Ben sayın Owleye rumuzu ile yazan saygıdeğer arkadaşımın dilinden gerçekten birşey anlamıyorum ve eskiden politikacının ne dediğinden tek kelime anlamayıp ve salt cehaleti ortaya çıkmasın diye,Adam çok doğru konuştu diyen tiplerden de olmadığım için sayın arkadaşımdan daha yalın bir dille düşüncelerini ifade etmesini rica edeceğim.

Çok ama çok teşekkür ediyorum sn.Owleye.Yazdıklarınız bence son derece mantıklı şeyler.Tabi katılmayan arkadaşlar tartışabilir.Biliyor musunuz bu yazıya (Ben dahil)yorum yazan Mehmet y.Yılmaz dan sonra ilk kişi sizsiniz.

Ve tabii olarak cerrahi öncesi anestezi döneminde bir ülke için yoğun toplumsal anestezikler gereklidir..Ahlak yozlaşmasını derinleştiren diziler.., en büyük kumarhane babası devletin kumara teşvikleri ( Başta idddia ),riya içinde amel eden ve kendisini cennetlik adleden dayanmış kerestelerin icadına vesile olan bir din anlayışı,muhalif seslerin gırtlağına yapışan hukuki anlayış seyri..,Bunları artırmak mümkündür ancak bu argümanlar depresyonumuzu da artıracağından şimdilik bu kadarla yetinelim.

En kötüsü bu şartlar altında halk için yapılabilecek her şey sistem tarafından menfi adledilecektir..Hayatında bir daha asla kullanmayacağı el yazısı ile okuma yazmaya zorlanan ve doğal olarak kitap okuma hevesi tarumar olan bir neslin yetiştiği ormanda bu ağaçlar neden gökyüzüne dik büyümüyor diye isyan etmek manasızdır..Dolayısıyla hayali sözünüz gayet mantıklıdır..Çok pesimist gelebilir yaklaşımım..,ancak ilaçla tedavi dönemi zaten bitmiştir..Bu sefer cerrahların hepsi yabancı asıllıdır...

Peki sn.OWLEYE yazdıklarına katılıyorum.Peki çare?..Biraz aklınıza gelen çareleri söyler misiniz?Halkın % 51 inin sandığa gitmemesi ve mevcut partilerin kaldırılması en önemli çare ama biraz hayali değil mi?Bu şartlar altında bu halkı bu dediklerinize doğru nasıl eğitebiliriz?Üstelik eğitim sistemi de tamamen sistemden yana...

Tüm islam camiasında terör,iç savaş ve bölünme tehtidlerinin azdığı dönemimizde dünyanın jandarma komutanının islamdan dönme olması birçoğumuza rastlantısal gelebilir..Ancak teknokrasi rastlantıya prim tanımayan bir yönetme şeklidir..Söylediğim üzere halkın çoğunluğu seçimde mevcut parti ve liderlerin samimiyetsizliğini cezalandırma gibi bir şansının olmamasından mütevellit ehveni şerde karar kılmaya zorlanmaktadır..Sistem yönetenleri korumaya odaklandığında, kendisini koruyamaz....!

Liberal demokrasi adlı sihirli sözcük ise Atatürkün tanımıyla müstemlekelere pazarlanan bir ambalajdır..Esasında hanedanlık sistemini bertaraf edememesindeki en önemli unsur da söylediğim üzere sınırlı seçenekle seçime zorlanan halkın bu durumu değiştirecek bir e şıkkından mahrum kalmasıdır..Oyumuz boşa gitmesin diyenin hiçbiri seçeneği olsa idi emin olun hanedanlar ve haramiler nesillerce milletin tepesinde esip gürleyemezdi...

Öğrencilik günlerinden anımsayacağımız e seçeneğinden bahsetmek istedim..Hiçbiri seçeneği..Capitant ın deyimiyle demokrasi kendi kendini koruyamayan yönetim şeklidir ( Hitler vakıası ).Ancak bizim tür demokrasiler siyasi partilere mali destek yoluyla yeni bir memuriyet alanı icra etmekte ve bunu sözde rejimi besleme şeklinde kabul ettirmekteler..Bu da memuriyet alanını koruma adına siyasette istifa dahil bir çok erdemin yokolma zeminini hazırlamaktadır..

