YORUMLAR
Toplam 52 yorum var. Onay bekleyen yorum yok.
TRANSCAN 26 Ağustos 2008 Salı 

YAZARLARIMIZ ÜKELALIĞI BIRAKTIKLARI ZAMAN ADAM OLACAKLAR.

Yorumu oyla      53      49  
laik cumhuriyet! 24 Ağustos 2008 Pazar 

“Şimdi zaman zaman birileri diyor ki.. Uzlaşma, uzlaşma, uzlaşma.. Uzlaşma milletle olur, uzlaşmaya karşı çıkanlarla değil. Biz milletle uzlaşmışız!” AKP, hukuk devletini ve kuvvetler ayrılığı ilkesini içine sindiremeyen bir iktidardır. (Mengi/Vatan 24.08.2008)

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Yorumcu Gülay hanımefendiye sorduğum “özel”e dönük soruma cevap verdiği için teşekkür ederim. Ben sadece noktaladığım eski mesleki yaşantım dönemine ilişkin bir “ACABA”nın cevabını merak etmiştim. Açıklaması ve açık sözlülüğünü takdir ediyorum. Daha önce başka vesilelerle de yazdım; kullandığım isim, gerçek ismim. Hatta o geçmiş bazı açıklamalarımı üst üste koyduğumuzda(ki, çok dağınıkta değiller), neredeyse, bir ev adresimle T.C. Kimlik numaram eksik, gerisi 32 kısım tekmili bir arada. Özledikleri münzevi hayata çekilinceye kadar tartışmak dileğiyle saygılar.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Sizi sadece bu platformda tanıdım.Öncesi yok.Süleyman Karaca isminin takma olmadığını tahmin etmiştim.Sadece benimde size dair çözümlemelerimden tabii ki.Takma isim kullanmayacak kadar dürüst biri olduğunuzu düşündüm çünkü.İnatlaştığımı sanmayın ancak:)"kendine tutarlı" ifadenizi okumadım sanmayın.Hepimiz gibi demekle yetineceğim.Başka türlü düşünsek birbirimizin düşüncelerinden etkilenebilirdik değilmi zaten?Ancak farklı olsada düşünen, bu saygı ve sevgi duymayı engellemiyor.Saygılarımla.

Yorumu oyla      53      50  
Gülay 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Süleyman bey,sadece köklerim Doğu Karadenizden.O bölgede hiç yaşamadım.Ankarada doğdum ve eğitimimde orda geçti.Eşim sadece düşünce anlamında yakındı MHP ye.O hiç bir zaman fanatik değildi zaten.Yıllar içinde insanların dünyayı algılamasıda değişiyor.Köşeleri yumuşuyor.Bakmayın burada böyle tartıştığıma.Politika cidden en sevmediğim alan.Ancak biliyorumki günlük yaşamımızda dahil hayatımız,politikacılar tarafından şekillendiriliyor.Mecburen kayıtsız kalamıyor insan.

Yorumu oyla      53      49  
laik cumhuriyet! 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Türkiye Cumhuriyeti`nin genc ama güclü ve düsünen CINARI, ATILLA TALAT`A: ABD GEMİLERİNİ VE ÜLKEMİZİ PEŞKEŞ ÇEKENLERİ PROTESTO EDELİM! MUSTAFA KEMAL'İN VE ŞEHİTLERİMİZİN EMANETİ OLAN ÜLKEMİZE SAHİP ÇIKALIM!

Yorumu oyla      53      49  
Fahrettin Bozkurt 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Talat Bey,unutmayın tribünlerdeki seyircilerin çoğunluğuda şu andaki yönetimin beleş bilet dağıttığı seyircilerdir.

