​KAZANAN BİZ OLACAĞIZ!
Bülent Kuşoğlu


Güneş çarığı, çarık ayağı sıkarmış. Bunu neden kullandım? Erdoğan’da birileri tarafından sıkılıyor, o da bizi yani toplumu sıkıyor. Mankurtlaştırma da benzer yöntemle, güneşin deve derisini sıkması, derinin kafayı sıkmasıyla gerçekleştirilir ama ben mankurtlaştırmayı kullanmıyorum. Zira mankurtlaşmada bilincin yitmesi vardır. Biz toplumun çoğunluğu olarak bir çok milli, manevi ve kültürel değerimizi yitirdik, yıprattık ama bilincimizi yitirmedik. En azından toplumun çoğunluğu olarak belki de sezgisel bir şekilde sorunu ve kurtuluşu görüyoruz. Sayıları her geçen gün artan büyük bir kitlemiz var. Bu nedenle mankurtlaşmayı kullanmadım.
 
Erdoğan artık yönetemez bir sürece girdi. Ekonomik zorluklar, dış politika ve ekonomi yönetiminde yapılan yanlışlar sonuçlarını göstermeye başladı. Halk geleceğinden gittikçe artan bir şekilde endişe ediyor. Yolsuzlukların, tam kapattık derken ortaya çıkışı ise Erdoğan’ın en zayıf yeri oldu. Özellikle vergi cennetlerinde yakınlarınca kurulan şirketlerin ve net para transferlerinin ortaya çıkışı ile ABD’de yakınlarının ve bakanlarının rüşvet almakla suçlanması çok ciddi iddialar. Mutlaka bağımsız mahkemeler ve TBMM’ce soruşturulmaları gerekiyor. Soruşturmalardan kurtuluş yok, ancak erteleme, geciktirme olabilir…
 
Ekonomik, dış politik ve toplumsal gerçekler karşısında çaresiz kalan ve yolsuzluk iddiaları karşısında ise tam anlamıyla bunalan Erdoğan, çareyi topluma ve özellikle muhaliflerine baskı yapmakta buluyor. Dünyada en fazla gazetecinin içeride tutulduğu, TBMM’nin OHAL kararnameleriyle devre dışı bırakıldığı, hukukun askıya alındığı, siyasi muhaliflerin izlendiği, milletvekillerinin hapse atıldığı, baskı ve tehdit gördüğü bir ülke olduk. Hatta, iş adamları can ve mal güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle yurt dışına yatırımlarını kaydırınca bu durum Erdoğan tarafından sert bir şekilde eleştirilmiş ve iş adamları tehdit edilmişti. Gerçi ertesi gün Erdoğan yanlış anlaşıldığını söyleyip durumu düzeltmeye kalktı ama herkes neyin ne anlama geldiğinin, sözün kime ve niçin söylendiğinin farkında…
 
 
Peki, Erdoğan, hangi noktaya kadar baskı yapabilir, sınır var mı?
 
Baskının sınırı yok. Erdoğan içinde bulunduğu durum, biriken iddialar ve psikolojisi dolayısıyla baskısını devam ettirecektir. Sınır yoktur. Hak, hukuk, özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenler bilmelidirler ki Erdoğan asla yumuşamayacak, asla taviz vermeyecektir. Vermemek zorundadır aksi takdirde kaybeder. Hatta baskıyı azaltsa dahi kaybeder… Ancak muhalifler yine emin olsunlar ki onlar kazanacak, Erdoğan kaybedecektir. Sonuç belli ama zaman belirsizdir…
 
Erdoğan, kurallarla oynama ve kuralları değiştirme avantajına sahip. Kuralları yani kanunları o koyuyor ve istediği zaman da değiştiriyor. Biz muhalifler ve muhalefet partileri ise kurallara her zamankinden daha fazla uymak zorundayız. Sadece demokrasi kurallarına, kanunlara sonuna kadar uymak değil aynı zamanda devletimize bağlılığımızı da sürekli göstermek zorundayız…
 
Sonuçta güçlü olan değil haklı olan kazanacaktır. Bundan, yani kazanacağımızdan gerçekten şüphem yok. Sorun Erdoğan’ın kaybederken ülkeye çok fazla bedel ödetmemesinde. Yazık olur ülkeye, topluma ve devlete…  Hani diyor ya; Tek Millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet! Yazık olmamalı bu teklerimize ve demokrasimize…
 
Sabırlı olmalı, acele etmeliyiz…
 
Herkes gelip geçici, kazanan biz olacağız, biz yani Türkiye…  



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/8203-kazanan-biz-olacagiz/5622