Muhalefet ve Memleket
Bülent Kuşoğlu




Çok sinirlendiğim ama tahammül gösterdiğim cümlelerden biri “Muhalefet yok azizim. Beceremiyorlar, beceriksizler, çalışmıyorlar” Moda oldu bu ve benzeri eleştiriler. Geçen yazıma gelen yorumda şöyle; “Memleketin halinin tek sebebi var, İktidarın ömrüne ömür katan muhalefetin beyinsizliğidir, sn Kuşoğlu. Ülkenin halinin tek sebebi muhalefet denilen üretmekten yoksul yapılardır.” Muhalefetin beceriksiz olduğu, ülkenin bu halinin sorumlusunun, AKP’nin seçimleri üst üste kazanmasının tek sebebinin muhalefet olduğu nerede ise şehir efsanesine dönüştü… Herkes bunu kabullenmiş söylüyor da haklılar mı?

Ben sorayım;

-Türkiye’nin siyaset anlayışı artık bir siyasi partinin projeleriyle, kadrosuyla, söylemiyle iktidara gelmesine uygun mu? Proje ile parti iktidar olsa Cumhuriyet tarihinin en iyi seçim bildirgesini açıklayan ve tüm partilerin taklit ettiği CHP, değil iktidar olmak neden oylarını artıramadı?

-Siz hiç İslam veya Ortadoğu ülkelerinde bir liberal, sosyal demokrat veya yeşil partinin iktidara geldiğini hatırlıyor musunuz? Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşunda yapılamamış etnik ve dini tartışmanın şimdi yapılmakta olduğunun, böylece de Kürt ve siyasal İslam sorununun ortaya çıktığının veya çıkarıldığının ayırdında değil misiniz?

-Ortadoğu’da geçerli olan kimlik siyaseti ile etnik ve mezhep partileri dışında bir siyasi anlayış hiç bizdeki kadar başarılı olmuş mu? Meclis’te 4 parti var; bir Türkçü, biri Kürtçü, biri İslamcı-dinci, biri laik. Laik ve çağdaş partinin işi ne kadar kolay sizce?

-Neden siyaseti değerlendirirken hiç sosyolojik analiz yapmıyorsunuz? Neden köyden kente göç sürecini ve bu süreçteki halkın sosyo-psikolojik ve siyasi tercihlerinin anormal ölçüde tutucu olduğunu ve kutuplaştırılmış toplumu hesaba katmıyorsunuz? Hatta kutuplaşmayı aleyhine olmasına rağmen sürekli laik cenahta teşvik etmedi mi?

-Türkiye’nin 1980 Darbesi ile laiklikten ve demokrasiden hızla uzaklaştırılıp önce yeşil kuşak sonra bir ılımı İslam ülkesi yapıldığını değerlendiren analizleri ciddiye almıyor musunuz? Eğer alıyor iseniz bu işin basit bir siyasi parti işi olmadığını da bilmeniz gerekmez mi?

-TSK’ne, kumpas yapılarak Ordu başta olmak üzere üniversite, medya, iş dünyası ve kamu bürokrasisinin pasifleştirildiğini görmüyor musunuz? Devlet, istihbaratından kozmik odasına, eğitim sisteminden ekonomisine kadar planlı bir hareket ile ele geçirilmiş vaziyette. Bu durumu küçümsüyor musunuz?

-Siz AKP’nin bir “üst akıl” ile iktidar olduğunun ve iktidarını devam ettirdiğinin farkında değil misiniz? RTE’nin ta il başkanlığından beri takipte olduğunu ve gelecekte ki iktidar için yetiştirildiğini hiç okumadınız, duymadınız mı? Normal bir konjonktürde miyiz?

-Muhalefetin demokratik ülkelerde siyasi partiler kadar medya, sendikalar, üniversiteler, kanaat önderleri, aydınlar, meslek kuruluşları, sivil toplum ve sanatçılar tarafından yapıldığını bilmiyor musunuz? Hele siyasetin ülkeyi geçici olarak yönetmek için değil, devletin ele geçirilmesi üzerine kuralsız yapıldığı bir ülkede neden sadece muhalefet partisini suçluyorsunuz?

-Bu siyasi partiler ve seçim kanunlarına ilaveten az gelişmiş bir demokrasi kültürü ve eğitimsiz bir toplum ile Türkiye’de yapılan mücadelenin hiçte küçümsenmemesi gerektiğini düşünmüyor musunuz? Herşeye rağmen Türkiye hala ele geçmiş değil, hala bu mücadeleden galip çıkabiliriz. İnanmıyor musunuz?

-Normal demokrasilerde yolsuzluk ve hırsızlık yapan bir iktidar karşısında hiç muhalefet partisi olmasa dahi o parti iktidarda kalamaz, toplum onu bitirir, konu muhalefet partisi ile tümüyle ilgili değil, bilincinde değil misiniz? Tekrar ediyorum bu sadece bize bırakılmayan bir rejim sorunu, anlamıyor musunuz?

-İktidar çok çalıştığı için başarılı değil, sosyolojik olarak iktidara yapışmış anlamıyor musunuz? RTE’nin sözleri, çarpıtmaları, yalanları, başarısızlıklarını bazılarımız görüyor, yüzde 50’miz görmüyor veya göremiyor ise bu durum sadece muhalefetin başarısızlığı mıdır? Toplumun çalsa da bizden anlayışı tek kelime ile anormaldir. Topluma hakim olan bu anormal anlayış artık yavaş yavaş değişiyor. İktidarın sonu geldi, bir az daha dayanalım, çok şey değişecek, fark etmiyor musunuz?

 -Bu bir siyasi parti yarışı değil rejim meselesi. Başkanlık, tabi ki demokrasilerde var ama Ortadoğu siyasetinde başkanlık demek, Saddam, Esat, Mübarek yönetimleri demek. Adı cumhuriyet ama kendi uygulamada mutlakıyet, bilmiyor musunuz? Dört siyasi eğilim ve partiyle kişisel başkanlık hesabı tutmayınca siyasi eğilimleri sünni-Türkçü ve Kürtçü-alevi kutuplaşması ile ikiye indirmeye çalışanı görmüyor musunuz, bunun Türkiye’yi bitirecek bir bölücülük olduğunun farkında değil misiniz?
Bunları bir çırpıda yazdım. Eksik olanları lütfen siz tamamlayın. Unutmayın, demokrasilerde muhalefet partisine kızılmaz alternatifi daima vardır, alternatifine oy verilir. Alternatif bulamadığımıza ve endişelendiğimize göre sorun iktidar olmak değil rejim meselesi. Yani yaşantımız, geleceğimiz…
Muhalefete, hatta bana iyi niyetle kızan arkadaşlara, geçen yazıma yorum yapan arkadaşıma bende katlıyorum, bende muhalefete ve kendime kızıyorum. Ortam kızılmayacak gibi değil. Ancak, unutmayalım birlik, beraberlik ve sabır zamanı… Işık görünüyor çünkü…
Kazanacağız… İnanın kazanalım. Türkiye kazansın…
Ramazan ayınız mübarek olsun.
 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/muhalefet-ve-memleket/5131