Sn.OWLEYE,yazdıklarınız ilgimi çekti.Ancak konuyu biraz daha açmanız lazım.Yerimiz dar demeyiniz.Editör bizim bir birimize sataşmamızı yayınlamaktan bıkmıştır, zannedersem yazdıklarınızı yayımlar.Özellikle halkın %50 sinin sandığa gitmemesi ve mevcut partilerin kapatılması gibi konular ortada kalmış.Güzel şeyler yazıyorsunuz,teşekkürler.d.k.

Yazdığım yorumları silmekten büyük haz alan bir editör var bu sitede.Arkadaşım sanada kopleks ve hırs yapma sadece işini tap demekten başka bir öneride bulunamam.

Türk işi demokrasinin tavana yapıştığı çiğ köfte dönemlerinden..,sahtekarların avama yapıştığı demokrasi söylencesi dönemine geldik..Teknolojik altyapının varlığına rağmen doğrudan ya da yarı doğrudan demokrasiye neden geçilemiyor sorusunun cevabı fetişsel alana kayabileceğinden bu konu temsili demokrasilerin ilhakına kadar rafta bekleyecektir..Şayet halkın %51 i sandığa gitmezse mevcut siyasi parti ve liderlerin lavedilmesi gündeme gelirse sanırım daha makul bir demokrasi sakızı elde ederiz...

Abd teknokratik oligarşi ile yönetilmektedir..Yani sistem iki nesil önce abd vatandaşı olmayan birini başkan seçebilir..Halkın oy hakkı bir çeşit teferruattır..Bu dersi kennedy ve nixon dönemlerinde almış olan abd de, bushun oğlunun başa gelmesi,clintonların maaile siyasette gezinmeleri hangi mantıksal dizgenin ürünüdür..Demokrasi oy verme hakkı ile değil.., oy seçeneğiyle makbul bir yönetim tarzıdır..Gözden kaçırılmasın..Ehveni şerde mutabık olunan hiçbir yönetim sistemi ideal olamaz...

31 Ocak 19.28 de yazdığın yanlış,yanlış olduğu kadar da tehlikeli yorumu tekrar oku ve onun bunun dinine laf söyleme.Ayıptır.Bu yazdığın yorumun yanlışlığını fark etmeyecek kadar gözün dönmüş."ALLAH"ismi hiç bir zaman detay olmaz ve hiç kimse de o şekilde düşünmez.Ama sen düşündün.Bunu düşünmen bile senin bu konudaki zaafiyetini gösterir.Ayrıca yapma artık,hala bir sürü yalan ve iftirayı yan yana getirmişsin;ne çok benziyorsun Başbakanına.

Yazımı ancak senin bu iddiamı sansürlemen var olan gerçeği değiştirmez.güzel ülkemde bu ülkeye değilde başka ülke,ırk ve dinlere hizmet eden kişiler yıllarca haketmedikleri payeleri alıp cilalandılar.Bu köşede birdolu Türk ve İslam düşmanı militanın var olduğunu ve adeta yazarın korumalığını yaparak aleyhinde yazanlara saldırarak sindirmeye çalıştıklarını biliyorum ve sayılarınında öyle fazla olmadığını,ne tür hilelere başvurduklarını da biliyorum. Allah ülkemi iç düşmanlarından korusun.Amin..

Türkiye büyük bir ülke ve doğal olarak her türden insanda mevcut.Ancak Müslüman bir ülkede bu derece alenen İslam düşmanlığı yapılması bana tuhaf geliyor.Müslümanlığı ve atalarımı savunduğumda eksi yağmuruna tutuluyor hatta saldırıya uğruyorum Öte yandan İsrailli bir yahudi dinimize,tarihimize ve tüm değerlerimize hakaret ediyor bu vatandaş övgülere mazhar olup bolca artı alıyor.Sizce de bu işte bir tuhaflık yok mu?Bana Akp merkezindeki bir taraftar benzetmesi yapanlar acaba kendileri İsrailin-

Müslümanlar Allah ismini kullanırlar!Bu küçük bir detay gibi görünse de birçok konuda çok belirleyicidir.

