Erdoğan son Cumhurbaşkanı ilk Başkan
Alper Tan

~~Nihayet AK Parti Cumhurbaşkanı adayını ilan etti; Recep Tayyip Erdoğan. Bu bir sürpriz değil. Başka bir isim gösterilse sürpriz olurdu.
Önceki Cumhurbaşkanı seçimleri arefesinde yapıldığı gibi bu seçim öncesinde de, seçimleri etkilemek için muhtelif senaryolar denendi, tutmadı. 2007’nin “367’sine benzer, hukuk kılıfına sarılmış 17 - 25 Aralık saldırıları, MİT TIR’larına operasyonlar, başka önemli hedeflerinin yanı sıra hem 30 Mart seçimlerini hem de Cumhurbaşkanı seçimini etkilemeyi hedefliyordu. Uluslararası arenada Türkiye’yi sıkıştırabileceği varsayılan hamleler geri tepti. ABD ve AB’den gelen, paralel örgütle aynı frekanstan olumsuz Türkiye yorumları halkta karşılık bulmadı.
Muhalefet kaybedeni belirledi. “CHP-MHP kaybetmedi İhsanoğlu kaybetti” demek için:
Bunun üzerine, Kahire’de doğmuş, İslam ülkelerinde uzun yıllar görev yapmış, Mısır’da Ezher Üniversitesi’nde çalışmış, Arapça bilen, 57 Müslüman ülkenin üyesi olduğu İslam Konferansı Teşkilatı’nın 9 yıl Genel Sekreterliği'ni yapmış Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP ve MHP tarafından ortak aday olarak gösterildi. Bu ismin Ak Parti tabanından oy alabileceği BDP seçmeni Kürtlerin de “kafasını karıştırabileceği” düşünüldü. Ancak İhsanoğlu’nun adının açıklandığı andan itibaren CHP seçmeninin kafası karıştı. Çünkü CHP’de bir kesime göre İhsanoğlu’nun İKT Genel Sekreterliğin'e getirilmesini sağlayan siyasi irade AK Parti hükümetiydi. Onun babası geçmişte CHP iktidarınca yurt dışına sürgün edilmişti. O CHP şimdi böyle birini kendi Cumhurbaşkanı adayı olarak gösteriyordu.
Eğer CHP ve MHP gibi muhalefet partileri, kazanabileceklerine inansalar geçmişte aralarında yaşanan kanlı çatışmalara rağmen oturup anlaşırlar ve iki partiden birinin liderini aday gösterirlerdi. O takdirde İhsanoğlu’na kıyasla daha şanslı da olabilirlerdi. Bu iki parti de aslında kaybedeceklerini şimdiden öngörüyorlar. Dolayısıyla muhalefet partileri kazanacak adayı değil kaybedecek ismi belirlemiş oldular. Seçim kaybedildiğinde CHP ve MHP değil Ekmeleddin İhsanoğlu kaybetmiş olacak. CHP ve MHP’nin başarısız liderleri koltukta oturmaya devam edecekler.
CHP - MHP Parti içi aday çıkarsa parti liderliği riske girerdi:
Eğer CHP’den Deniz Baykal veya MHP’den Meral Akşener ortak aday yapılsalardı muhtemelen İhsanoğlu’dan daha çok oy alacaklardı. Büyük ihtimalle onlar da kaybedeceklerdi. Ancak o ismin bu defa aldığı oy oranı nedeniyle kendi partisinde liderlik mücadelesinin önü açılmış olacak ve partideki kurulu düzen etkilenecekti.
Sözün özü, çatı adayı muhalefet liderlerinin kulaklarına fısıldayanların maksadı farklı da olsa -ki öyledir- muhalefet yönetimleri kazanmak için değil, mukadder hezimeti kendi üstlerinden atmak için İhsanoğlu’nu ortak aday gösterdiler. Bu aday gösterme süreçlerinin ne kadar demokratik olduğu ne kadar etik yürüdüğü konularına girmiyoruz.
