​YALAN MI?
Bülent Kuşoğlu


İnsanoğlu garip bir varlık. En akıllı varlık ama en fazla kanan, kandırılabilen varlık. İnsanı en fazla kandıranda bizzat kendisi… Bahane ve gerekçe üretip kendimizi kandırmada üstümüze yok. Şu aşağıdaki ibareleri sizinle paylaşayım sonra neden bu girişi yaptığımı anlatayım.
 
“Senaryo netleşiyor. Türkiye’yi, diktatörlük, soygun ve teröre destek vermekle, kara para cenneti olmakla suçlayacaklar.
Libya’da savcılık, büyük çoğunluğu Türkiye ve Katar’da bulunduğu ileri sürülen 826 kişi hakkında tutuklama kararı verdi. Bunların arkası gelecek. Bu başlık altında oluşturulan 5000 sayfalık dosya 5 yıldır masalarında bekliyor. Yurtiçi ve yurtdışından telefon kayıtları, videolar, hacklenen e-mail dosyaları, server’ler..
Sadece AK Parti, bazı bakanlıklar ve resmi kurumlar yok bu dosyalarda, bazı şirketler, patronlar, gazeteciler, bürokratlar, STK’lar, herkes var.
Aha bunu bir kenara not edin, 15 Temmuz’un 2. Dalgası böyle geliyor. Siz belediye başkanları, il ilçe başkanları ile uğraşadurun.
Nijerya’da Bokoharam’a Türkiye’nin silah verdiği iddiasını ortaya atarlarsa şaşmayın. Bu yıl mayıs ayı sonunda basında “Nijerya gümrük polisi, Türkiye›den yola çıktığı belirtilen silah yüklü bir gemiyi Lagos limanında yakalayıp el koydu” haberi gibi daha onlarca haber. Somali, Sudan, Libya.. Balkanlar, Kafkaslar.. Duyunca inanamayacaksınız. Tabii, bu arada bölgede ABD’nin çarkına çomak sokan herkes, Erdoğan’ın, AK Parti’nin işbirlikçisi, tetikçisi çıkacak. Onlardan para ve uçkur peşinde olanların kasetleri ortaya dökülecek, paracıklarına el koyacaklar..
O AK Parti’nin devrinde ceplerini doldurup, har vurup harman savuranlar için kış kapıda.
AK Parti çevresindeki birtakım VIP elemanların maskesini siz indirmediniz, onlar sizin adınıza her haltı yediler, her bilgi ve belgeyi adresine göndermeye devam ettiler. Şimdi onlar kendileri indirecekler maskelerini.
Birileri AK Parti’den gideceklerin listesini durup dururken sızdırmıyor basına. Bunlara kurtuluş için “Meral ananın gemisi”ni adres gösterecekler. “Hizmet” sözü verirseniz pişmanlık gösterirseniz, cezanızı affedebilirler.
ABD dışişleri açıkladı. Vize krizi elçinin başının altından çıkmamış. Bunu görelim. FETÖ ABD elçiliğine sızmadı, zaten beraber çalışıyorlar, FETÖ onların maşası. Bunların PYD ve PKK ile işbirliği, Irak’taki garnizon komutanının kişisel inisiyatifi değil. 
Bakın, nasıl BOP çerçevesinde Türkiye üzerinden bir işgal senaryosu hazırladı iseler, aynı şekilde, yine Türkiye üzerinden yapacakları işler ile bağlantılı bir bölge ve dünya senaryosu var. 
Rusya ve İran bu süreçte birlikte hareket edecek. Yoksa onlar da bu senaryoda ABD karşısında zor durumda kalacak.
Mahşerin iki atlısından biri Pentagon diğeri FED! Türkiye ile birlikte doğudan batıdan birçok ülke, politikacı ve sermaye grubuna operasyon yapmayı planlıyorlar.”
 
Yukarıdaki ilginç alıntı 12 Ekim tarihli ve Akit Gazetesi’nin ünlü yazarı Abdurrahman Dilipak’ın “Aha Bunu Not Edin” başlıklı yazısının ilk bölümü.  Alıntıladığım bölümde yazdıkları çok doğru. Farklı bir döneme girdik. Kapitalizmin yapısal krizinin en derin yaşandığı dönemdeyiz. Kapitalizmin özellikle de Batının kendisini iktidarda tutmak için her çareye baş vurabileceği bir süreçteyiz. Aslında savaştayız ama bu klasik silahlı savaş değil, vekalet savaşlarından da bahsetmiyorum. Hukukun, sosyal ve ekonomik her türlü silahın kullanıldığı bir yeni bir tür savaş bu. Artık, ülke yöneticileri uluslararası hukuk adına mahkum edilip, cezalandırılabiliyorlar. Sırp Kasabı Miloseviç’ten, Saddam’a bir çok örneği var bunun. Konu savaş suçu işlenmesi değil, insanlığa, uluslararası hukuka karşı gelinmesi. Zarrab’ta benzeri şekilde uluslararası hukuk kurbanı, Halk Bankası Genel Müdür yardımcısı da… Yukarıda ki yazıda anlatılan Libya ve Nijerya konularını bilmiyorum. Dilipak’ın dediği şekilde Türkiye ile ilgili olarak bu suçlamalar zinciri devam edecek. Karapara aklama ile devam edecek, teröre destek olmakla devam edecek. Yalnızca “Dünya küçüldü” gibi bir sebeple açıklanabilecek bir durum değil bu. Bu durum yeni bir düzen dayatılmasının da bir sonucu…
Peki, Türkiye ile ilgili suçlamalar iftira mı? Bence suçlamalar ağırlıkla doğru. Dilipak’ı da dikkatle okursanız asla yalan ve iftira demiyor. Her türlü yolsuzluk, kara para aklama, terör destekçiliği ve adi suç devlet otoritesi kullanılarak yapıldı. TUİK’de görevini iktidar lehine istismar etti, YSK’da, TUBİTAK’da… Bunların bir kısmı ülke sınırlarını aştı. Bu istismarlar iz bırakmış, birileri tarafından mutlaka takip edilmiştir. Dilipak’a göre ortaya çıkışın kaynağı da yine AKP’liler. “O Ak Parti devrinde ceplerini doldurup, har vurup harman savuranlar için kış kapıda.” dediği cümleden itibaren bakın tekrar, suçların kabulü var. Ancak benim anlayamadığım yazısının sonraki kısımlarında tüm olan biteni İslama karşı gösterip Allah’ında hesabı var gibi cümleler kurması. İşte beni üzen nokta bu; Hem her türlü suçu işleyeceksin hem İslama, hem ülkene zarar vereceksin, hem suçunu da kabulleneceksin, hem de masummuş gibi Allah’a sığınacaksın. Dilipak’ı kast etmeden ifade edeyim; Bu bakışta bir erdem ve haysiyet sorunu var…
Bir düşünün Allah aşkına! Dinimize, ülkemize, devletimize en fazla zarar veren kafa bu kafa değil mi?



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/8203-yalan-mi/5586