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Yorum yazmanın ağırlığına mahkumdum bugün saat 16’ya kadar. Yaşadığım “batının doğusu” Anadolu kırsalında ADSL hizmet sunumu bugün mola verdi ve benim gibi tiryakileri, can sıkıntısı testinden geçirdi. Gülay hanımefendinin kendine tutarlı nazik cevap/yorumlarını yeni okudum. Şimdi, bu cevap/yorumu değil; tartışmamızın ana eksenindeki algı/karşı algının kaynağına ilişkin bir tereddüdümü öğrenmek istiyorum: Gülay hanımefendi, siz Doğu Karadeniz’in en doğusundaki uç illerinden birinden iseniz ve eşiniz de siyasi menşeindeki odakta aktif idiyse; sizin Süleyman Karaca(ben) ile öğretmen-öğrenci; eşinizin de öğretmen-öğrenci yanında ocak-bucak ilişkisi var mı? Tartıştığınız/inatlaştığınız(!) ismim, size tamamen yabancı mı, yoksa uzak/zayıf bazı çağrışımlar algılıyor musunuz? Elbette bu özele ilişkin sorlara cevap vermek zorunda değilsiniz. Saygılarımla.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay4) 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Sistemsizliği kimse savunmuyordur sanırım.En kötü sistem bile sistemsizlikten iyidir.Yapılan deneyler göstermiştir ki ne yaşayacağını bilmemek canlıları delirtiyor.(bahsi geçen maymun)Yanlışlarımı düzelttiğiniz için sağolun.Oğlumun o kelimeleri bilebileceğini hiç sanmıyorum.Bu nesil teyyare dediğinizde oda ne diyen nesil:)Yorumlarınızı okurken bana pes dedirtmeyin lütfen:)Ben umutsuz vakayım ancak eminim siz "tek taraflık" konusunda daha dikkatli olacaksınızdır:)Saygılar...

Yorumu oyla      53      49  
Gülay4) 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Algım sizinkinden oldukça farklı.Kimsenin sindirilmesi taraftarı değilim tabii ki.Eğitim bence çok önemli.Bahsettiğim sadece akademik eğitim değil.Ancak bilimsel anlamda insanlar mutlaka eğitim almalı.Eğer bu yapılmış olsaydı bugün ne türban yasağı olurdu gündemimizde nede diğer yasaklar.Eğitimle yapmadıklarını,yasaklarla engellemeye çalışıyorlar ve komik oluyorlar.Halka güvenmiyorlar çünkü cahil bıraktılar.Türban değil kasdettiğim.Cahil ve aç insanlar her şekilde saçmalar.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay2) 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Kırmızı noktalardan kastım halkın düşünmeden kabul ettikleriydi.Anlattığınızda hak verdikleri ancak yaşama geçiremedikleri-geçirmedikleri.Özünde iki yüzlülük olan kabuller.İHL bu sistemin açmazlarından biri işte.Dediğiniz gibi o müfredat niye,İmam yetiştirilecektiyse?İmam yetiştirilmeyecektiyse neden o liseler açıldı.Cevap belli değilmi?Bunları ve burada tartışmadığımız pek çok şeyide düşünüyorum merak etmeyin."sinmiş düşünce akımı" nı sizden öylesine alıntıladım.Ben "sindiğini" düşünmüyorum.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay2) 21 Ağustos 2008 Perşembe 

sanıyorum katkı yapacaktır.Gelelim "tek taraflı" oluşuma.Bugünkü bir kaç yorumunuzu da okudum ve gülümsedim doğrusu.Galiba herkes kadar öyleyim.Tek kaynaklı bilgilenme derseniz elimden geldiğince farklı kaynaklardanda beslenmeye çalışıyorum.Ancak ikna edici olamıyorlarsa benim açımdan yapabileceğim pek bir şeyde yok doğrusu:)Halkın eğitiminin kısa sürede olamayacağını biliyorum.Zaten nasıl olacağıda ayrı bir sorun.Ancak umutsuz oluşumun cevabı zaten aynı şekilde düşünüyor oluşum.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay 21 Ağustos 2008 Perşembe 

Süleyman bey,kişilik analiziniz için sağolun.Tanımak için emek vermişsiniz.Doğu Karadenizliyim.Mizacımız serttir doğru.Ancak aldığım eğitim,yaptığım iş ve bulunduğum çevre sanıyorum pek sertlik bırakmadı.Ancak terbiyesizlik ve had aşımı diye düşündüğüm zamanlarda evet sert oluyorum.Burası da kendimi denetlediğim bir platform değil doğrusu.Ancak 15 yaşından beri aşık olduğum ve MHP kökenli olan bir insanla iyi bir evlilik götürüyor olmam ve iki evlat annesi olmam sanıyorum sizde oluşan resme

