YORUMLAR
Toplam 12 yorum var. Onay bekleyen yorum yok.
magazin 3 Aralık 2008 Çarşamba 19:49

sizin gazetede neden magazin haberleri yayınlanmıyor.en çok politika üzerine yazılar yayınlanıyor?

Yorumu oyla      53      49  
selocan 10 Eylül 2008 Çarşamba 

benimde eşim yargıtay üyesi olsa bende kimseden korkmadan istediğime çamur atarım yazarım hatta çizerim.zaten biz bu ülkenin bekçisiyiz sahipleri kendini aydın zannedenler ve bürokratlar.

Yorumu oyla      53      49  
-3- 7 Eylül 2008 Pazar 

Reklam açısından da bir katkımız olsun. Gazetede hangi firmaların reklamlarının alınıp hangilerinin alınmayacağı konusunda bir düzenleme yapılmalıdır. Deniz Feneri, Bank Asya, Albaraka Türk gibi yöneticileri tarikat ve AKP bağlantılı olan kuruluşların reklamları gazetede yayınlanmamalıdır.

Yorumu oyla      53      49  
Devam 7 Eylül 2008 Pazar 

Aman Soros çocuklarına, İkinci Cumhuriyetçilere, Fethullahçılara, Brüksel, Washington, Tel Aviv, Pensilvanya, İmralı, Erivan, Atina yalakalarına, şeriatçılara, Kürtçülere, Cumhuriyet, Atatürk, laiklik düşmanlarına, liboşlara yeni gazetede yazması için teklif göndermeyin. Tüm medyanin tarikat, menfaat, ahlaksızlık koktuğu bir dönemde farkınızı belli edin. Adamın biri Emin Çölaşan için gazeteyi alsa, ama açıp baktığında yukardaki özellikleri taşıyan bir yazarı görse ne der acaba?

Yorumu oyla      53      49  
7 Eylül 2008 Pazar 

Kadro açısından da bir katkımız olsun. Bugün, Milli Gazete, Star, Taraf, Türkiye, Vakit, Yeni Şafak ve Zaman'dan yazar, kameraman, muhabir, hatta matbaa işçisi bile alınmaması lazım. Allah korusun gazetede kapitalizm, küreselleşme, Fethullahçılık, ikinci Cumhuriyet, Amerikancılık, Kürtçülük, Ermenicilik propagandası yaparlar, reklamlardaki mini etekli kadınların etek boyunu uzatırlar, yani gazetenin yayın politikasına uymayan işler yaparlar. Yeni çıkan gazetede inşallah bunların hiçbiri olmaz.

Yorumu oyla      53      49  
Ata TÜRKBEYİ 4 Eylül 2008 Perşembe 

İÇERİĞİ AÇISINDAN DA BİR KATKIMIZ OLSUN! Gazete 1,1-1,1-2,1-3 olarak düşünülmeli. 1-ANA GAZETE:(Haber ve yorum.İç-dış ve yöresel olmak üzere,24-36 sayfa, 1.1-EKONOMİ-FİNANS(Günlük ilanlar burada yer almalıdır-ayrı gazete,6-12 sayfa, 1.2-SPOR;6-12 sayfa ayrı gazete, 1.3-MAGAZİN,TV,KÜLTÜR-SANAT 6-12 sayfa, Yani bazı günler toplam 48 sayfa bazı günler,72 sayfa olabilir.Ekonomi sayfl. dünya gazetesi renginde diğer bölümler normal renkte (külfet getirmezse) olabilir.Sıradanlığa yer olmamalı.

Yorumu oyla      53      49  
Ata TÜRKBEYİ 3 Eylül 2008 Çarşamba 

ADAM GİBİ BİR GAZETE ÇIKARTIN Batıda örnekleri olan ve yeni formatta olmalı.Aman arka sayfa güzeli koymayın.Şimdi hemen hemen tüm batı gazeteleri yeni bir formatta yayınlanıyor. Ağır! bir gazete olmalı.Eskinin yenibinyıl, yeniyüzyıl,Cumhuriyet tipinde ama biraz daha sıcakkanlı. Şuan ki satılan gazetelere benzememeli.Le Monde, Usa Today,Le Figaro gibi olabilir.Ama benim favorim,K.Amerikada yayınlanan Bizim ANADOLU adlı Türk gazetesi.