Megalomanlık bir hastalıktır.Tedavisi de yoktur."He ya gördün mü.Bak biz fark edemedik;ne zekisin.Nasıl yakaladın?Helal olsun be.Sen neymişsin be abi?..Alkış,alkış.".derseniz gevşer.Merak ediyorum o cümleyi okurken nelerini gördüler de güldüler.Açlıktan bebelerin öldüğü ülkede,Başbakanın yüzlerce milyon dolarlık uçak siparişi verilmesine alışmış kafalar buradaki ince eleştiriye ancak gülerler,etrafındakilerin kendilerine güldüklerini fark etmeden.

Baskanlik sistemini elestirenlerin bu konuya ne kadar uzak olduklarini söylememe gerek ve lüzum yok.Size evin reyisi statüsü olan Babanin yetkilerinin sinirli oldugunu düsünün.O,evde saygi, basari disiplin adina ne varsa enfilasyona ugrar.Bugün bir cok Avrupa ülkesi Türkiye de Baskanlik sisteminin gelmesini bekliyor.Cok fazla gitmez hepsi kuyruga girecek..

01.52 de nyazan arkasaş benimde çok güldüğüm ifadeyi yakalamış:) başkada yakalayan yok zira doğru dürüst okuyanda yok zira bildik sloganlar hewr yazıda tekrarlanıyor sadece başlık yorumcusu bunlar.

"Dünyanın en güçlü ve en zengin ülkesi olan ABD’nin Başkanı “Beyaz Saray” denilen ahşap, kötü bir tarihi binadaki Oval Ofis’te görev yapar." çok komik ve eğlenceli bir yazı...devam!

15.52,Birgül Aymar'ın çıkışı bütün Ulusalcılardan destek bulmuştur.Siz CHP içindeki Kılıçdaroğlu ve kerameti kendinden menkul bir kaç kişiyi Ulusalcı sınıfına koymayınız.Desteklemeyen zaten Ulusalcı değildir.Bu topraklar üzerinde bir Millet vardır o da Türk Milletidir.Kürt halkı bu Milleti meydana getiren topluluklardan biridir.Ulusalcılar bunun aksini söylemezler.d.k.

1- BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin yeni dış politika stratejisini bir televizyon programında, sorulan bir soru üzerine pat diye açıklamış: “Geçenlerde Sayın Putin’e söyledim, ‘Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın’ dedim. Alın bizi Şanghay Beşlisi’nin içine, biz de AB’ye allahaısmarladık diyelim, ayrılalım oradan.”

2-Bunun üzerine programda kendisine şu soru yöneltilmiş: “Şanghay Beşlisi ile AB’yi birbirine alternatif olarak görüyor musunuz?” Şöyle yanıtlıyor: “Şanghay Beşlisi çok daha güçlü!” Önce Şanghay Beşlisi’ni (gerçi artık altılısı) daha önce duymayanlar için tarif edeyim: Birbirine komşu Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından kuruldu. Kuruluş amacı sınırlarında ortak askeri önlemler almak olarak açıklanmıştı. Sonra beşliye Özbekistan da katıldı, oldu Şanghay Altılısı. Şu anda Hindistan, Pakistan, Moğolistan ve İran da bu kulübün “gözlemci üyesi” durumundalar.

3-Rusya, Şanghay Altılısı’nın, ABD’ye karşı dengeleyici bir kutup oluşturabileceğini düşünüyor. Çin de özellikle enerji ihtiyacının güvence altına alınması açısından konuya yaklaşıyor. Güvenlik işbirliği boyutu öne çıkıyor, bölgesel bir antiterör birimi de kurdular, terörün finansmanında önemli rol oynayan uluslararası uyuşturucu ticareti ile mücadele de ilgi alanlarında.

