BATI DEĞERLERİ VE HEGOMONYASI SARSILIYOR!
Alper Tan

Belçika'da yayımlanan haftalık Katolik Tertio dergisine konuşan Papa Franciscus, Ukrayna, Ortadoğu, Afrika ve Yemen'de yaşananlara dikkat çekip "Savaştayız. Üçüncü dünya savaşı yaşanıyor" ifadesini kullandı. Papa, "Silah üretiyor ve satıyoruz; savaşmakta olanlara satıyoruz. Silah üreticileri bunları birbirleriyle savaşta olanlara satıyor" diye açıkça itiraf etti. Sanki bundan rahatsızlık duyuyormuş gibi gösteren Papa, aslında önemli bir gerçeği işaret ediyor. Papa’nın yakındığı esas mesele ise çok daha başka. Papa, “Günümüzde lider eksikliği var; Avrupa liderlere, önde gidecek liderlere muhtaç" diyerek Batının içine düşmeye başladığı acziyete dikkat çekiyor.
Batı öyle bir gayya kuyusuna doğru ilerliyor ki aklı ve mantığı bırakmış durumda.. 
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olduğunu açıkladıktan sonra başbakanlık görevinden istifa eden Manuel Valls'in, 5 Aralık Pazartesi günü imzaladığı bir OHAL kararnamesiyle Yargıtay’ı, Adalet Bakanlığı aracığıyla hükümete bağladığı ortaya çıktı. Fransa Yargıtay Başkanı Bertrand Louvel ve Yargıtay Başsavcısı Jean-Claude Marin, bu gerçeği resmi gazeteden öğrendiler. Avrupa’nın “hukuk devleti”ni bilmem görüyor musunuz..
Burnumuzun dibinde bizim de dahil olduğumuz acımasız bir savaş sürüyor. Bu, büyük ölçüde bir vekalet savaşı. Muharebe meydanlarında askerini ve imajını kaybetmek istemeyen bazı güçlü devletlerin “terör örgütleri” üzerinden yürüttükleri kirli bir savaş.
Bu konuda Türkiye’nin, güvenliği veya uzun vadeli siyaseti gereği mecburen müdahale etmesi gereken konular var. Ama bir de bu kirli ve karmaşık ortamda son derece temkinli ve tedbirli olması gereken noktalar var. Bunları iyi ayırt etmeliyiz.
Türkiye, bölgesel meselelerde Rusya, İran ve diğer önemli komşu devletlerle istişare ederek bir ortak akılla ve mümkün olduğunca kan dökülmeden işin içinden çıkmak istiyor. Bölge ülkelerinin öne çıkmasıyla ABD başta olmak üzere önemli Avrupa ülkeleri denklem dışı kalma korkusuna kapıldılar. Buna engel olmak için farklı ayak oyunlarına girişiyorlar. Suriye ve Irak üzerinden Ankara ile Moskova, Tahran ve Bağdat’ı karşı karşıya getirip tokuşturmak böylece Batının planlarının önünü açmak istiyorlar.
Bunu medya üzerinden algı yönetimiyle yapmaya çalışıyorlar. El Bab’da askerimize yapılan saldırı konusunda “Türk askerine saldırıda İran yapımı insansız hava aracı izi iddiası” türünden haberler bunun örneği. Halbuki gerçek çok daha farklı ve işin içinde farklı oyunlar var.
Gerçeği farklı gösteren bu tür haberlerin arka planında derin tuzaklar mevcut ve bu tuzaklara dikkat etmeliyiz. Batılı ülkelerin istihbarat servisleri bölge ülkelerini kapıştırmak için iş başındalar.
İkinci Dünya Savaşı’nda birbirlerine giren ve 70 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan Batı, yine kan döküyor ve kan dökülmesinden vaz geçmiyor. 
15 Temmuz işgal kalkışmasında rol aldıkları ortaya çıkınca TSK'dan ihraç edilen FETÖ’cü ve NATO’cu subaylar Belçika'dan iltica istediler. NATO’nun merkezi Belçika, bunların hepsine, başvuruları sonuçlanıncaya kadar 6 aylık geçici ikamet hakkı tanıdı.
Bu FETÖ'cü NATO'cu darbeciler, hala NATO’nun lojmanlarında oturuyorlar. Yani “müttefikimiz”NATO, TSK ile resmi bağı kesilen bu subayların, NATO lojmanlarında kalmasına imkan tanıyor..Şu anda, NATO'da görevli 2 irtibat subayı dışında görevli Türk askeri bulunmuyor. Yaklaşık 150 subayın darbeye bulaştığı için atıldığı veya kaçtığı belirtiliyor.
ABD’nin yeni başkanı Trump yeni Savunma Bakanı olarak emekli general James Mattis'i düşündüğünü söyledi. James Mattis, Irak’ta 2004 Felluce katliamının baş sorumlularından biri. Çoğunluğu çocuk beş bin sivilin öldürülmesi emrini gözünü kırpmadan vermiş; katliamdan önce askerlerini toplayıp "profesyonelce davranın ve karşınıza çıkacak herkesi öldürebilecek bir kafa yapınız olsun" diyen bir katil. Daha sonra Afganistan'da görev yaparken de "insan vurmak aslında gayet eğlenceli bir şey" diyen bir general.
Adı konulmamış Üçüncü Dünya Savaşı olarak devam eden bu, din ve medeniyetler savaşında taraflar iyice netleşiyor. Bu savaş askeri, siyasi ve siber savaşların yanında finans ve ekonomik savaşlar boyutunu da ihtiva ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Aralık’ta, Rusya, Çin ve İran'a, ticaretlerinde kendi paralarını kullanmayı önermişti. Yurt içinde de döviz varlıkları hızla altın ve TL’ye çevriliyor. Bu hamle sonuç vermeye Dolar hızla gerilemeye başladı.
Gölge CIA Stratfor düşünce kuruluşu, Türkiye'nin yerel parayla ticaret hamlesinin başka ülkelerin de katılımıyla bir dalga oluşturması halinde, yeni bir küresel sistem değişikliği yaşanacağı korkusunu dile getirdi. Türkiye'deki bu gelişmeyi diğer ülkelerin de yakından izlediği belirtilen Stratfor yazısında, Dolar'ın yükselişiyle başedebilmek için onların da aynı yolu izleyebilecekleri öne sürüldü.
Bu arada Batıda gün yüzü görmemiş yeni tartışmalar baş gösteriyor. “Güç küreselleşti, siyaset ise eskiden olduğu gibi yerel kaldı. Yani gücün küreselleşmesi siyasetin ellerini kesti. İnsanlar artık demokratik sisteme inanmıyorlar, çünkü demokrasilerde siyasetçiler vaatlerini yerine getiremiyor. Ulusal devletlerin demokratik kurumları karşılıklı bağımlılık zeminine göre şekillenmemiş. Bugün, demokratik kurumların krizini yaşıyoruz” diyenler var. Yani Batıda neredeyse bir “din” gibi görülen “demokrasi” tartışılmaya başlandı.
En dikkat çekici çıkışsa Batı medeniyetinin iç yüzünü gören ve Avrupa’dan umudunu kesen Yunan Başbakan Aleksis Çipras’tan geldi. Ezberleri bozan Çipras şöyle dedi..
"Yunan tarihi boyunca Batı'yla yatıp kalktık.. Hem dini muüesseselerimiz hem de sol siyasi kanat, artık Doğu ile ittifakın denenmesinden yana.. Bilhassa benim tercihimde bu yönde..."



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/bati-degerleri-ve-hegomonyasi-sarsiliyor/5308