Yorumu oyla      53      49  
ali 3 Eylül 2008 Çarşamba 

BEN TALAT ATİLLA'NİN YAZDIKLARINA YÜZDE 99 İNANAN BİRİYİM..ANCAK BU SON CİNER GRUBU VE FATİH ALTAYLI İLE İLGİLİ KONUDA BİRAZ YANLIŞ BİLGİLENDİRİLMİŞ VEYA KAYNAKLARI YANILTMIŞ SANIYORUM.ÖZELLİKLE EMİN ABİ KONUSUNDA..ÇÖLAŞAN NE OLURSA OLSUN BAŞLAYACAK.ANKARA TEMSİLCİSİ İSE, ÇOKTAN BELİRLENMİŞ DURUMDA.HADİ BENİMDE TÜRKTİME'YE BİR KATKIM OLSUN..TEMSİLCİ OLACAK KİŞİ, ALTAYLI'NIN GAZETECİLİĞİNİ VE DÜRÜST KİŞİLİĞİNİ ÇOK BEĞENDİĞİ EMİN ÖZGÖNÜL..YANİ CİNER GAZETESİ,BU İKİ İSİM KONUSUNDA EMİN!

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 2 Eylül 2008 Salı 

Turktime Editörleri, Ankara Kulisi’ni tombala torbası gibi çalkalayıp bugün tepe taklak ters yüz etmişler; piyangodan şansımıza Emin Çölaşan çıkıyor. Dün, Kulusin oturduğu ayaklardan önemli gördüklerim hakkındaki yorumlarımı iletmiştim. Bugün Emin Çölaşan adını görünce, ufak bir katkıda bulunma ihtiyacı hissettim; 1-Emin Çölaşan’ı Emin Çölaşan yapan, özellikle gazeteciliğinin ikinci yarısında İktidar aleyhine kemikleşmiş, sivri ve sert, özellikle işin bir boyutunda “Yargı ayağı”nın olduğu konulardı. 2-Emin Çölaşan’ın İktidar-muhalifliği denkleminde Hüsamettin Cindoruk, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Çörtoğlu’nun yeğeni CHP milletvekili Mustafa Özyürekle ortak olan Ahmet Çörtoğlu, Özyürek-Çörtoğlu ikilisinin ortak hukuk bürosunun Aydın Doğan’ın Ankara, özellikle Danıştay davalarındaki resmi vekil-müvekkil ilişkisiler ağındaki yakın akrabalık bağlarını ve Emin Çölaşan’ın eşinin de Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan olduğunu bilmeden bu konunun doğru algılanması mümkün değildir. 3-Emin Çölaşan’ın kendi itirafı ile, kendine hazır gelen dosyaları taşıyan bürokrasideki bir çok “minik kuş” yuvayı terk etti ya da göç etti. Bu da Emin Çölaşan’ın gelecek karizması için en büyük handikap.. şimdi bu duruma düşmüş olan eski bir karizmatik yazarın durumunu, tüm bunları göz önünde bulundurarak değerlendirecek olan Ciner Grubu, “geçmiş birikiminden/sermayeden yiyecek olan Emin Çölaşan’la nereye kadar?” sorusunu kendi kendine soracaktır diye düşünüyorum.

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 1 Eylül 2008 Pazartesi 

Ortada bir gariplik var.. aydınlamaya muhtaç olan. Konuya ilişkin haberlerde “konunun yargıya intikali”nden söz ediliyor. Hangi boyut yargıya taşınmış belli değil. Şimdi beklenen şey şu; Ak Parti Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Şaban dişli, bu meselenin tüm boyutlarını açık açık ortaya koymalı ve bunun bir rüşvet/iş takipçiliği olmadığına halkı inandırmalı, bununla da yetinmeyip olayı iş takipçiliğ/rüşvet ithamı üzerinden yargıya götürüp aklanmalıdır. Sayın Dişli’nin basında yer alan cılız açıklaması, açıklama olmaktan öte, kafaları daha da karıştıran bir “mızmızlanma”dan başka bir şey değildir; kimseyi tatmin etmemiştir. Kendinden beklenen duruşu gösteremiyorsa, tüm milletten ve özellikle de Ak Parti’ye oy vermiş seçmenden özür dileme erdemini gösterip hem Milletvekilliğinden hem Genel Başkan Yardımcılığından hem de parti üyeliğinden istifa etmelidir/ETTİRİLMELİDİR. Yargı yoluyla aklanabiliyorsa, o zaman da müfteri dediklerinden hesap sormalıdır. “Dişli” olmanın gereği budur. Şu ana kadar olan bitenin hesabı açık değil, ortadaki bu “hesaplaşma” aklanmaya muhtaçtır.