4-İlgi alanlarına girmeyen tek konu demokrasi, insan hakları gibi meseleler. Başbakanımızın da kolayca ihmal edebileceği meseleler ki zaten kendisinin Putinvari bir “başkan” olmak için can attığını da biliyoruz! Şu heyete bakar mısınız: Vladimir Putin, Şi Cinping, Nursultan Nazarbayev, İslam Kerimov, İmamali Rahmanov, Almazbek Atambayev! Aralarında bir Recep Tayyip Erdoğan eksikti, öyle görünüyor ki o da tamamlanacakmış!

madem illa biri başkan olacak o zaman abdullah gül olsun. en azından daha güleryüzlü ve daha eğlenceli.

bu iş bizi ilgilendiriyorsa başkanlık sistemi için referandum yapılsın. biz istemiyoruz arkadaş.

rahmi bey... geçen hafta sordum. sabah da sordum. gazeteniz ne oldu?

burhan kuzu tarafından götürülen bir süreç en fazla melemelere neden olur. bulamadılar mı başka adam?

rahmi bey, chp milletvekili birgül ayman güler sözleri ile ilgili ulusalcılarda bile tam destek bulamadığını düşünüyorum. ulusalcılar da mı bölündü?

ben size demedim mi erdoğan'a televizyon izlettirmeyin diye. her gördüğünü istiyor. yüzüklerin efendisini izlese lord olacağım diye tutturur. tabula rasa. ne görse alıyor.

erdoğan başkan olsun fenerbahçe şampiyon. ali şen de ne olursa olsun

erdoğan başbakan olduğunda da böyle dediniz adam iyi götürdü işi. bırakın bire de öyle olsun. adam heveslenmiş. bundan daha kötü nasıl olabilir ki ülke.

rahmi bey ellerinize sağlık. başkanlık sistemi hakkında hiçbir fikrim yoktu sayenizde bu badem bıyıkların ne işler çevirdiğini anlamış oldum

mayklar vardı vaktiyle, halılarda falan olurdu da onların zararlarını önlemek için halı süpürgeleri pazarlanırdı.

misafir yapay karla kış uykusuna yatanlar baharı göremezler

"Bu gün olmazsa bile gelecekte."ifadesi ile sn.Turan kibarlık gösteriyor Başbakana.Eğer şu yukarıda yazdığınız taslak gerçekleşirse ki o yazılanlar Başkanlık değil DİKTATÖRLÜKtür,ilk Diktatör Tayyipdir.Gelecekte bu kadar kaprisli birisinin çıkacağını sanmıyorum.

herkesin tanrısı kendi içindedir ki o akıldır. herkeste ortak akıl olmalı ki diktatörlerden korusun

bence tanrının dünyevi siyasi işlerle ilgisi y0ok. akıl vermiş, irade vermiş. demiş ki ey kulum aklını kullan iradeni makarna bulgura satma. eğer bu kadar akılsızsan da diktatör de mustahak sana padi,şah da.

duaya ekleme yapmak lazım. bu kadarı kesmez bizi: tanrım bizi badem bıyıklılardan, sıkmabaşlardan, allah ile aldatanlardan ve bilimum sahtekarlardan ve onların dümenlerinden koru. amen

tanrı türkiye ile ilişkilerini kesti rahmi bey. artık onu kendini tanrı sananlara bıraktı ve ne haliniz varsa görün dedi. sodom ve gomora örneği artık bize çok daha yakın

11:33 senin karnın tok galiba, bir de işçiye fakire sor bakalım onların umurunda mı

Erdoğan ve icatları... Her sene kafayı birşeye takıyor. Misafirlikte her gördüğünü yemek isteyen çocuklar gibi

bizdeki kafa yapısı değişmedikçe dünyanın en demokratik sistemini bile getirseniz farketmez

zaten bakanlar kurulu KHK çıkarma yetkisine sahip, bakanlar kurulu kimin emirlerini uyguluyor şu anda? başkan olacak kişinin :)

11:25 sofrasına ekmek götürmeye çalşan adamlar AKP'ye oy vermeye devam ettikçe daha çok aç kalır. Neyin hesabındasın sen?

Erdoğan ve diktatör kelimeleri birbirine çok uzak gelmedi bana nedense???

Başbakanken yaptığımız çocuk sayısından, sofrada yediğimiz ekmeğe, izlediğimiz diziden, içtiğimiz sigaraya kadar karışa biri başkan olunca neler yapar artık bunu da siz hesap edin

atatürkçü bir yazarın "tek adam" yaratılmasına karşı bu kadar muhalif olması düşündürücü

türk milletini yönetmenin en iyi yolu diktatörlüktür, çünkü sopa göstermezsen bizim milletin akıllanacağı yok. inanmıyorsanız bknz. lise yılları öğrencilik hayatı

Türk adetidir, Herşeyi taklit eder kendimize çevirir sonrada bu daha iyisi deriz. Bakalım bunu neye çevireceğiz?

acaba hangi yazar asgari ücretle geçinen bir ailenin sabah öğle akşam ne yediğini düşünüyor? düşünmezler çünkü onlar kendisi düşünmüyor, düşündürülüyor. yazan kalemler onların değil çünkü.

