Sabahınan Esen Seher Yeli mi? Bizim Seçmen Divane mi Deli mi
Bülent Kuşoğlu


Sadece geçen haftadan birkaç olayı ele alsak; 11 polis Cizre’de şehit olmuş, Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’na suikast girişiminde bulunulmuş, ne zaman biteceği belli olmayan bir savaşla Suriye topraklarındayız, ABD 2’inci adamı ayar vermek üzere gelmiş, daha demiryolu hattı ve yolları bitmemiş adı halkı rahatsız eden köprüyü şarki şatafatla hizmete açmışız, ana muhalefet ve baro Saray’da yapılacak adli yıl açılışını protesto ettiklerini açıklamışlar, bir çok iş adamının malına-mülküne el konulmuş, gazeteciler hapse atılmış vs. Kısaca çok net, çok bariz bir kötüye gidiş var, çok kötü bir yönetim var, haksızlıklar-hukuksuzluklar haddinden fazla. Bombalar, ölümler, şehitler, yaralılar hesaplandığında dünyanın en güvensiz ülkesi konumundayız. Küçük ölçekli de olsa bir de savaşa girmiş durumdayız. Ama o arada Hükümet polislere baş örtüsü serbestisi getiriyor, Osmanlıdan kalma Gülhane’nin adını değiştiriyor, TURGEV’e “bağışlar” son sürat gidiyor, AYM gibi bir kurum daha da siyasileştiriliyor… Herkes bir birine ne oluyor, ne olacak bu gidişat diye soruyor…
Oturdum bilgisayarımın başına Türkiye’nin geldiği noktayı, bu noktaya getiren süreci önümüzde olması muhtemel süreçle birlikte bir tahlil edeyim dedim ama sonra vaz geçtim. Neden biliyor musunuz? Umudum kırıldı…
Ben olayları haklı olarak eleştirisel bir bakışla ele alacağım ve 14 yıldır bu ülkeyi yöneten zihniyetin ve sorumlu olması gereken Erdoğan’ın hatalarını sayacağım. Bu mütevazi köşede birkaç bin kişi okuyup geçecek. Ancak, güçlü iktidar medyası bizim gibilerin sesini kesecek. Zaten güce tapan çoğunlukta gerçeğe gözlerini, aklını ve vicdanını kapatacak…
Yukarıda yazdım ya, herkes biri birine ne oluyor, ne olacak bu gidişat diye soruyor dedim ya! Sorduktan sonra cevabı beklemiyorlar. İçgüdüsel bir endişe var fakat sonrasında analiz edip sorun şu diye bir teşhis yok. Aman boş ver elle gelen düğün bayram tavrı var. Sorunu içgüdüsel algılama, çözümü kaderciliğe terk etme tavrı…
O nedenle ben yazsam ne değişecek diye umudum kırıldı…
Erdoğan, Kıbrıs’ta “Yes be annem” dedirterek Annan Planını kabul ettirip kendinden önceki Cumhuriyet Hükümetlerini suçlayıp, başarısız değil mahçup olduğunda ne değişti? Hangi hayranı Erdoğan yanlış yaptı diyebildi ki?
Irak’ta, 1 Mart Tezkeresi’nde durum farklı mı?
Hani mutlaka çözeceğiz diye ortaya çıktığı kendi geçmiş hükümetlerini suçladığı Ermeni meselesinde?
Kırmızı çizgilerimiz var dediği Kuzey Irak konusunda?
Suriye’de tarihin en rezalet dış politikasını uygulayıp, en maliyetli yenilgisini alırken?
Libya’da Kaddafi’ye kalleşlik yapıldığında?
Mısır’da Rabialar ne oldu?
AB’ye girdik diye gündüz maytaplar attığında?
Ergenekon, Balyoz’da savcılık yapıp sonra kumpas dediğinde?
PKK ile “Açılım” diye başlayıp “silah stoklamışlar” diye bitirdiğinde?
“Allah affetsin” FETÖ meselesinde?
En son 20 milyon dolara İsrail Mavi Marmara meselesi satıldığında?
Tüm bu ve buna benzer skandal başarısızlıklarda iktidar, Erdoğan yandaşları ve seçmen sanki konuyu anlamayacak kadar aptal veya cahiller miydi? Anlamak istemediler ve anlamadılar… Yine anlamak istemiyorlar ve anlamayacaklar, boşuna uğraşıyorum diye düşündüm. Haksız mıyım?
Ülke de olumsuzluk ne kadar çoksa Erdoğan’ın oyları o kadar artmıyor mu?
Şimdi birisi diyecek ki muhalefet… Kardeşim farz et ki hiç muhalefet yok, bu olanların sorumlusu olan iktidar muhalefet yok diye hep oy mu artıracak bunca rezalet yaşatırken? Bunun makul, ahlaki bir açıklaması var mı?
Türkiye’de sorun olayları, gidişatı analiz edip doğru çözümler üretmek kadar yaşanan rezalet gidişatı kitlelere algılatmakta…
Bakın darbe girişimi olalı 2’inci aya yaklaştık. Hala Hükümetin medyaya verdiği bilgiler dışında darbe ile ilgili tek bir bilgi yok, siyasi sorumlular ortada yok, darbenin gerçek planlayıcıları belli değil. Fakat, devlet kurumları alt-üst, özel sektör yağmalandı, esnaf, vatandaş, eğitim kurumları toplum perişan… İktidar KHK’larla, polisiyle, yargısıyla ülkeyi adeta kesip biçiyor…
O nedenle analizi boşverdim.
Sabahınan esen seher yeli mi
Benim gönlüm divane mi deli mi
Durup durup yar göğsünü geçirir
Yoksa bugün ayrılığın günü mü (aman)
Aman sürmelim aman 
Diyen Yozgat türküsü dilime takıldı… Söylemesini de becersem bari…



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/sabahinan-esen-seher-yeli-mi-bizim-secmen-divane-mi-deli-mi/5202