Türkiye’nin gündeminde zaten yeterince sıkıntı ve problem yokmuş gibi, nur topu gibi yeni bir tartışma daha başlatıldı. Anayasa Mahkemesi’nin % 10 olan seçim barajını kaldıracağına dair haber tartışılıyor. Her defasında seçim yaklaşırken seçime ve sandığa hazırlanmak yerine kaos ve kargaşaya hazırlanmayı huy edinmiş olanlar, şimdi de buna sarıldılar.

Denildiğine göre, “% 10 barajı, temsilde adalet”i bozuyormuş. Bu % 10 barajını kim koydu? “Yönetimde istikrar, temsilde adalet”i sağlamak gerekçesiyle darbeciler koydular. Yani % 10 barajı 12 Eylül darbesinin ürünü. Peki Anayasa Mahkemesi neyin ürünü? O da 27 Mayıs 1960 darbesinin ürünü. Yani, 1960 darbesinin ürünü olan AYM’nin, 1980 darbesinin ürünü olan % 10 barajını kaldıracağı söyleniyor. Kaldı ki bu konu bu Anayasa Mahkemesi’nin yıllar önce önüne gelmiş ve AYM barajı savunan bir karar vermiş. Barajı savunan bu AYM kararının altında şimdiki Başkan Haşim Kılıç’ın da imzası var.

Baraj kaldırılarak tehdit edilmeye çalışılan hedef kim? İktidardaki Ak Parti. Peki hükümet partisi baraj konusunda ne düşünüyor? Ak Parti, 2013’ün Eylül ayında bu konuda açık bir teklif ortaya koydu ve diğer partilere çağrı yaptı. “İsterseniz barajı tamamen kaldıralım, isterseniz barajı düşürelim veya istiyorsanız da aynen kalsın” dedi. Mecliste grubu bulunan partiler bu konuda hiç üzerlerine alınmadılar. Konuyla hiç ilgilenmediler. Ama şimdi anamuhalefet CHP, sanki AYM, barajı kaldırarak demokrasi getirecekmiş gibi bir havaya girdi. Hükümeti sıkıştırmak için bunu kullanmaya yelteniyor. CHP barajın kaldırılması için ne yaptı? Bilen var mı?

Şimdi gelelim işin diğer boyutuna. AYM tarafından, bilhassa AYM Başkanı Haşim Kılıç tarafından seçim barajının düşürülmeye çalışılması ve ülkenin koalisyonlara teslim edilmek istenmesi, dünyada ve bölgemizde korkunç savaşlar ve kaoslar yaşanırken ne işe yarar? Kaosu ve istikrarsızlığı ülkemize AYM eliyle davet etmek anlamına gelen böyle bir karar herkes de biliyor ki bu ülkeye, bu halka yarmaz. Sadece bu ülkenin düşmanlarına ve rakiplerine hizmet etmeye yarar.

Suriye, Irak, İran, Ermenistan, Kırım, Ukrayna ve Balkanlar'daki kaos adım adım kapımızı çalmaya başlamışken, 6-7-8 ekimde ayaklanma provaları yapan dış bağlantılı iç uzantılar, her an çözüm sürecini berhava etmeye çalışırlarken, ülkemizde meydana gelecek siyasi ve idari istikrarsızlık sizce başka kime yarar..! böyle bir siyasi istikrarsızlık otomatik olarak ekonomik istikrarsızlığı da tetikleyecektir. Böyle bir krizin faturasını kim ödeyebilir? Gezi provokasyonunun ve 17 Aralık darbe girişiminin ekonomiye indirdiği darbe daha yeni yeni atlatılıyorken yeni bir istikrarsızlık çabası nasıl izah edilebilir?

Dünyada ekonomik krizler yayılmakta iken bizde insanlar bir parçada olsa evine ekmek, aş götürüp huzur bulmuş iken, ülke ekonomisinin batması demek olan bu karar sizce kime yarar..!

Bütün bunları AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın görmemesi mümkün değil. İnanıyorum ki en az bizim kadar Haşim Kılıç da bunları görüyordur. O nedenle tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz ve yıllarca bu ülkede mütedeyyin insanlara hizmeti görev edinen, kimseden korkmadan çekinmeden üstün hizmetler yapan, rahmetli cumhurbaşkanımız cennetmekan Turgut Özal’ın bu ülkeye mirası olarak kabul ettiğimiz Haşim Kılıç’ın yanlış bir karara sebebiyet vereceğine ihtimal bile vermiyorum..

Yıllarca kendisine değer vermemiş, hukukçuluğunu bile kabul etmemiş, özellikle 28 Şubat dönemi başta olmak üzere eşine, ailesine çocuklarına onlarca saldırı yapıp, kendisinin ve ailesinin dindarlığına, AYM kararlarında Haşim beyin koyduğu şerhlere, attığı imzalara savaş açmış, onun inançlarına ve yaşam tarzına her türlü küfür, hakaret ve aşağılamayı yapmış mahut kesimleri mutlu edeceğine inanmıyorum, inanmak istemiyorum.

Haşim beyin son derece temiz ve parlak bir kariyerden sonra bu kariyere leke düşürecek kötü bir finale imza atacağına ihtimal vermiyorum.

Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.