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 1 Eylül 2008 Pazartesi 

Zaman gazetesi hangi akla hizmet anlayamadığım bir mantıkla Aydın Doğan’ın Müslümanlığını tescil, Doğan Medya kirini de temizleme görevini üstlenmiş görünüyor. Daha önce de Doğan Grubu Yönetim Kurulu Başkanı olarak Aydın Doğan’ın “Haber7” Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık'a 13 Aralık 2006 tarihinde verdiği röportajla kendini sureti haktan bir mü’min göstermeye çalıştığına şahit olmuştuk. Şimdi de Zaman'dan Nuriye Akman'ın çanak sorularını cevaplandırarak kurduğu medya imparatorluğunun ruhuna sinmiş İslam düşmanlığı kirlerinden arınmaya, İslam düşmanlığındaki pervasızlığından tövbekar olduğuna bizi inandırmaya çalışıyor. Kimsenin imanının bekçisi, kefili, avukatı, savcısı değilim.. gelgelelim Aydın Doğan’ın Müslümanlığı, Osmanlı karasularında serbest ticaret yapmaları için kendilerine Saray tarafından müsamaha gösterilecek yabancı uyruklu gemicilere verilen “Meslekten Müslüman” kimliklerine benziyor. Kendi ifadesi ile ürettiği malları(medya malları)nı Müslümanlara pazarlıyor. Halktan biri, sade bir vatandaş olarak düşüncem şu; Aydın Doğan ve Doğan medyanın ruhuna sinmiş kirleri ne Haber7 sitesinin, ne Zaman gazetesinin temizlemeye gücü yetmez. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün Umre’ye gideceği haberlerini okumuştuk; Sayın Özkök, oradan bolca Zemzem getirsin patronuna. O zemzem’le ruhları olmasa da belki “iç”leri temizlenir. Yedikleri haram lokmaları daha rahat kusarlar.

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 1 Eylül 2008 Pazartesi 

Genelkurmay Başkanlığı devir teslim törenine geç kaldığı için alınmamasına içerlediği anlaşılan ise CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, törende yapılan konuşmaları değerlendirirken, kendisine gönüllü basın sekreterliği hizmeti veren Milliyet Gazetesi yazarı Fikret Bila vasıtasıyla açıktan İHTİLAL ÇAĞRISI’nda bulunuyor. Baykal’ın, "Paşalar her zaman böyle güzel konuşmalar yapıyorlar da... Ama sanki sözle etkili olma aşaması geride kaldı gibi geliyor bana…” sözlerinin başka bir anlamı olabilir mi bilmiyorum. Askerin, sözü geride/kenarda bırakınca geriye sadece bir alternatif kalır; EYLEM. Baykal'ın, "Sözle etkili olma aşaması geride kaldı." cümlesiyle ne demek istediğini aklı başında her Türk insanı bunu bir İHTİLAL ÇAĞRISI olarak okur da nedense Baykal, aklı sıra söz ustalığı/cambazlığı yaparak dilinin altındaki baklayı ıslatmadan çıkarmasını bilen bir kurt politikacı. Eminim bu ÇAĞRInın anlamı sorulduğunda, eski Cumhurbaşkanı Demirel’e taş çıkartacak demagojik açıklamalarla zeytin yağı gibi suyun üstüne çıkmayı da başaracaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri bu manipülasyona yatar mı yatmaz mı, bunu zaman gösterecek, bu işin öbür boyutu. Asıl önemlisi, parlamenter sistem içinde yerini alan bir siyasetçinin, kendini ve geçmiş müktesebatını inkar eden parlamento dışı güçlerden kendi ikbali adına medet ummasının zavallılığını sergilemedeki pervasızlığı ve siyasi etikten yoksunluğunu göstermesidir. Baykal’ın zaman zaman özellikle Anayasa Mahkemesinin 367 kararı arifesindeki “iç savaş tehdidi”ni ya da Başbakan Sayın Erdoğan’la siyaseten mücadelede sıkıştığı anlarda, rahmetli “Menderes’in idamını hatırlatma” taktiklerini hatırlayanlar, Baykal’ın gönlünde beslediği umutlarının karşılığını önümüzdeki seçimlerde CHP’ye toptan faturalayacaklardır. Eğer Baykal’ın İHTİLAL YAPTIRMA gücü varsa, bu gücünü seçimlerden önce kullanması kendi hayrına(!) olacaktır. Yoksa seçimlerden sonra, atadan dededen CHP mü’minleri bile artık O’nu istemeyeceklerdir. Delege ayakları da yeni kurultayda Genel Başkanlığı kurtarmasına yetmeyecektir.

Yorumu oyla      53      49