İRAN, MÜFLİS BATININ TRUVA ATI MI?
Alper Tan

Batı dünyası, renkli ve abartılı propaganda yöntemleri ile bugüne kadar psikolojik üstünlüğü elinde tutmayı başardı. Suç işleyip mazlumu suçlu göstermeyi, haksızken haklı görünmeyi, doğruyu yanlış, yanlışı doğru olarak sunmayı ve bunlara inandırmayı becerdi.
Ama artık bu yalan rüzgarı tutmuyor ve Batı, güç kaybediyor.
İnsan haklarının, demokrasinin, özgürlüklerin, sanatın, edebiyatın, medeniyetin banisi ve merkezi zannedilen Batı rüyasının sonuna yaklaşıyoruz.
Dillere destan bir “Pamuk Prenses” zannedilen Batı medeniyetinin, onu kıskandığı için“yardımsever teyze” kılığında, elindeki kırmızı elmayla “Pamuk Prensesi zehirleyen cadı”olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor tüm dünya..
Batının aslında renkli, cafcaflı ambalajlarla sunulan, bir aldatma, yalan, sömürge, hırsızlık, zulüm, soykırım ve katliam medeniyeti olduğunu herkes anlamaya başladı.
Almanya’nın eski Hristiyan Demokrat Partisi (CDU) milletvekili Dr. Jürgen Todenhofer, Batıyı ve Müslümanları şöyle anlatıyor. “45 Müslüman ülke var. Bunların hiç biri 200 senede herhangi bir ülkeye saldırmadı. Askeri saldırıları düzenleyen daima biz olduk. Kanlı Haçlı Seferlerinde, sömürgecilikte, 1. Ve 2. Dünya Savaşlarında, Çin ve Sovyetler Birliği’nde vuku bulan korkunç komünist katliamlarında ve Nazi soykırımında hiçbir Müslüman ülkenin en ufak bir dahli yoktu. Bütün bu gerçeklere rağmen Almanya’daki insanların % 83’ünün Müslümanları fanatik, bağnaz, olarak gördüklerini okuduğum zaman bizim İslam dünyası hakkında ne kadar az malumat sahibi olduğumuz çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Aslında fanatikler yani bağnazlar Batı’da oturuyor.”
Dr. Jürgen Todenhofer, Batının gerçek yüzünü görmüş bir aydın. Gerçekten de son 200 yıla bir bakın. Müslümanlar hangi Batı ülkesini işgal etmiş ve kan dökmüş.!
Bir de Batının son 200 yıllık tarihine bakın. Sürekli saldırı ve savaşlarla, soykırımlarla, katliamlarla dolu.
Bu katil Batılı devletlerin, Osmanlı’yı bitirmek için başlattıkları ve 4 sene devam ettikleri Birinci Cihan Harbi’ne tüm ülkelerden 65 milyon asker katılmıştı. Bu savaşta resmi rakamlara göre toplam 8.5 milyon insan öldürüldü, 21 milyondan fazla yaralı, 8 milyon civarında insan, kayıp veya esir oldu.
I. Dünya Savaşı, katliam ve yıkımlara rağmen ülkeler arasındaki sorunları çözümlememiş, ağır yaptırımlar içeren antlaşmaların sonucu olarak savaş sonrası gelişen aşırı milliyetçilik, yeni oluşan faşizm ve nasyonal sosyalizm gibi ideolojiler II. Dünya Savaşı'na zemin hazırlamıştır.
Birinci Dünya Savaşı ile Osmanlı Devleti’ni darmadağın eden gayrimüslim ülkeler bu defa kendi aralarında birbirine düşmüş ve İkinci Dünya Savaşı çıkmıştır. Bu son büyük savaşın faturası, Birinci Cihan Savaşı’nın yaklaşık on misli fazladır. 2. Dünya Savaşında yaklaşık 73 milyon insan öldürüldü.. Bu ölümlerin tek sorumluları da yine gayrimüslim devletlerdir.
Son iki asırda başka neler oldu; şimdi bir bakalım..
Belçika, Kongo’da 1890-1905 arasında, 10 milyon insanı öldürdü. Köle olmak istemeyen çocukların elleri ve ayaklarını kestiler. Belçika askerleri kendi aralarında kesilmiş çocuk eli koleksiyonu yapıyorlardı.
1904’te Namibya’yı sömürgeleştiren Almanya bir yılda en az 75 bin insanı katletti. Yerli pek çok kadın, Alman askerlerine seks kölesi olarak hizmet etmeye zorlandı.
1917'de Fransa, Çad'da ülkenin her yerinden İslam alimini konferansa davet etti. Fransız cellatlar, gelen 400 İslam alimini orada katlettiler.
