ABD, NATO, TERÖR VE CUMA HUTBESİ!
Alper Tan

Yılbaşı gecesi İstanbul’da gece kulübü Reina’ya yapılan alçak terör saldırısında 39 insanı kaybettik.. Acımız büyük. Ancak bu kahpe terör eyleminden sonra bir takım kesimler, bu eylemi, Diyanet’in, olaydan bir gün önce camilerde verdiği cuma hutbesine bağlamak istiyorlar. Yani demek istiyorlar ki; bu Cuma hutbesinden sonra “radikal dinci teröristler” çok öfkelendiler ve ellerine Kaleşnikofu alıp yılbaşı eğlencesi yapanları bastılar, katliam yaptılar..
Gerçekten de böyle midir? Buna bir bakalım.. Sadece son 2 senede PKK’nın veya DAİŞ’in yaptığı söylenen eylemlere bir göz atalım.
Ankara’da Gar saldırısı, Merasim Sokak saldırısı, Güvenpark saldırısı.. İstanbul’da Sultan Ahmet, İstiklal Caddesi, Havalimanı saldırıları. Gaziantep’te kına gecesine intihar saldırısı.. Son bir ayda ise Beşiktaş’ta polise, Kayseri’de komandolara, Ankara’da Rus büyükelçiye saldırı…
Bazıları “Reina saldırısının Türkiye’deki seküler hayat tarzına bir saldırı” olduğunu iddia ediyor. Bu mantıkla hareket edecekseniz, Gar saldırısı sendikalara, Merasim Sokak saldırısı Kara Kuvvetleri’ne, Güvenpark saldırısı Kızılay’da gezmek isteyenlere, Sultan Ahmet saldırısı camide namaz kılanlara karşı saldırıdır. İstiklal Caddesi saldırısı yabancı turistlere, Hava limanı saldırısı hava yolu şirketlerine ve uçağa binenlere, Kına gecesi saldırısı düğün yapanlara saldırıdır.
Sizin mantığınıza göre, Beşiktaş saldırısı polislere, Kayseri saldırısı komandolara, Karlov suikastı Rusya’ya karşı saldırı olarak kabul edilmeli! Bütün bunların nasıl bir saçmalık olduğunu bilmem anlayabildiniz mi? Hadi bütün bu saçmalıkları da kabul ettiniz diyelim; 15 Temmuz saldırılarını nereye koyacaksınız..? O da mı “hayat tarzına” saldırıydı? Kimin hayat tarzını hedef alıyordu? Neden olaylara bir bütün olarak bakmayı denemiyorsunuz?
Ayrıca yukarda sıraladığımız tüm bu acımasız katliamlar, o haftalarda okunan Cuma hutbeleri üzerine mi yapıldı? Bu korkunç ve çok tehlikeli suçlamayı yapanlar da, katliamların Cuma hutbeleriyle ilişkisinin olmadığını çok iyi biliyorlar. Bu saldırıların, Diyanet’le, Cuma hutbesiyle veya İslami söylemle yapılmadığı gün gibi ortadadır. Aksini iddia etmek kötü niyet tezahürüdür. Şöyle ki;
Diyanet’i suçlayacaksak başka noktadan eleştirmeliyiz. En önemlisi Diyanet, bu hutbeleri daha net ve çok daha evvelden vermediğinden, mütedeyyin kesimleri daha açık uyarmadığından dolayı hata yapmaktadır. Hristiyanlar elbette ki kendi kutsalları olan Noel bayramlarını kutlayabilirler. Bu onların en doğal haklarıdır. Buna kimse karışamaz, müdahale edemez. Ancak Müslümanlar da, 1 Ocak öncesi her tarafta bilinçsizce şuursuzca yılbaşı kutlama hazırlıkları yaptıkları ve Hristiyanlık değerlerini bir Müslüman için normalmiş gibi kutladıkları için tehlikeli bir İslami yozlaşma yaşanmaktadır. Laikçilerin şiddetli baskılarından çekinen Diyanet bu konularda görevini yıllardır hep eksik yapmıştır.. Halkımıza gerekli ve yeterli bilgiyi vermemiştir.
