaşmayı imzaladı. Kendisini tebrik etme zamanı gelmişti. Aynı  gün şu telgraf› gönderdim:

Lozan’da Delegasyon Başkanı,

Dış İşleri Bakanı İsmet Paşa Hazretleri’ne,

Millet ve Hükümetin yüce kişiliğinize vermiş olduğu yeni görevi başarıyla yerine getirdiniz. Vatana yaptığınız, birbiri ardına gelen yararlı hizmetlerle dolu ömrünüzü, bu defa da tarihî bir başarı ile taçlandırdınız.

Uzun mücadelelerden sonra vatanımızın barışa ve bağımsızlığa kavuştuğu bugünde parlak hizmetiniz dolayısıyla sizi ve saygıdeğer arkadaşlarımız Rıza Nur ve Hasan(Saka) Bey’leri ve çalışmalarınızda size yardım eden bütün delegasyon üyelerini teşekkürlerimle birlikte tebrik ederim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal

S:649: “Rauf Bey, görüşmeleri bitiren İsmet Paşa’nın Hükümetin fikrini soran telgrafına cevap vermemişti.  Bu yüzden tebrik etmek istemiyordu..”

 
İşte böyle.. Ne dersiniz, acaba bugün de Tayyip Bey, o zamanki Rauf (Orbay) rolünü mü oynamakta?
 
 
(*) NUTUK/ATATÜRK/ sadeleştiren: Yalçın Toker.. Toker Yayınları- www.tokeryayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/lozan-ve-kudus-laflari-hala-surup-gidiyor-/5623