Müslüman Bilinci ve Erdoğan’ın Özgürlük Anlayışı
Bülent Kuşoğlu

Pazar sabahı Bala’nın Tol köyüne gittim. Çok sevdiğim ve bir süre önce kaybettiğimiz arkadaşım Ufuk Kılıç’ın mevlütüne ve mevlüt yemeğine katıldım. Kılıç Ailesi yüzlerce kişiyi kusursuz ağırladı ve namlarına yakışır bir şekilde ev sahipliği yaptılar.
Öğlen namazı öncesi Kılıçların evlerindeki misafir salonunda otururken insanların benden daha fazla siyaseti sevdiklerini gördüm. İnanın ben çok az müdahil oldum konulara. Hatta fikrim sorulmadıkça konuşmamayı tercih ettim. Ana konu ne idi biliyor musunuz? 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası FETÖ davaları, işten atılmalar, açığa almalar ve mal-mülke el konmalar dolayısı ile toplumda yaratılan mağduriyet ve derin yaralar;
“Ben Ak Partiliyim ama bu yapılanlar adil değil”
“Bazı ailelere ve çocuklarına yakın akrabaları gizlice yardım etmese rızkını fahişelikte arayacak çok kişi var. İnsan bu duruma düşürülür mü?”
“Allah affetsin diyen baş sorumlu bedel ödemiyor ama garibanlar tüm suçlamalara maruz kalıyor”
“Kardeşim! Müslümanlara yapılan bu kadar zulme rağmen hala o Müslümanların ve yakınlarının bunları desteklemesini de izah etmek mümkün değil”
İnanın ben dediğim gibi çok çok az konuştum. Hocaların da olduğu o toplulukta din adına en büyük zulmün ve kıyımın bu dönemde yapıldığını, 15 Temmuz Darbe girişimine kadar kelime i tevhidin bile eksik ifadesine yine bu dönemde siyaset adına razı gelindiğini söylemedim. “Hadi camiye gidelim, mevlüt başlıyor, dinleyelim” teklifi ile canımı çok sıkan konuyu ben kapattım.
Öğlen namazı ve yemek sonrası yine aynı misafir salonunda çay içerken konu yine benzer bir yere geldi. AKP Kongresinde MKYK listeleri belli olmuştu. Tabi isimler konusunda yorumlarda başlamıştı. Daha o saatte bir köy odasındaki siyasi tespitlerin doğruluğuna şaşmamak mümkün değil;
“Tayyip Bey eskiye dönmüş ama eski ağır topları uzaklaştırmış, sadece asla itiraz etmeyeceklere yer vermiş”
“Bu liste FETÖ konusunda siyasi ayağın sınırlı kalacağını gösteriyor. Demek ki soruşturma parti içinde fazla derine inmeyecek”
“Erdoğan, partide derine inerse baş sorumlunun kendisi olacağını biliyor, tabi ki siyasi ayak sınırlı kalacak”
İnanın bu konuşmaları yapanların çoğunluğu AKP’ye oy veren insanlardı. Yorumları ve konuşma vurguları beni şaşırttı. Çünkü, Ankara köylerinde bu tür yemeklere ve toplantılara belki de en fazla katılan milletvekiliyim ve ilk defa böylesine tepkili bir topluluk gördüm. Dediğim gibi bu insanlar CHP’li değillerdi ama tepkilerini de saklamıyorlardı…
Önceki yazımda “Siyasette Kartlar Yeniden Dağıtılmıyor Masa Değişiyor” derken haklılığım tekrar teyit edilmiş oldu diye düşündüm…
Pazar akşamı en son etkinliğim bu günlerde ramazan öncesi yoğun olduğu üzere nikah şahitliği idi. Akşam 21.30 gibi eve gelince Erdoğan ve Yıldırım’ın konuşmalarına bakma fırsatı buldum. Ağırlıklı olarak kendi dönemlerinde yaptıklarını ballandıra ballandıra anlatmışlar. Hiç ülkenin borcunu kaçtan alıp kaça getirdiklerini, vatandaşın gırtlağına kadar borçlu olduğunu söylememişler. Küresel güçlerin özelleştirme modasına kapılıp Cumhuriyetin büyük fedakarlıklarla yaptığı üretim tesislerini nasıl sattıklarını ve üretim yolundan sapıp tüketici olduğumuzu tabi ki anlatmamışlar. Sanırım anlamadıkları için anlatmamaları da mümkün değildi…
Peki, Erdoğan partisinin başına ve siyasete tekrar döndü ne olacak, Türkiye nereye doğru gidecek? Bu soruya cevabı henüz okumaya başladığım Ali Bardakoğlu’nun nefis eseri “Yüzleşme” den vereyim;
Açıkça söylemek gerekirse, geleneksel İslami ilimlerin sunduğu öğretiye sadık kalındığı sürece İslam toplumlarında Batılı anlamda demokrasinin yeşermesinin, demokrasinin olmazsa olmazı özgürlüklerin gelişmesinin önünde ciddi zorluklar vardır. Hele bin yıl önceki Müslüman toplumlardaki tarihsel tecrübe ve bu tecrübeye paralel olarak el ahkamü’s-sultaniye, es-siyeset’ş-şer’iyye, el-imame ve’s-siyase gibi başlıklar altında geliştirilen İslam siyaset doktrini, yani dini kültürün tarihsel safahatı aynen korunduğunda bu nerede ise imkansızdır.”
Bardakoğlu’nun “İslam Işığında Müslümanlığımızla Yüzleşme” adlı eserini okumaya başlayıncaya dek İslamdan değil ama Müslümanlardan umutsuzdum. Demek ki Müslümanlar öz eleştiri yapmaya, eksikliklerini görmeye başladılar diye düşünüyorum artık. Her ne kadar özgürlükler ve demokrasinin gelişmesi konusunda siyaset Müslümanı Erdoğan’ında farklı olmadığını ve olamayacağını anlıyorsak ta bunun tespit edilmesi bile olumlu. Hatırlayın düne kadar Erdoğan demokrasi ve özgürlük savunucularının göz bebeği idi…
Müslüman bilincin gelişmesi, AKP ve Erdoğan’a olan kendi cenahından eleştiriler bu Pazar akşamı bana umut ve enerji, Fenerbahçe’nin basketbolda Avrupa şampiyonu olması ise gurur verdi…



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/musluman-bilinci-ve-erdogan-in-ozgurluk-anlayisi/5467