ABD'nin aksayan başkanlık sistemini düzeltip bize mi uygulayacaklarmış. Güldürdünüz beni sabah sabah:)

sokaktaki adam akşam çocuğuna götüreceği ekmeğin parasını nereden kazanacağını düşünüyor sayın yazar, bırakın artık bu laiklik, demokratlık, atatürkçülüğü. milletten yana olun, millete kulak verin.

sizin derdiniz laiklik sizin derdiniz dincilern başta olması ama sokaktaki adamın derdi başka.

Allah bu adamın gözünü doyursun ne diyeyim. Yıllardır Başbakan o kesmedi Başkan olacağım diyor. Başkan olduktan sonra ne olacak? Yeni hedef peygamberlik mi?

Bence başlık Tanrı bizi Erdoğan'ın EGO'sundan korusun olarak değiştirilebilir

Madem bundan kaçış yok, madem ülkeyi tek adam yönetecek kapatsınlar meclisi boşuna maaş veriyoz onca gereksiz adama!

Mehmet y.Yılmaz bizim bildiğimiz sayın yazar ise burada yorum yazmak büyük cesaret ister.Bir anda"Vay sen benim Tayyibime laf mı söyledin?"diye küfürü yersiniz.Özet bir köşe yazısı olmuş teşekkürler.Tayyibin Diktatör(Pardon Başkan diyecektim)olduğunu düşünebiliyor musunuz?08.55 de yazanlardan Türkiye de milyonlarcası sokaklarda dolaşacak...Allah korusun...Ha bir de kendi yandaşlığını kamufle etmek için önüne gelene İsrail sevdalısı diyenler çoğunluktadır,aman dikkat edin...

Olmaz arkadaş bu sistem Türkiye'ye uymazzzz!

Umursayacağınıu sanmıyorum. Baktığımızda İngiltere,İspanya,Hollanda vs. gibi ülkeler parlamentolu krallık ile yönetiliyorlar ancak halkları sistem tartışması yapmıyor.Kısacası bizler sürekli gereksiz ve bize hiçbir yararı olmayan tartışmaların içerisine giriyoruz.Mevzularımıza bir baksanıza önce Osmanlı,sonra Atatürk şimdi başkanlık sistemi söyleyin allah aşkına günlük hayatımızda bu birbirimizi ısırarak tartıştığımız konular ne kadar etkin ve önemli?yarında FB&Gs yi tartışalım:) Sevgiler.

İfade etme gereği hissettim.Teoride tüm sistemler kusursuza yakındır ancak işin içerisine insan faktörü girdiğinde tüm sistemler erozyona uğruyor.Ben açıkçası Başkanlık sisteminin bize artı birşey kazandırmayacağını düşündüğüm gibi ek sıkıntılar ve beraberinde gereksiz tartışmaları da yaratacağını düşünüyorum.Velhasıl bizim sistemlerden ziyade eğitime teknolojiye,sanayileşmeye üretmeye ve ekonomimizi daha ileri noktalara taşımaya ihtiyacımız var bunlar olduktan sonra sistemi kimsenin-

Genel profili bu.Şimdi böylesi şuursuz insanlarla sistemleri mi tartışayım?Bu zihniyetteki insan yığınlarına hangi sistemi uygulasan boş zira.Yinede keyifsizce konu ile ilgili birkaç birşeyler karalayayım.Başkanlık sistemi bana da pek anlamlı ve gerekli gelmiyor.Sayın Turan!ın bu konudaki örneklemelerine ve fikirlerine katılıyorum neden gündeme geldi maksadı ne tam olarak anlayabilmiş değilim.Sanki Ülkemizde her şey tamam da bir sistemimiz eksik.Sürekli tekrar edip duruyorum ancak bir kere daha-

