1 Kasım Niçin Çok Çok Önemli?
Alper Tan

Seçime az bir zaman kaldı. Hepimiz sandığa gidip vicdanımızın sesine kulak verip tercihimizi yapacağız. Son 20 ay içinde dördüncü kez seçime gitmiş oluyoruz. Üst üste sandık başına gitmek elbette biraz yordu. Bu durum seçimin heyecanını azalttı. Ama sadece bu değil. Son üç-dört aydır hain teröre verdiğimiz şehitlerimiz ve taşeron terör örgütlerinin senkronize saldırıları da seçimin tadını kaçırdı.
Sandık, siyasetin de toplumun da hatalarını görmesine ve yeniden bir istikamet belirlemesine fırsat tanıyor. 13 yıldan beri tek başına iktidarda olan Ak Parti, çığır açan hizmetleriyle ülkenin ve ümmetin önünü açtı. Bir yandan içerdeki vesayet kurumlarıyla, diğer yandan da onların arkalarındaki harici güçlerle mücadele etti. Türkiye, dünyada hatırı sayılır bir yere geldi; çok önemli bir bölgesel güç oldu. Artık küresel güçlere karşı meydan okumaya başladı. Millete özgüven geldi. Siyaset, pısırık ve reaktif durumdan proaktif konuma ulaştı. Ekonomisiyle, üretimiyle rekabet gücünü katladı.
Bütün bunlar olurken içerdeki ve dışardaki menfaat ve vesayet çevreleri agresif ve hatta saldırgan hale geldi. Bunlarla mücadele edildi, ediliyor. Ancak bu mücadele yürütülürken iktidar da hırpalandı. Yanlış anlaşılmalar oldu. Veya meramını düzgün anlatamadı. 7 Haziran, bu meramını anlatamamanın veya yanlış anlaşılmaların faturasını çıkardı. Ak Parti tek başına iktidar imkanını elde edemedi.
Seçmen, Ak Parti’ye bir fatura çıkarmak istedi. Faturayı kesti. Ama o faturayı sadece Ak Parti ödemedi. Millet olarak hep beraber fatura ödedik. Döviz aldı başını gitti. Siyaset makul bir çözüm üretemedi. Ülke güvensiz bir boşluğa düştü. Koalisyondan çok çekmiş, çok zarar görmüş bu ülkede o sıkıntılı olan koalisyon bile kurulamadı. 12 Eylül darbecilerinin yaptığı anayasaya mahkum olduk. Türkiye’ye karşı fırsat kollayanlara gün doğdu. Koalisyon kurulamamasından cesaret alan terör merkezleri düğmeye bastı.
İki buçuk seneden sonra terör nedeniyle yeniden şehitler vermeye başladık. Bölgedeki ve dünyadaki Yeni Türkiye düşmanları cesaret buldu. Neticede milletin feraseti, hükümetin ve kurumların dayanışma içinde çabalarıyla bunların da üstesinden gelindi. Öyle ya da böyle bu güne geldik. Yeni Türkiye buhranlı bir dönemi daha atlattı.
Kader, millet olarak bizi yeni bir imtihana tabi tutuyor. Kimsenin şüphesi olmasın.. 1 Kasım’da önümüze gelen sandık, sadece seçime giren partiler için değil, oy kullanma hakkı olan tüm seçmenler için de bir imtihan olacak. Oy kullanmayanlar da bu mesuliyetten kurtulamazlar. Ülkesini seven herkesin sandık başına gidip vicdanına sorup, kişisel ve grupsal hesapları, dünyevi çıkar kaygılarını bir yana bırakıp ülke ve ümmet menfaatlerini gözeterek oy atması lazım.
Unutmayalım ki demokrasilerde seçim, mevcut adaylar içinde en uygun olanı oy vererek tercih etmektir. Bütün iş ve eylemlerimiz için olduğu gibi kullandığımız oydan dolayı da öbür alemde hesap vereceğiz. Sadece yaptıklarımızın değil, yapmamız gerektiği halde yamadıklarımız için de hesap sorulacak.
Ümmetin derdini ve tasasını taşıyan Yeni Devlet’e karşı küresel merkezler ve içerdeki maşaları seferberlik ilan etmiş durumdalar. Birbirlerine hiç benzemez görünen PKK’sı, Paralel’i, DHKP-C’si, İran’ı, İsrail’i, Esad’ı, Alman’ı, Rus’u, Amerikalısı, İngiliz’i, Fransız’ı aynı safta ve Müslümanlara karşı elbirliği ile aynı cepheden hücum ediyorlar.
Tıpkı Birinci Dünya Savaşı’ndaki gibi küresel bir saldırı ile karşı karşıyayız. Bu saldırılar karşısında, aynı cephede ve aynı safta olması gerekenler “armudun sapı, üzümün çöpü” ferasetsizliği ile nefsi hesap ve kaygılara takılırlarsa bunun vebalı büyük olur.
Devir, kavmiyet, cibilliyet, asabiyet, ideoloji, menfaat, şahsi hesap devri değil. Kin, öfke, rövanş, ikbal ve ders verme devri de değil. Kibir, gurur, ego, enaniyet devri hiç değil..
Hepimiz, küçük kimliklerimizi, nefsimizin dürtülerini bir kenara bırakıp hadiseleri üst kimliğimiz “ümmet” bilincimiz ile hareket etmeliyiz.
Şunu unutmayalım! Arakan’da olana da, Mali’de, Somali’de olana da Türkiye yetişiyor. Keşmir’de olana da, Yemen’de, Tunus’ta olana da Türkiye yetişiyor; Bosna’da, Kafkasya’da, Suriye’de olana da Türkiye yetişiyor.
Türkiye’yi Suriye haline getirmek için içerden ve dışardan büyük planlar var. Size soruyorum.. Türkiye’nin de Suriye durumuna dönüştüğünü hiç düşündünüz mü? Türkiye düşerse bu millete kim sahip çıkabilir? Biz hangi ülkenin kapısını çalabiliriz? Aylan’larımız hangi sahile vurabilir!!
Yeni faturalar ödememek için 1 Kasım’da oy kullanma hakkı olan herkese büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Daha sonra pişman olmamak için.. Ahh vah etmemek için..



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/1-kasim-nicin-cok-cok-onemli/4888