GÖZDEN KAÇMASIN!
Bülent Kuşoğlu

İnsan unutur. Hafıza i beşer nisyan ile maluldür. Unutmak, bazen iyi bir şey ise de bazen de olumsuz sonuçlar doğuran bir özellik olur. Şimdi size şu anormal günlük yaşantımız içerisinde unutmamamız gereken birkaç konuyu not edeceğim. İlki İsrail ile yapılan anlaşma ile ilgili. Kılıçdaroğlu’nun TBMM Genel Kurul’undaki bütçe konuşmasından aktarıyorum;
“Bakın, değerli arkadaşlar, Mavi Marmara'da İsrail'le anlaşma yaptık. İsrail'le bu anlaşmayı hepiniz gördünüz büyük bir ihtimalle. Türkçe metin bu. Türkçe metnin içinde bir İngilizce sözcük var. Niye İngilizce yazıldı diye hiç merak ettiniz mi? Çünkü bu İngilizce sözcük, "lütuf" anlamına geliyor. "20 milyon doları lütuf olarak vereceğim, tazminat olarak değil." diyor. Bu, sizin ağırınıza gitmiyor mu? Benim ağırıma gidiyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler, halka lütfu tazminat diye gösteriyorlar, para alıyorlar. İsrail dik duruyor, "Tazminat vermem. Davalardan vazgeçeceksin." diyor. "Emredersiniz." diyorlar. "Davadan vazgeçtin, yetmez, daha sonra bir mağdur, dava açar kazanırsa, onu da sen yükleneceksin." diyor. "Emredersin." diyorlar. "Gazze ablukası kalkacak." diyorlar, "Unutun bunu.'" diyor. "Abluka aynen devam edecek." "Emredersiniz." diyorlar. "Ayrıca, yetmez, bizim doğal gazımız, petrolümüz sizin üzerinizden gidecek." "Emredersiniz." diyorlar. Bu, bir teslimiyettir arkadaşlar. Bu kadar ağır bir teslimiyeti Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kimse yaşamamıştır, kimse yaşamamıştır. Dış politikada geldiğimiz nokta budur.”
İsrail ile yapılan anlaşma tam bir teslimiyet anlaşmasıydı. Yıllarca çok üst perdeden kabadayılık yapan Erdoğan neden hiçbir taviz almadan, tazminatı da “lütuf” olarak verdikleri bir anlaşmayı kabul etti, henüz bilmiyoruz. Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine tek bir cümleyle cevap veremediler zaten. Lütfen unutmayın…
Diğer unutulmaması gereken konu şu meşhur PKK ile barış yapan, açılım yapan, PKK’ya uluslararası meşruiyet sağlayan tavır. Hani Habur’a savcı gönderip PKK’lıları davul-zurna ile karşılatıp affeden, en sonunda da Dolmabahçe Sarayında Türkiye Cumhuriyeti bakanlarıyla HDP milletvekillerinin PKK adına bir araya geldikleri, PKK’nın silahsızlanma, Türkiye Cumhuriyeti’nin de bir nevi özerklik vaad ettiği 10 maddelik anlaşma…
Bu zihniyet hiç unutulmaması gereken şu işi de yapmış;
Açılım süreci içerisinde mesela 2014 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri 290 kez yazı yazmış, demiş ki: "Falan yerde silahlı terör unsurları var, bana yetki verin, yok edeyim." 282'sinde Erdoğan Hükümeti demiş ki "Dokunmayacaksın"
Bunun adı Türkçede, ceza hukukunda "Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmak”tır. Bugün terör karşısında kabadayılık yapanların daha 2 yıl önce terör karşısındaki tavırları budur.
Peki, bahaneleri nedir?
Bizi yöneten zihniyet bunlara karşılık terör örgütü beni kandırdı diyerek kendisini savunmuştur. Asla unutmamamız gerekir.
Bizi yöneten zihniyetin ne olduğunu anlamamız için 3. olarak asla unutmamız gereken bir olayda şudur;
Şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı, dönemin Başbakanı olarak Libya'ya gitmiş, Libya lideri Kaddafi kendisine İnsan Hakları Üstün Hizmet Ödülü'nü vermiştir. Ödülle birlikte ayrıca 250 bin dolar para verilmiştir. O tarihte Başbakan Erdoğan’a sormuşlar "250 bin doları ne yapacaksınız?" "Bir şehit veya gazi derneğine vereceğim." demiş. Şu ana kadar bu paranın hangi derneğe, hangi vakfa bağışlandığını bilen yok. Yani para bağışlanmadı, el kondu. Halbuki o para kişinin şahsına değil, onun şahsında Türkiye Cumhuriyeti'ne verilmişti…
Evet, bunları unutmayalım ve bizi hangi zihniyetin yönettiğini asla aklımızdan çıkarmayalım… Muhakkak ki sizin de unutmamamız gereken listeniz vardır…



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/gozden-kacmasin/5310