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Gülay hanımefendi, amacım tartışmayı uzatmak değil; ama sizinle “mahallenin delileri” kapışmasını doğru bulduğum itirazlarımı sıralayacağım: Sizinle epey zamandır yaptığımız bu interaktif yazışmalardan edindiğim intibaım, elbette “kindar” değil; ancak asabi mizaçlı, bazen(bazı yorumculara karşı) kelime dağarcığı çok sert kullanan, korkusuzluk bağlamında pervasız, iyi kültürlü, tek “taraf”lı, din terminolojisindeki ifadesiyle “Amelde Müslüman, İmanda imansız”lık iddiasındaki birazcık deli dolu biri olarak düşünüyorum/algılıyorum sizi. Umarım oğlunuzda bu bilimsel(!) tespitlerimi onaylar. Halkın cahilliği, geri bırakılmışlığı ve onda asırların getirdiği kült anlayışı öyle bir asırdan daha kısa bir zaman diliminde beyin kıvrımlarından kazırız beklentisinde isen yanılıyorsun. Mademkırsala döneceksin, karşılaşacağın bir örnekle bu kökleşmiş çarpık kültü açayım; bir çeviyi ahşap bir nesneye iki veya üç çekiç vuruşu ile 45 saniyede çakacaksınız. Yıllar önce çakılmış paslı bir çiviyi sökebilmek için bir saat kan ter içinde kalacak ve öyle sökeceksiniz.. bazen de sökemeyeceksiniz; siz tam paslı yuvasından çıkıyor derken, o paslı yuvada kırılacak, siz elinizdeki parçaya bakıp bakıp “kim çakmış bunu buraya” diyerek sizden önceki “yapıcı”ya rahmet okuyacaksınız. “Kırmızı Noktalar” tezinize cevfel kalem katılabilmem mümkün değil; “Meşruiyet Sınırları” diyebileceğimiz bu kırmızı hatlar, tarih boyunca tüm toplumlarda varolagelen ve varolması gerektiğine inandığım değerlerdir. Önemli olan bunların gereklilik gereksizlik süzgecinden geçirilmesi ve dayatmacı değil, ortak kabullerle benimsenip sindiriliyor olmasıdır. “Meşruiyet Sınırları” çiğnendiğinde, zorbalığın, gücün, çağdaş nitelemesiyle, totaliter faşizan tutumların ve uygulamaların kapısı aralanmış demektir. Bu savunum, sakın size kabalığın, yozlaşmışlığın, görgüsüzlüğün, bencilliğin, maganda kültürünün onayı anlamını düşündürmesin. İleri derecede kuralcı bir terbiye ve eğitim alıp içselleştirdiğim için, herhalde en çok günah işlediğim konuların başında bu türdeşlere karşı çıkışım, başımı derde sokuşum hayatımın tuzu biberi, zengin baharat sermayesi. Diğer bir konu; yanılmıyorsan henüz 40 yaşında bile değilsiniz, alın terinin kutsallığına içtenlikle inanan biri olarak başarılı bir tarımcı olmanızı temenni ederim. İmam Hatip Liselerinin amacı konusunda üzerinde durduğum noktayı sanırım kaçırmışsınız; amaç imam yetiştirmek olsaydı, üç dört bilinmeyenli cebir derslerinin, logaritmanın, bilmem ne kanununun bu müfredatlarda işi ne? Arapça, İngilizce(veya Almanca/Fransızca) ve şimdi kaldırılan Farsça dilinin temellerini öğretmenin bu müfredatlarda ne işi var Allahaşkına? Ve “..sinmiş düşünce akımına..” malzeme iseler, bu “sinmiş” güç neden bu kadar tartışmalara konu olabiliyor?. Demek ki, sinmiş değil; tam tersine pro-aktif bir gücün varlığı söz konusu olmalı ki, 70 milyonu aşkın bir ülkenin tüm çağdaş platformlarında etkin veya edilgen bir tema olarak yerini alıyor.. o zaman siz bu “..sinmiş düşünce akımı..” teorisini, isterseniz bir kez daha düşünün, irdeleyin, tartışın ve ulaşacağınız objektif konuma konuşlandırın derim. Beni artık tanıdınız; sistem tarafından “ötekileştirilmiş”, “fişlenmiş”, “sakıncalı” vatandaş kategorisinde on yıllar önce yerini almış bu ülkenin (sizin ifadenizle Anatolia’lı) bir vatandaşım. Ülkemin üniter yapısı, bağımsızlığı/milli egemenliği, en geniş anlamıyla hak ve özgürlükleri vatandaşlıktaki kırmızı çizgilerim. Bunların yozlaştırılmaması için gördüğüm her çarpıklığın karşısındayım. Sistemsizliğin değil, insanca bir yaşamı öngören sistemin varedilmesi ve yaşatılmasından yanayım. Benim “taraf” olduğumu düşündüğünüzü kendinizin de “taraf” olduğunuz objektif tespite katılıyorum. Bunu daha önce de sanki bir cürümmüş gibi itirafettiğimi hatırlıyorum. Elbette “taraf”ım, bu benim hakkım; siz de “taraf”sınız, o da sizin hakkınız. Ve birbirimizin haklarına tecavüz etmediğimiz sürece de benim açımdan hiçbir problem yok. (Oğlunuza selam ve sevgilerimle, imla kontrolü ile yetinmesin; mefta’yı MEVTA, helze’yi de HERZE şeklinde düzeltsin)

