İyiyim de Keyfim Yok!
Bülent Kuşoğlu







Soranlara “Sağlığım iyi ama keyfim yok. Sebep memleketin ahvali” diyenlerden oldum. İnanın ülkenin gidişatı beni çok çok endişelendiriyor. Bu salt siyasi değil, toplumsal, psikolojik, ekonomik, kültürel sebepleri de olan bir durum. Yani bir olgu, bir gerçek, benim sebepsiz kuruntum değil. Son günlere ait ve beni kaygılandıran birkaç gerçek durumu sizinle paylaşayım.
***
İlki AB vize anlaşmasında neredeyse 72 kriterin tümünü karşılamışken ve tavsiye kararı olumlu çıkmışken RTE’nin “Sen yoluna ben yoluma” saçmalığı ile çok önemli bir fırsatı kaçırdık. Yerine getirmediğimiz 4 madde içinde en önemlisi terör yasasıydı. Herkes sanıyor ki AB bizden terörle mücadele etmememizi istiyor, özellikle PKK konusunda yumuşak olmamızı istiyor ve RTE’de bu nedenle taviz vermiyor. Hiç ilgisi yok. AB, bizim teröre ve teröriste karşı yumuşak olmamızı talep etmiyor, sadece terörü ve teröristi bendeki gibi uluslararası hukuka uygun tanımla diyor. Yani işine geldiği zaman genelkurmay başkanını, işine geldiği zaman “Fetöcu” diye bir iş adamını veya gazeteciyi silahlı terör örgütü üyesi sayıp, kendi siyasi rakiplerini terör yasası ile sindirme diyor.
AB haksız mı?
***
Ülkemizin bir Anayasa’sı var. Değişene kadar geçerli olan bu Anayasa’ya da herkesten önce Cumhurbaşkanımız, diğer yöneticilerimiz ve yargı organı mensuplarımız uymak zorunda. Yargı mensupları uymanın ötesinde herkesi de uymaya zorlamak durumunda… Kendine saygı duymayan yargıya başkaları saygı duyar mı?
Cumhurbaşkanı fiilen durumu değiştirdiğini, başkanlık sistemini veya partili cumhurbaşkanlığını getirdiğini söylüyor. Eğer, Anayasa’yı ihlal etmiş bir Cumhurbaşkanı varsa -ki kendi itiraf ediyor- bu durumda yargı mensuplarının onu alkışlaması, onunla gezilere katılmaları Anayasa’ya aykırılık teşkil etmez mi? Yargı hiç bu kadar seviye kaybına uğratılmamıştı. Adalet hiç bu kadar küçük düşürülmemişti.
Başkanlık sisteminin geçerli olduğu ABD’de yargıçlar başkanla aynı yerde bulunmazlar, konuşmalarını asla alkışlamazlar, başkan için ayağa kalkmazlarmış. Bizimkiler bilmem ne durumuna düştü ve kendileri düştükleri gibi adaletti de aynı yere düşürdüler…
***
Hükümet geçen Salı günü öğlen üzeri Başbakan Yıldırım tarafından açıklandı. Birkaç saat sonra TBMM Genel Kurul’unda 144 sayfalık kitap olarak basılmış Hükümet Programı okundu. Bakanların hiç birinin Hükümet Programına katkıları yoktu. Haberleri dahi yoktu. Ben muhalefet milletvekili olarak Genel Kurul’da programı nasıl dinleyip-okuduysam onlarda öyle…
Evet, az gelişmiş bir ülkeyiz, demokrasimiz çok zayıf ama bu kadarı da fazla değil mi? Şimdi bizim “İslamcı” hep böyleydi diye itiraz edecek… Kötü örneklere sahip çıkıp onları örnek alacaksan neden geldin ki iktidara?
***
Geçen hafta Zarrab’la ilgili iddianame açıklandı. Yenilir, yutulur gibi değil. Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız dahil 91 kişiden bahsediyor ve başta bir kamu bankamız olmak üzere bir çok sivil toplum kuruluşumuzu da suçluyor. 50 milyon dolar kefalet kabul edilmiyor ve Savcı gerekçesinde Türk siyasetçilerini yolsuzluğa bulaşmakla suçluyor.
İddianame ortaya çıktığından beri bizden resmi bir ses yok. Bu konu çok ciddi ve önemli halbuki… Bu bir Savcının arkasında devlet gücü ve istihbarat birimleri olmadan hazırlayabileceği bir iddianame değil ki… Yani ABD Hükümeti arkasında…
Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kadar sessiz kalmasını hele siyasilerin sessizliğini anlamak hiç mümkün değil…
Yoksa geceleri uyuyamıyorlar ve gündüz ki sessizliklerini bozuyorlar mı?
***
YPG konusu Türkiye ile ABD arasında sorun oldu. Türkiye YPG terör örgütüdür diyor da diyor. Adamlarda inadımıza YPG ile birlikteler sürekli. Peki biz neden YPG’yi resmen terör örgütü olarak MGK’mızda kabul edip gereken prosedürden sonra dünyaya ilan etmiyoruz? Henüz biz bile resmen terör örgütü olarak kabul etmedik…
Çünkü uluslararası alanda kabul edilebilecek kadar terör bağlantısını delillendiremiyoruz. Öyleyse kendi kendimize iç siyasete yönelik yazıp-çizmemizin pek bir faydası yok…
***
Eğer, radikal İslamcı medyayı takip ediyor iseniz bu hafta Ayasofya’nın ibadete açılmasını tekrar gündeme getirdiklerini görmüşsünüzdür. Fetih Haftası dolayısı ile bu konu hep gündeme gelir, yine gündemdeydi.
Geçmişte RTE’de bu konuyu en başta gündeme getirenlerden biriydi. Çok suçlamıştı devlet yöneticilerini, çok oy almıştı Ayasofya siyasetinden… Geçen yıl RTE, Ayasofya açılsın diye ısrar edenlere Önce “Sultanahmet’i dolduralım da…” gibi bir cevap vermişti…
 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/iyiyim-de-keyfim-yok/5122