Okuyucu Yorumları, İşin Özü ve Bir Fıkra
Bülent Kuşoğlu

Referandum sonrası 2 yazı yazdım. Biri referandum sonucunun açıklandığı ilk saatlerde idi. Görüneni yazmaya çalıştım. Nitekim benden sonra yapılan yorumlarda benzer tespitler içeriyordu. Ancak pek okuyucu yorumu almadı. İkinci yazım ise işin dikkati çekmeyen, görünmeyen taraflarına yönelikti. Çok yorum aldı. Yorumlar arasında beni üzen “Misafir” rumuzlu yorumcunun “…etraflıca düşünmediğinizi gösteriyor” suçlaması oldu. Ben hiç saygısız biri olmadım, okuyucuma asla saygısızlık yapmam. Etraflıca düşünmeden yazmam.  ‘Tayyip Bey en fazla saçmaladığı kampanyasına rağmen başarılı’ oldu fikrime ve Tayyip Beyin iyi bir eğitim ve iş kariyeri olmadığı düşünceme karşı bu eleştiriyi yapmış. Bana göre belediye başkanlığı iş değil siyasi kariyere dahildir. “Misafir” kusura bakmasın, “düşünmeden” aklına geleni yazmış.

“Teyze”nin Polat’lı-Abdül’lü yorumu ise nefisti.

Tüm yorumlar için teşekkür ederim.

***

Referandum sonucu resmileşmeden başkanlık sistemi tartışılmaya başlandı. Daha doğrusu Tayyip Beyin başkanlığı tartışılmaya başlandı. Vatandaş şimdiden çok profesyonel bir şekilde Tayyip Beyin başkanlığına alıştırılıyor. Referandumun özü buydu ama memleket “Darbe”, “Demokrasi”, “12 Eylül”, “Hukuk”  diye boşuna bölündü. Bundan sonra “Ben aslında Tayyip Beyi sevmem ama kabul etmek gerekir ki daha iyi bir başkan adayı yok” cümlesine benzer cümleleri sık sık duyacağız.  İşin özü bu…

***

Erzurum'da Ermeni’lerin olduğu dönemde bir kurban bayramı. Erzurumlular kurban kesiyorlar, bunu gören Ermeninin biri arkadaşına;

“ Ben de kurban kesmek istiyorum” der.

“Olur mu saçmalama. Sen müslüman değilsin, kurbanı niye keseceksin ki?” diye karşı çıkar, arkadaşı.

Tabi Ermeni kararlı, gidip bir inek satın alır ve eline bıçağı alıp ineğin başına gelir. Elindeki bıçakla ineği ve kendini kan revan içinde bırakır ama bir türlü ineğin canı çıkmaz. Bunun üzerine Ermeninin arkadaşı yanına gelip;

“Ya bu kadar işkence çekeceğine git şu karşıdaki müslüman kahvesine bir tanesinden rica et gelip kessin” der.

Ermeni elinde bıçak üstü başı kan içinde kahveye girer.

“Bir müslüman arıyorum” der.

Kahve halkından biri korkudan "Ca..ca..camiye gittiler, burada müslüman yok" der.

Adam camiye gelir ve içeri girip, " Müslümanlar buradaymış, öyle mi?" der. Cemaat bakar durum kötü, hocayı işaret ederler. Hoca kanlı bıçağa bakar ve cemaate, “Ula şurda iki rekat namaz kıldırdık diye hemen Müslüman mı olduk!” der.

Bizim cemaatte tam tersine yakında “Tayyipci” olursa şaşırmayın…

 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/okuyucu-yorumlari-isin-ozu-ve-bir-fikra/2340