Ruslar, Tarih Sahnesine, Türk Egemenliği Altında Çıkmışlardı...
Yalçın Toker

Geçen haftaki yazımda, düşürdüğümüz uçak yüzünden kopan Türk-Rus ilişkilerini ele almış ve konuyu Osmanlı döneminden başlatmıştım..
Ancak Türk-Rus ilişkileri Osmanlı ile başlamaz.. Çok uzun asırlar öncesine dayanır.. Onun için bugün, biraz eskilere uzanarak o ilk dönemlerden söz edeceğim. Böylelikle hem, belleklerimizi de biraz tazelemiş oluruz..
Efsanelere göre bizim tarihimiz, Milattan önce iki binli yıllara kadar uzanır. M.Ö. 2200 de Hiya hanedanının, M.Ö. 6. Asırdaki Sakaların ilk atalarımız oldukları ileri sürülürse de tarihçiler genellikle bu savlara tam katılmazlar. Bu yüzden genellikle Türk tarihi M.Ö.200 de Hunlar’la başlatılır. İlk vatanımız ise Orta Asya’dır.
Tarihimizi ana başlıklar içinde özetleyecek olursak; kopmayan bir zincir halinde uzanan Büyük Türk Hakanlığı(*) tahtında şu Hanedanların oturduklarını ve nihayet 1922 yılında Türkiye Cumhuriyetine ulaştığını görürüz: Hunlar (M.Ö. 220-M.S. 216), Siyenpi-Tabgaçlar (216-394), Avarlar (394-552), Göktürkler (552-745), Uygurlar (745-845), Karahanlılar (845-1040), Selçuklular (1040-1308), İlhanlılar (1308-1335), Çağataylar (1335-1370), Timurlular (1370-1447), Osmanlılar (1447-1922) ve Türkiye Cumhuriyeti (1922-sonsuz..)
Gelelim Ruslar’a.. Ruslar, Slav ırkına mensupturlar. Yani Arî (Hint – Avrupa) kökenlidirler.. 
Doğu Slavlarından olan Ruslarla ilk Türk ilişkileri, Avar Türk’leri döneminde başlamıştı.
394’te Avar Türkleri, Siyenpi’leri Büyük Türk Hakanlığı tahtından indirerek onların yerine kendileri geçmişler ve 552’ye kadar da kalmışlardı.
552 yılında Göktürk Kağanlığı kurulunca, Avar Türklerinin bir bölümü Orta Asya’dan batıya doğru göç ettiler. Bunlar, İdil Irmağını aşarak, 568’de Avrupa topraklarına geldiler.  Bu topraklarda Slavlar yaşıyorlardı. Ancak Slavların henüz güçlü bir Devleri yoktu.. Avarlar, oradaki Slavlara egemenliklerini kabul ettirdiler ve böylelikle burayı da Türk toprağı yaptılar.. Slavlar, o topraklarda Avar Türklerine tabi olarak yaşamaya devam ettiler.
Arkeoloji ve dil bilginlerince yapılan araştırmalara göre “Slav” kelimesi  “slave” (köle)‘den türemiştir ve kelimenin anlamı da köle gibi çalışmaktır. Büyük ihtimalle Slavlara, uzun yıllar Avar Türk’lerine bağımlı olarak yaşadıkları için kendilerine bu isim verilmiştir. 
Slavların bir millet olmaları ve kendi egemenliklerine kavuşmaları ise, zamanla Avarların zayıflayarak Slav topraklarından çekilmeleri üzerine başlamıştır. Ancak o zaman da, Doğu Slavları, diğer bir Türk kavmi olan Hazarlar’ın hakimiyeti altına girmiş, onlara vergi ödeyerek yaşamlarını sürdürebilmişlerdir. O tarihlerde Doğu Slavları, Dinyeper Irmağına, yani bugünkü Rus ovasına kadar yayılmışlardı. Buralardaki nehirlerde gemicilik ve balıkçılıkla uğraşırlar, ormanlarda av hayvancılığı ve arıcılık yaparlardı. Kısacası tarihlerde önemli yeri olmayan silik bir yaşamları vardı.
Slavlar’ın Rus adı ile kurdukları ilk örgütlü Devlet, Kiev Knezliği’dir. Bu Knezlik de 13. Yüzyılda Moğol istilası sonucunda yıkıldı. 14. Yüzyılda Moskova Knezliği kuruldu. İşte tarihteki ilk önemli Rus Devleti budur ve 16. Yüzyılda Rus Çarlığı oluşmuş, ona da 1917’deki Ekim Devrimi dedikleri Bolşevik İhtilali ile son vermiştir.