Almanya, 1930-1945 arası, 1 milyon çocuk, 2 milyon kadın, 3 milyon erkek toplam 6 milyon Yahudiyi sistemli bir şekilde öldürdü.
ABD, 1945'te atom bombasıyla Hiroşima’da ilk anda 70 bin kişi katletti. Radyasyon sebebiyle Hiroşima’da ilk beş yılda 200 bin insan öldü.
ABD, 1945’de Nagazaki’de atom bombası il ilk anda 74 bin kişiyi öldürdü, binaların %36’sı tamamen yok oldu. Daha sonra ölü sayısı 143 bine çıktı.
II. Dünya Savaşında İngiltere ve ABD bombardımanlarında 1945’te 3 günde Almanya Dresden’de 135 bin kişi öldürüldü.
1945'te Fransız ordusu Cezayir’de bir günde 45 bin kişiyi öldürdü. 1954-1962 arası Fransa, Cezayir’de 1,5 milyon Müslüman katletti.
Fransa destekli Hutular, Ruanda'da 1994’te 100 günde 800.000 insan öldürüldü. ABD ise soykırım yapanları korumak için BM'yi işlevsiz hale getirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand Le Figaro gazetesine 12 Ocak 1998’de “O ülkelerde (Ruanda) bir soykırım yaşanması, önemli bir şey değil” dedi.
1995'te Sırplar, 8.372 Boşnak Müslümanı öldürüp, cesetlerini parçalayarak 64 ayrı toplu mezara gömdüler. Srebrenitsa soykırımı BM’de görevli Hollandalı askerlerin gözetiminde yapıldı. BM askerlerinin başında Fransız general vardı.
CIA planıyla organize edilen 11 Eylül saldırıları ile ABD, Büyük Ortadoğu Projesine meşruiyet sağlamak için kendi vatandaşı olan 3 bin kişiyi öldürttü. Sonra da bunu bahane ederek, Avrupalı diğer Haçlı ordularıyla birlikte Afganistan’da 3.6 milyon, Irak’ta 1.2 milyon Müslümanı öldürdüler iki ülkeden yaklaşık 11 milyon Müslümanı sakatladılar.
El Kaide ve küresel terör örgütlerini bitirme bahanesiyle bu kadar Müslüman öldürülüp yaralanmasına ve iki ülkenin yerle bir edilmesine rağmen o tarihte bir ülkede etkili olan Batı karşıtı örgütler, şimdi belki 10 ülkede etkili olmaya başladılar.
Batıyı taklit ederek büyük devlet olacağını zanneden İran da Batının akıbetine doğru ilerliyor. El-Arabiya'ya konuşan, İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Orgeneral Hüseyin Selami,"Halep'teki zafer Bahreyn'i de özgürleştirecek ve İran'ın genişlemesi Yemen, Musul ve Bahreyn'e uzanacak" demiş.
Batının akıbeti ortada. Önümüzdeki bir iki sene sonra daha kötü duruma düşeceği de belli. Eğer İran, Haçlılar gibi kan dökerek, katliam yaparak Pers İmparatorluğu’nu yeniden ihya edeceğini zannediyorsa hayal görüyor.
İran böyle devam ederse etrafındaki benzine kibrit çakmış olacağını ve yanarak intihar edeceğini bilmesi gerekir. İran Devrim Muhafızları, Batının kanlı taktiklerini uygulayarak “Büyük devlet”olmayı hayal ediyor.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye "Eğer İran İsrail'e karşı duruşunu değiştirirse İsrail de İran'a karşı davranışını değiştirir" mesajı göndermiş. Yıllardır İsrail, İran’ı tehdit edip Filistinli Müslümanları katlediyor. İran ise İsrail’i tehdit edip Suriyeli Müslümanları katlediyor. Ne İsrail İran’ı vuruyor ne de İran İsrail’i vuruyor. İkisi de Müslümanları katlediyor. İran’ın bu orta oyununa son vermesi gerekiyor.
Oraya buraya horozlanarak büyük devlet olunmuyor. Öyle horozlananların durumuna bir bakın. İran, müflis Batının Truva atı olmak istiyorsa kendisi bilir.
Neredeyse dünyadaki her darbenin arkasında yer alan ABD, son seçimde kendine darbe yapıldığını düşünmeye başladı. Barack Obama, "Yabancı bir hükümetin, ABD seçimlerine müdahale edip etmediğinin   araştırılmasını” istedi.
İran Batıyı taklit ederek “büyük” olacağı hayalini bırakmalı. Batı ise yolun sonuna geldiğini kabul etmeli..



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/iran-muflis-batinin-truva-ati-mi/5317