Vicdan ve Makam Arasında
Bülent Kuşoğlu

Sizlerle bir konu ve sorunu paylaşmak istedim; Eğer ben onların yerinde olsaydım böyle mi davranırdım veya siz onların yerinde olsaydınız onlar gibimi davranırdınız, diye bir sorum var. Uzatmadan, detaya girip soruyorum.
Milletvekili iseniz bir sorumluluğunuz vardır ve bilerek yaptığınız veya bilmeniz gereken yanlışlarda vebal altında olmanız gerekir. Çünkü halk adına hareket ediyorsunuzdur. Halkın iyisi, kötüsü var elbette ama önemi yok. Hepsinin adına görev yapıyorsunuzdur ve sizi genel başkanınızın seçtirmiş olmasının da durumu fark ettiren bir yanı yoktur, zira sonuçta kamu adına yani halk adına bir görev yapıyorsunuzdur. Öncelikle halka karşı sorumluluğunuz vardır. Üstelik bir de vicdanınız ve inançlarınız devreye girmelidir…
Milletvekili iseniz sonuçta yasa çıkarmak ve yürütme erkini denetlemek gibi bir göreviniz vardır. Düşünün önünüze 148 maddeden oluşan bir kanun geliyor. Kanunlar sonuçta topluma, devlete, bireye veya çeşitli kuruluşlara kolaylıklar getirerek olumlu sonuçlar doğurması gereken düzenlemelerdir. Bu 148 madde içerisinde olumlu olanlar olmakla birlikte şöyle maddeler de vardır;
-Kamu görevlilerinin görevden alınmaları durumunda eğer mahkeme onları haklı bulursa idare yargı kararını 2 yıl uygulamayabilecek, 2 yıl sonra uygulamazsa da sorumlular hakkında dava açılamayacak. Görüldüğü gibi hem Anayasa’ya alenen aykırı, hem insan hak ve hürriyetlerine aykırı, hem de güçler ayrılığı ilkesine aykırı. Tam anti demokratik bir yasa… Mensup olduğunuz iktidar partisi getirmiş, dayatıyor. Ne yaparsınız?
-Özelleştirme uygulamaları nedeniyle aleyhte Danıştay kararları olursa kamu yararı gerekçesi ile bu da İdarece uygulanmayabilir şeklinde bir madde… Bu da Anayasa’ya net olarak aykırı bir madde ve belli ki birileri açıkça kayrılıyor. İlk akla gelen Balıkesir SEKA’nın Albayraklar’a satışı. Ne yaparsınız?
-Kültür Bakanlığı bundan böyle koruma döneminden önce Türk sanatçı, yazar ve kanaat önderlerinin eserlerini yayımlama tekeli oluşturuyor… Kimse yayımlayamaz, ben istersem yayımlarım istemezsem yayımlamam diyor. İlk sırada Said i Nursi’nin Risale’leri var sonra da Nazım Hikmetler, Sabahattin Aliler gelebilir. “Devlet neden kitap bassın ki veya basmama şıkkını kullansın? Nedir bu yasakçı, geçen yüzyıla ait zihniyet, ben buna oy vermiyorum” der misiniz?
-İktidarınız vergi affı getiriyor. Sadece bir kalemle ilgili. Kasa veya ortaklar cari hesabında para varmış gibi görünüyor ama gerçekte yok durumu için... Bu fiktif meblağlar yüzde 15 yerine yüzde 3 ile vergilenecek, ceza ve gecikme faizi de alınmayacak. Medya bu yasanın havuz medyasına rüşvet veren müteahhitler için özel olarak çıkarıldığını söylüyor. Başka bir şıkta görünmüyor. “Yahu neden böyle, sadece özel olarak tek bir konu için af olur mu? Kim kollanıyor, kim affediliyor” der misiniz?
-Üniversite hastanelerine ait döner sermayelerin yani üniversitelerin piyasaya olan borçları nedeniyle sabit kıymetlerini satmaları ile ilgili bir kanun getiriliyor. Üniversite hastaneleri öğretim kadroları ve eğitim ve araştırma yapılan yerler oldukları için hep daha fazla ücretlendirilir ve teşvik edilirler. İlk sırada Hacettepe’nin Beytepe’deki bir arazisi olduğu söyleniyor. “Neden bizim üniversitelerimize devlet, özel hastanelere verdiği kadar tedavi ücreti vermiyor da onları böyle zorda bırakıyor, bunun altında bazı üniversite taşınmazlarının birilerine peşkeş çekilmesi mi var” der misiniz?
-Belediyeler gelirleri giderlerini karşılamayan, en zor durumda olan kamu kuruluşlarıdır. Borç-harç içerisindedirler. Önünüze belediyeler taşınmazlarını bedelinin altında veya bedelsiz bağışlayabilirler diye bir kanun maddesi geliyor. Maddenin TÜRGEV’e olan bağışların yolunu açması için çıkarıldığı söyleniyor.  “Hangi belediyelerin taşınmazları kime peşkeş çekilecek” diye sormaz mısınız?
Bunlar ve bunlara benzer buraya sığdıramadığım ilave 10’un üzerinde madde açıkça devleti tahrip etmekte ve birileri yararına özel kanun çıkarılmaktadır. “Ben iktidar partisi milletvekiliyim, bu da benim iktidarımın kanunu… Üstelik maddelerin çoğu yararlı, bunları görmezden geleyim, her dönemde böyle şeyler olur ” mu dersiniz, yoksa “Ben hakka hukuka inanan, demokrasiyi benimsemiş bir kişiyim. Yeminime sadık kalmalı ve bu hukuksuzluklara ne olursa olsun hayır demeliyim. Geçmişte yapılan yanlışlar örnek olamaz. Üstelik ben dindar bir kişi olarak Allah’tan da korkar, öbür dünyayı düşünerek bu adaletsizliklere evet diyemem” mi dersiniz?
Bu konuya cevabınızı tahmin ediyorum ama dediğiniz kadar kolay olsaydı AKP milletvekilleri de sizin dediğiniz gibi davranırlardı ve torba yasanın 82 maddesi bayram öncesi Genel Kurul’dan geçmezdi. Bakalım devamı nasıl olacak?
Bayramınızı kutluyor, sağlıkla mutlulukla nice bayramlara sevdiklerinizle ulaşmanızı diliyorum.



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/vicdan-ve-makam-arasinda/4302