Rus Çarlığı’nın, Osmanlı Devleti ile ilişkilerinin genel olarak savaşlar içinde geçtiğini geçen hafta özetlemiştim. Bolşeviklik döneminde Rusya ile ilişkilerimiz, genellikle onların takındıkları dostluk maskeleri şeklinde geçti. Milli Mücadelede bize silah, mühimmat ve para yardımları yaptılar. Hatta yıllar içinde bizi de komünist yapabilmek için çok uğraştılar. Ben bunları Yeşil Ordu(**) isimli kitabımda ayrıntılı anlatırım.
Türkiye Türklerini komünistleştirip kucaklarına alamadılar ama kurdukları Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) içine bütün Asya Türklerini soktular. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan bu birliğin içinde yer aldı.. Tatar, Altay, Yakut, Çuvaş Türkü kardeşlerimizi de kendilerine bağımlı devletçikler yaptılar..
SSCB 1991’e kadar yaşadı. O tarihte bu birlikteliğin adı Bağımsız Devletler Topluluğuna dönüştürüldü. Şimdi hala o devam ediyor ve bu ekonomik beraberlik göstergesi ile Asya Türk Devletleri Rusya tarafından sömürülüyor..
Bu durumda biz, oralardaki Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Azeri bütün kardeşlerimize mi kırılmalı? Yoksa bir türlü onlarla tam birliktelik kuramayışımızın sorumlusu olarak, gelmiş geçmiş iktidarları ve son olarak da başımızdaki AKP iktidarını mı suçlamalıyız?..
Özallı, Demirelli yıllarda bizleri, “21. Asrı Türk asrı yapacağız!” söylemleri ile umutlandırmışlar, Asya Türkü kardeşlerimizle el ele vererek Adriyatikten Büyük Okyanusa! kadar Türk hakimiyeti oluşturacağımız hayalleri içinde yaşatmışlardı.. Ne oldu, hatalı vr yanlış politikalar birbirini izledi ve oralardaki kardeşlerimizi iyice kendimizden uzaklaştırdık..
 AKP acaba Asya’da ve Sibirya’daki Türk kardeşlerimizin kimisi Müslüman ama alevi, kimisi Hristiyan, kimisi Musevi, kimisi Şaman diye düşünerek mi, yani din ayrımcılığı yüzünden mi onlara uzak duruyor?
Eğer asıl sebep bu ise.. Rus uçağını düşürmemiz konusunda Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atabayev’in, aşağıdaki sözlerini nasıl yorumlayacağız?..
Rus haber ajansı Ria Novosti’de yer alan haberde, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atabayev şöyle demişti: ”Rus uçağının vurulması hatadır. Ankara’nın özür dilemesi gerekir. Bu konuda Putin ve Erdoğan’la görüştüm. Kendilerine de bu fikrimi söyledim.. Bizim ülkemizin sınırlarına  da komşu ülkelerin uçakları girdi. Hem öyle on saniye değil, saatlerce.. Ama biz onları vurmadık. Çünkü bizim için barış daha önemli.. Onun içindir ki, Türkiye’nin özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum..”
Ben bu sözlere katılmıyorum.. Bir yandan da acaba bu Türk kardeşimiz, Rus korkusu altında olduğu için mi böyle konuştu diye de düşünmüyor değilim.. Ona kendi anlayacağı lehçe ile, “Men keçirip koyunuz” ( Ben üzgünüm) diyerek bizi üzdüğünü hatırlatıyorum. Ayrıca şunu da unutmamalıyız: “Asyadaki bütün Türk kardeşlerimiz, Pan-Türkizm idealini biz Türkiye Türklerinden önce hayata geçirmiş, canlandırmaya çalışmışlardı..”
Bu arada, Rus uçağını düşürmemiz sonucunda, bizim tarımımız öldü, tarımcımız kan ağlıyor.. “Ruslar da bir tek domatesi 6 liraya yiyorlarmış, oh olsun onlara” diyerek kendimizi teselli edip oturalım mı?.. 2016’nın Türkiye’ye gelen ilk turisti Rus’tu diyerek yeni umutlar mı oluşturmaya kalkışalım?  
(*) Milliyetçiliğin Yasal Kaynakları/Yalçın Toker, Toker Yayınları.
(**) Yeşil Ordu/Yalçın Toker, Toker Yayınları. Kitap: Tel: 0535 3199349  e-KİTAP: [email protected]



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/ruslar-tarih-sahnesine-turk-egemenligi-altinda-cikmislardi-/4955