Genel olarak statükonun müzmin temsilcileri olan CHP, MHP ve diğer muhalefet partilerinin Erdoğan’ın 12 yıl başbakanlığının ardından en az 5, belki ikinci dönem de aday olur ve seçilirse 10 yıl Cumhurbaşkanlığı yapacak olmasını hazmedemiyorlar. Tayyip Erdoğan gibi mücadeleci ve azimli bir liderin bu süre zarfında statükonun tüm kalıntılarını temizleme ihtimali onların kaygılarını arttırıyor.
Erdoğan aday olmasaydı ne olurdu?
Eğer Erdoğan aday olmasaydı, siyasi muhalifleri “Ona 2007’de engel olmuştuk, şimdi de Cumhurbaşkanı olmasını engelledik” diye göstermelik bir zafer elde edeceklerdi. Sokak muhalefeti ise bundan umut ve cesaret bulacak, yeni hamleler peşine düşecek, sokak tansiyonu arttırılmaya çalışılacaktı. Pensilvanya örgütü, “17-25 Aralık saldırıları ile olmasa bile şimdi sonuç aldık, biraz daha gayret” diye kendi tabanına coşku verme fırsatı yakalayacaktı.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı ile ne değişir?
Tayyip Erdoğan’ın ilk turda seçilme ihtimali çok yüksek görünüyor. Yüzde 55 civarı bir oranla ipi göğüsleyeceği tahmin edilebilir. Böyle bir sonuç Türkiye ve dünya açısından sürpriz olmaz. Bu netice, ortak aday çıkaran CHP ve MHP’de iç homurtulara, parti içi huzursuzluklara ve hatta çatlamalara kadar gidebilir. Dolayısıyla Haziran 2015 seçimleri öncesi bu partiler karışabilir.
Bu noktada AK Parti’nin yeni liderinin dolayısıyla yeni Başbakan'ın kim olacağı çok önem kazanıyor. Ülkenin gelişme ve kalkınmasının devamı, Yeni Türkiye vizyonunun hızlanması için uyum ve istikrar çok önemli. O nedenle AK Parti’nin başına bu vizyonu taşıyan birinin gelmesi ve aynı zamanda Başbakan olması işleri kolaylaştırır.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması, Yeni Türkiye’yi kabullenmekte zorlanan Batı dünyasını, başka çare kalmadığı yönünde motive edebilir. Yeni Türkiye’ye direnme yerine onunla “mecburen” iş birliğini tercih edebilirler.
Cumhurbaşkanı ile uyumlu ve dirayetli bir Başbakan'la Türkiye’nin kendi bölgesindeki ve dünyadaki gücü, etkinliği ve görünürlüğü artabilir. Bu durum, BM, AB ve NATO gibi uluslararası kurumların dengelerini değiştirebilir. Güç ibreleri Türkiye tarafına dönebilir.
Cumhurbaşkanı ile çalışacak uyumlu bir Başbakan ve Hükümet, Paralel Örgütle mücadeleyi hızlandıracağı için Türkiye bir an evvel ayağına sarılı prangalardan kurtulup, yolunda daha hızlı ilerleyebilir.
Yeni Ankara’nın Müslüman ülkelerle yürütmekte olduğu büyük ortak projeler ivme kazanıp yeni ve daha büyük projelerin kapılarını açabilir.
Tayyip Erdoğan çok büyük ihtimalle son Cumhurbaşkanı olacaktır. Türkiye onun döneminde yapılacak mevzuat değişikliği ile Başkanlık Sistemi'ne geçebilir. Bir aksilik olmazsa son Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk “Başkan” olabilir. Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesi, birilerinin “Bölüneceğiz” yaygarasına inat her açıdan büyümesi demektir. Bu ihtimal, Türkiye’nin hasımlarını şimdiden hayli kaygılandırıyor.

 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/erdogan-son-cumhurbaskani-ilk-baskan/4265