Şu Televizyon Tartışmaları!
Bülent Kuşoğlu

Onlarca tartışma programına katıldım televizyonlarda, radyolarda ama 2 hafta önce katıldığım kadar ses getireni olmadı. Ahmet Hakan’ın CNNTurk’te sunduğu “Tarafsız Bölge” programına daha önce de katılmıştım ama galiba Türkiye’deki kutuplaşma ve referandum heyecanı nedeniyle bu defa daha çok izlendi ve geri dönüş çok daha fazla oldu. Tepkiler ilginçti. Büyük çoğunluk, bine yakın mesaj başarılı olduğumu söyleyip tebrik ederken, bazıları da başarılı bulduklarını ama daha sert olmamı istiyorlardı. Karşı görüşte olanları ezmemi, hatta şakayla karışık dövmemi isteyeler dahi inanın oldu. Sadece bir twit ise o programa çıkarılmamın yanlış olduğunu söyledi, çünkü gerçekten karşıt görüşte olanları dövmemi istiyordu…
Ben siyasi tartışma programlarının tecrübeli sayılacak bir katılımcısıyım. Şöyle düşünüyorum; Bu programlarda 2 amaç taşıyarak hareket etmek mümkün.
1-Tartışma programında eğer sadece kendimi düşünüyorsam karşıt görüşte olanlara çok sert, hatta kişiliklerine varan konu dışı eleştiriler getirip hakaretamiz konuşarak kendi partimden veya görüşümden olanların kahramanı, karşı tarafın küfürlerinin adamı olmak.
2-Eğer savunduğum görüşün veya partimin kazanmasını istiyorsam sabırla, seviyeli ve bilgimi gösteren bir üslupla karşı görüşte veya tarafsız olanları mümkün olduğunca ikna etme uğraşında olmak.
Ben daima ikinci tezi tercih ettim. Zor olan, sıkıntılı olan budur. Reyting kaygısı taşıyan sunucunun da dolduruşuna gelmeden haklılığınızı anlatır, güven verirsiniz. Partilileriniz size kızar çoğu zaman, karşınızdakini benzetmenizi, ona haddini bildirmenizi isterler ama karşı görüşte veya tarafsız olanları ikna edip etmediğinizi hesaba katmazlar. Onlar tartışmayı bir boks maçı veya kendilerince kazanılması gereken bir oyun gibi görenlerdir.
Bu işi çok iyi yapıp kahraman olanlarda var. Yani karşı cenahı çok kızdıranlar da var ama sanırım kutuplaşmayı artırmaktan veya tansiyonu yükseltmekten başka bir işe yaramadığının farkında değiller. Özellikle bu referandum döneminde bir karşıtlık yaratılması “Hayır” tercihi yapanların lehine değil. Mümkün olduğunca gerçeğin anlatılması, sabırlı olunması, makulün gösterilmesi, tarafsız ve karşı cenahta olanların en azından daha da kutuplaştırılmaması, tedirgin veya rahatsız edilmemesi gerekiyor.
Kısaca referandum tartışmacılarının karşı tarafa hakaret ederek kendi cenahının kahramanı olması tercihi bana göre yanlış. Doğrusu karşı ve kararsız cenahın ikna edilmesi tercihi. Tartışmayı kazanmak diye bir sonuç yok ama karşı taraftan veya kararsızlardan birilerini ikna etme tercihi çok daha doğru. Ha! Kendinizi ön plana çıkarmak, ünlü olmak veya geçici kahraman olmak istiyorsanız ona bir şey diyemem…
Bir şey daha söyleyeyim, tartışmada alttan alma farklı, sabırlı olma farklı bir konu. Asla ezilmemek gerekli…
Diğer söylemem gereken önemli bir konu da görüntünüz. Bazıları için ne dediğiniz kadar görüntünüz, güvenli duruşunuz ve samimiyetiniz de çok önemli. Asla ihmale gelmemeli…
Hiç unutmamamız gerek iki konuyu da ilave edeyim; 1-Asla tartıştığınız kimseyi küçümsemeyin. 2-Tartışmaların galibi olmadığını tek kazanılanın seviyeli bir üslup karşılığı saygınlık olduğunu unutmayın.
Bu vesile ile Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşesinde CNNTurk’teki program konusunda şahsım için övücü sözler yazan Burhan Ayeri Ağabeye ve diğer kutlayan tüm dostlara çok teşekkür ediyorum.
Bu ara dikkat ederseniz bütün televizyon tartışmalarının tartışmacıları nasıl oluyorsa ve nedense hep aynı adamlar.  Hani bir çok fıkra “Bir gün bir Fransız, bir İngiliz, bir de bizim Temel” diye başlar ya! Aklıma şu meşhur fıkra geliyor;
Bir gün İngiliz, Fransız ve Temel aynı uçağa binmişler. Temel,
“Yine mi siz ulan, demiş”
Bizim televizyondaki tartışmacıları görünce de aynı şeyi söylüyorum; “Yine mi siz ulan!”
Aynı adamların aynı şeyleri söylemelerinden ve bizi gerim gerim germelerinden bıktık… 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/su-televizyon-tartismalari/5374