Konuya yorum yapacaktım ancak yorumları okuyunca aslında kimsenin konu ile alakasının olmadığını ve herkesin kendi malını satmaya çalıştığını gördüm.Kimi allah sıkma başlardan ve badem bıyıklardan korusun deyip peşine hırıstyan usulü amen i eklemiş biri israilin katliamlarını şövalye benzetmesi ile kutsamış kimi ise DHKP-C terör örgütünü vatan mücahiti ilan etmiş!Şimdi ben tüm bu yorumların üzerine ne yazayım?Neyi anlatmaya çalışayım?Sayın yazar görüyorsunuz değil mi? Taraftar kitlenizin-

şu israil alerjiniz bitmiyor. ne yaptı adamlar size. kendi müücadelelerini kahramanca ve şövalyevari bir tavırla sürdürüyorlar. kendisine saygısı olan biri israil'in mücadelesine de saygı duyar. duymayanlar eziktir.

hay allahım ya, bir ara israil sevdalıları türemişti şimdi bunlar türedi. ne günlere kaldık.

neden olmasın ki? dhkp-c'nin açılımı ne? devrimci halk kurtuluş cephesi-partisi. vatan için mücadele etmiyorlar mı?

yanlış gönderdim tekrar ediyorum. vatansever dhkp-cli avukatlar ne demek?_ vatansever olsalar dhkp-c'li olurlar mı? bu nasıl bi kafa?

o nasıl bir tanımlama arkadaşım. "vatansever dhkp-c'li avukatlar

önce askerleri toplayıp içeri tıktılar, sonra aydınları. şimdi de vatansever dhpk-c'li avukatları alıyorlar. neden? kimse başkanlık hayallerine karışmasın diye.

demokrasi bizim neyimize. sonuçta biz millet olarak aydınlanma yaşamamış, padişahlıktan gelmiş bir neslin torunlarıyız. hamurumuz baskıyla, diktatörlükle yoğrulmuş.

ben bu gidişte akp'den çok chp-mhp gibi muhalefet partilerinin suçlu olduğunu düşünüyorum. bu dünyanın her yerinde böyledir. iktidar herkesi azgıunlaştırır. ama iktidarın azgınlığını dizginleyecek onu isytemese de frene bastıracak mekanizma muhalefettir. ama bizde o mekanizma sadece kendilerini dizginlemek için çalışıyor. iktidar da kendine yakışanı yapıyor. azdıkça azıyor. ama dediğim gibi bunda asıl suç muhalefettedir

akp tek başına iktidarı da muhalefeti de götürüyor. nasıl isterlerse öyle. itirazı olan var mı?

gariban ülkenin gariban uğraşları. boş, bomboş hepsi de. mala davara faydası yok

demokrasi kültürü yoksa serde sistem ne olursa olsun farketmez. önce o kültürün tabana yayılması lazım. tavan sadece yansımadır

Kendinden bile nefret eder duruma gelen müsrif müdür,müsrifliğine bir türlü hakim olamadığından şirketteki müsrisliği(kendi yaptığı)önlemek için tedbirler almaya karar vermiş.Altında çalışanlara projeler üretmelerini söylemiş.Bütün projeler müdürün müsriflik yapmıyacağı düşüncesi üzerine yapıldığından müdür için değişen hiç bir şey olmamış.Birtek patronun(halkın)gözünde iyi ve tutumlu görünmekten başka.Öyle bir durum çıkmışki ortaya patron şikayetçi değil ama müsrif müdür kendinden şikayetçi:)

gerçketne de baksanız bunlar iman sahibi insanlar ve bu dünyanın geçici olduğunu biliyorlar güya. ama doymuyorlar. sanki ölümsüzler mübarekler. başkan olsan neye yarar tayyip? padişah olsan ne? gideceğin yer hepimizle aynı değil mi? bu ne dünya hırsıdır böyle? allah bunun hesabını soracak. bu heves için yaptığın haksızlıkların hesabını vereceksin. öbür dünyada

Türkiyede diktatörlük asla olmaz ve diktatörlük rejimleri tüm dünyada geride kaldı ve kalanları da halk süpürüyor.Dolayısıyla halkımız böyle endişeler taşımıyor.