Bu toplumun neyi ne zaman ne şekilde yapacağına veya neleri yapamayacağına dair İslami bilinçlendirmede Diyanet’in vebali çoktur ve Diyanet, vazifesini hakkıyla ifa etmediği müddetçe bu sorumluluktan asla kurtulamayacaktır. Reina ve benzeri alçak olaylar bahane edilerek Diyanet ve mütedeyyin Müslümanlar baskı altına alınmaya çalışılıyor. Bu olaylar vesile edilerek ve Müslümanlar suçlanarak, Türkiye’deki İslami uyanış durdurulmaya çalışılıyor.
Siz, Hristiyanların Ramazan’da oruç tuttuklarını, Kurban Bayramı’nda kurban kestiklerini, Mevlid Kandili’nde kendi aralarında kutlama yaptıklarına hiç şahit oldunuz mu? Peki biz niye onları taklit edelim!
Bu aşağılık terör eylemi “Cuma hutbesinden dolayı gerçekleştirildi” diyenlerin önemli bir bölümü, bu saldırıyı kimin niçin yaptığını çok iyi biliyorlar. Gerçeği bildikleri için, bilinçli olarak konuyu saptırıyorlar, böylece gerçekleri gizliyorlar.
Yukarıda saydığımız terör eylemlerini hangi örgüt veya örgüte bağlı şahıslar yapmış olursa olsun, bu eylemlerin tamamı, tıpkı 12 Eylül 1980 öncesi sağ-sol çatışmaları gibi kesinlikle ABD ve NATO menşeilidir..
12 Eylül 1980 öncesi, Komünizmi bahane ederek sağdaki ve soldaki gençlerin eline NATO, Gladyo silahlarını vererek 10 binin üzerinde üniversite talebesinin ölümüne ve 20 binden fazla gencin sakat kalmasına, 50 bin gencin cezaevlerinde ya da kaçtıkları ülkelerde telef olmalarına sebebiyet veren, bunları organize eden ABD ve NATO’dur.. Geçmişte olduğu gibi bugün de değişik terör örgütlerini kullanarak ülkemizi bir iç savaşa sürüklemeye çalışan bu yapılar ve devletlerdir..
12 Eylül öncesini yaşayanlar içinde olan, sağcı, solcu, tüm gençler geçmişte onlara oynanan bu oyunu bugün çözmüş durumdalar.. Ancak iş işten geçtikten ve 100 bine yakın üniversite talebesi yani geleceğimiz olan dinamik ve idealist gençler heba edilmiş olduktan sonra..
Suriye’de gelinen nokta, Rusya ile kurulan beraberlik ve yapılan anlaşmalar, Ortadoğu ve diğer İslam coğrafyasında, Avrupa ve ABD’nin devre dışı kalmaya başlaması.. Bütün bunlar ABD ve NATO’yu çıldırtmaktadır. Bu nedenle “stratejik düşmanlarımız,” her geçen gün daha korkunç katliam ve terörle karşımıza çıkmayı ve bizi durdurmayı hedefliyorlar.
1996-99 arasında CIA'nın Terörle Mücadele Merkezi'nde Usame bin Ladin Birimi'nin şefi olan ve CIA bağlantılı Jamestown Vakfı’nın kıdemli uzmanı Michael F. Scheuer, politikaları iflas etmiş olan ABD için “en büyük umutları”nın ne olduğunu açıkladı.
CIA yetkilisi Michael Scheuer, konuk olduğu bir TV programında "Biz askeri olarak bu insanları yenemeyecek kadar aciziz" itirafından sonra dilinin altındakini çıkardı ve “En büyük umudumuz, Şii-Sünni savaşıdır” dedi. Stratejik düşmanlarımız, tıpkı Irak ve Suriye’de belli ölçüde başardıkları gibi Türkiye’de de mümkünse mezhep savaşı, değilse iç kargaşa çıkarmak istiyorlar..
İşte Diyanet’i ve hutbeyi suçlayanlar bu stratejik düşmanlarımıza hizmet ediyorlar.. Ancak kim ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin, ülkemizi çıktığı yoldan hiç kimse çeviremeyecek ve milletimiz, hak ettiği yere mutlaka ulaşacaktır. Stratejik düşmanlarımız da duysun. Bu böyle biline. 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/abd-nato-teror-ve-cuma-hutbesi/5336