Neden Tezkereye Ret Oyu Verdim?
Bülent Kuşoğlu

2 Temmuz Perşembe günü Teskere görüşmeleri ve oylaması vardı. Sabah erken kalktım. Tedirgin, biraz heyecanlı gibi ve huzursuzdum. Nedeni ülkem için, ülkemin insanları için önemli bir karar günü olması ve benim bu kararı verecekler arasında olmamın verdiği sorumluluk duygusuydu. Gerçi grup başkan vekillerimiz Parti olarak “Hayır” oyu kullanacağımız açıklaması yapmışlardı ama özellikle bu kadar önemli bir konuda benim vicdani ve özgür kararımın oluşması şarttı.
Tezkere üzerinde çalıştım, uzun süre farklı değerlendirmeleri okudum. Milli gazeteden Aydınlık’a Özgür Gündem’den Yeni Şafak’a bütün gazete ve görüşleri gözden geçirdim. Kimi dini sebepler, kimi milli menfaatler, kimi İktidar yakınlığı gibi sebeplerle karşı çıkıyor veya destekliyordu. İlginç olan nerede ise tezkereye karşı çıkan ve destek olanların hepsinin karşı görüşte olanları “Tarih affetmez, millet affetmez, Allah affetmez” gibi ağır töhmet altında bırakmaya çalışmaları ve bazen doğrudan bazen dolaylı emperyalizm maşalığı veya vatana ihanetle suçlamalarıydı.
Ayrıca tecrübe ve bilgisine güvendiğim bazı kişilerle görüştüm değerlendirmelerinden yararlanmaya çalıştım.
Tezkere metnini ilk okuduğumda ise çok şaşırdım. Basında açıklandığının aksine uzun, 2 sayfalık bir metindi ve ağırlıklı olarak Suriye ve Esat’ın bize yönelik oluşturduğu tehditten bahsediyordu. Esat, “Esed” den sonra tekrar Esat olmuştu. İlginçti...
Tezkerede Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsedilmiyordu ve metne göre asıl hedef Suriye idi. Diğer yandan sadece yabancı devlet silahlı güçlerine değil, neden gerekiyor ise daha geniş bir kavramla yabancı silahlı güçlere topraklarımız açılıyordu.
2 Ekim Tezkeresini,  reddetmekle övündüğümüz 1 Mart Tezkeresi ile karşılaştırdım. Kapsam olarak pek fark yoktu ama bu tezkere Hükümete daha fazla yetki veriyordu. Koşullar ise pek farklı değildi. 1 Mart Tezkeresi için Batı ve İsrail bastırıyordu. Amaçları Ortadoğu’yu ve enerjiyi kontrol etmekti. Bahane güya kimyasal silahları olan Saddam’dı. Müdahale sonrası ise Saddam aranır oldu. 1.5 milyon Müslüman öldü. Şimdi de bahane İŞİD ama onu kontrol edende Batı. Bu müdahale sonrası acaba kaç milyon Müslüman ölecek, dedim kendi kendime…
Konuya bir de PKK sorunu açısından baktım. Bir taraftan PKK ile görüşülüyor bir taraftan mücadele ediliyordu. Ama tezkere sonrası PKK’yı yok etmek yerine en önemli kaynaklarından Suriye kolunu İŞİD’e karşı savunmak ve Rojava Kürt Devletini kurtarmak bize düşecekti… PKK’ya karşı uluslararası güçlerin bize fiili müdahale yaptırması ise mümkün değildi. Sonuçta PYD’liler Suriye vatandaşlarıydı ve terörist olarak niteleyip onlara karşı harekat yapmamız uluslararası kurallara aykırıydı.
Tezkere’de her kötülüğün sebebi olarak gösterilen Esat’a karşı ise askeri harekat yapmak Rusya ile kapışmak anlamına gelecekti.
Ben Tezkere ile ne amaçladığımızı, ne yapmak istediğimizi, ne planımız/oyunumuz veya menfaatimiz olduğunu anlamadım. Hükümette anlatamadı zaten. Çok açık ki talep üzerine tezkere çıkarılıyordu. Galiba 1 Mart ile koşullar aynı olmasına rağmen bu sefer Hükümet direnemiyordu. Siyaseten ve ekonomi olarak zayıf bir dönemdeydik. Kerry, koalisyona katılmamızı isteyince bahane olarak rehineleri öne sürdük ama hemen onları teslim ettirdiler ve direnme gücümüz ile bahanemiz kalmadı.    
Tezkere, inanın aslında tam bir skandal belgeydi. Gerekçesini kimse izah edemedi. Gerçekte koca bir devletin çaresizliğinin belgesiydi…
Başbakan’ın katılmadığı, özellikle iktidara mensup milletvekillerinin -ki 46’sı hacdaymış, pek takip etmediği, sanki sıradan bir günmüş gibi geçen bir Meclis oturumu yaşadık. Meclis ve Hükümet’teki sorumsuzluğa hayret ettim…
HDP’te bu arada alacağını almasını becererek en kazançlı parti oldu. Öcalan’ın istediği yapılar kuruldu…
Sonuçta;
1-Devletin başındakilere güvenmediğim için,
2-Geçmişte yaşadığımız 1 Mart örneği nedeniyle,
3-Herhangi bir amacımız ve oyun planımız olmadığı için,
4-Kürt meselesini daha da büyük sorun haline getirebileceği için.
5-Erdoğan-Davutoğlu ikilisi hala Suriye saçmalıklarını devam ettirdikleri için,
6-Başkalrının oyun planlarında figüran olmamak için, 2 Ekim Tezkeresine vicdanen rahat bir şekilde hayır dedim. 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/neden-tezkereye-ret-oyu-verdim/4399