tayyip erdoğan hoplasanız da zıplasanız da başkan olacak tek yetkili olacak. alışmaya çalışsanız iyi edersiniz

bunlar yumurta yiye yiye kafaları çalıştı. chplilere hiç yumurta atılmadı o yüzden böyle don zeka oldular

gideceğimiz er toprak altı. bir karış kefenden başka ne götürebileceğiz. ne başkanlar ne diktatörler gördü bu evren. hangisi var şimdi,? ne anlamsız bir çaba bu?

muhalefet ne yapıyor bu gidişe karşı? hiçbirşey. sadece kendi kendini yiyor, saçma sapan konular için didişiyor. helal olsun akp'ye. bu kadar kafasız bir muhalefet varken az bile yapıyor

4-İlgi alanlarına girmeyen tek konu demokrasi, insan hakları gibi meseleler. Başbakanımızın da kolayca ihmal edebileceği meseleler ki zaten kendisinin Putinvari bir “başkan” olmak için can attığını da biliyoruz! Şu heyete bakar mısınız: Vladimir Putin, Şi Cinping, Nursultan Nazarbayev, İslam Kerimov, İmamali Rahmanov, Almazbek Atambayev! Aralarında bir Recep Tayyip Erdoğan eksikti, öyle görünüyor ki o da tamamlanacakmış! (Mehmet. y. Yılmaz)

3-Rusya, Şanghay Altılısı’nın, ABD’ye karşı dengeleyici bir kutup oluşturabileceğini düşünüyor. Çin de özellikle enerji ihtiyacının güvence altına alınması açısından konuya yaklaşıyor. Güvenlik işbirliği boyutu öne çıkıyor, bölgesel bir antiterör birimi de kurdular, terörün finansmanında önemli rol oynayan uluslararası uyuşturucu ticareti ile mücadele de ilgi alanlarında.

2-Bunun üzerine programda kendisine şu soru yöneltilmiş: “Şanghay Beşlisi ile AB’yi birbirine alternatif olarak görüyor musunuz?” Şöyle yanıtlıyor: “Şanghay Beşlisi çok daha güçlü!” Önce Şanghay Beşlisi’ni (gerçi artık altılısı) daha önce duymayanlar için tarif edeyim: Birbirine komşu Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından kuruldu. Kuruluş amacı sınırlarında ortak askeri önlemler almak olarak açıklanmıştı. Sonra beşliye Özbekistan da katıldı, oldu Şanghay Altılısı. Şu anda Hindistan, Pakistan, Moğolistan ve İran da bu kulübün “gözlemci üyesi” durumundalar.

1- BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin yeni dış politika stratejisini bir televizyon programında, sorulan bir soru üzerine pat diye açıklamış: “Geçenlerde Sayın Putin’e söyledim, ‘Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın’ dedim. Alın bizi Şanghay Beşlisi’nin içine, biz de AB’ye allahaısmarladık diyelim, ayrılalım oradan.”

duanıza bir ekleme de ben yapayım: tanrı bu ülkeyi sıkmabaşlardan, badem bıyıklardan, bölücülerden ve şeriat heveslilerinde ve allah'la aldatanlardan korusun. amen

erdoğanın kafasındaki sistemin ne olduğunu son ab çıkışı net olarak göstermiştir. ab'den çıkıp şangay beşlisine katılmak isteğini saklamadı. neden istemiyor ab'yi? çünkü üye olursa demokrat olmak zorunda olacak üstünde o baskıyı hissedecek. ama şangay beşlisinin (rusya, çin vb.) böyle bir derdi de talebi de yok. tam erdoğanın dişine göre

siz açıklama yapana kadar ben bu soruyu sormaya devam edeceğim sayın turan. gazete çıkaracağınızı söylediniz, tarih bile verdiniz ama sonra o tarihin geçmesine rağmen ne gazete çıktı ne de bir açıklama yapıldı. okurlarınıza açıklama borçlusunuz.

siz çok hafişf yazmışsınız, kimseyi suçlamak istemem ama demişsiniz oysa olay çok açık, kimin ne yapmak istediği belli.

erdoğanın kafasındaki sistemin padişahlık olduğu artık sır değil. padişahlık diyemiyor çünkü çağdışı. başkanlık diyterek çağa uyduruyor isteğini