Yorumu oyla      53      49  
laik cumhuriyet! 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Yıl, 1933; mevsim, kış. Yer, Ankara tiren istasyonu. Akşam üstü. Gazi, yurt gezisine çıkacak, gar dolup taşıyor onu uğurlamaya gelenlerle. Gazi tirene bineceği sırada bir köylü kalabalığı yararak koşa koşa onun yanına ulaşmayı başarıyor, ayaklarına kapanıyor. Yaverleri, ilgililer köylüyü tutup götürmek istiyorlar. "-Bırakın!..." Kendisi eğilip kaldırıyor köylüyü. "-Nasılsın yurttaşım?" "-İyiyim Paşam, iyiyim." "-Senin iyiliğine memnun oldum. Benden ne istiyorsun?" "-Hayır Paşam, bir şey istemiyorum." "-Niçin geldin öyleyse?" "-Seni gördüm, kendimi tutamadım, ayaklarına kapanmak istedim." "-Yok, sen benden bir şey istiyorsun, söyle bana yapacağım." "-Sağlığından başka bir isteğim yok Paşam." "-Ben biliyorum senin istediğini, sen benimle kucaklaşmak istiyorsun." Köylü yoksul, üstü başı dökülüyor, üstelik giysileri kirli. Gazi, sarılıyor köylüye, kucaklıyor onu, bağrına basıyor, yanaklarından öpüyor. O sırada orada kalabalık arasında bulunan Feridun Cemal Erkin diyecektir ki: "Etrafıma baktım, herkes mendili çıkarmış ağlıyordu." (Cetin Yetkin/Ben de bir insanim) GAZI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK`ÜN EVLATLARI UYANIN, BAGIMSIZLIK ELDEN GITMEK ÜZERE.

Yorumu oyla      53      49  
laik cumhuriyet! 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

BEKIR COSKUN`UN Türk Bayrağı Yasak! Sök O Siyasi Simgeyi! yazisini MUTLAKA OKUYUN, TÜRKIYE`YI ÖTEKILESTIRMEK YOLUNDA ATILAN ADIMLARI GÖRÜN. (zaten görüyoruz, biliyoruz, ama gene de)

Yorumu oyla      53      49  
Gülay 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Sizinde farklı düşünmediğinizden eminim ancak siz sistem içinde birilerine hala anlam ve misyon yükleyebiliyorsunuz.Savunduğunuz durumlar yada saldırdığınız insanlar olabiliyor.Tabii bence.Bekir Coşkun benim yazdığımdan farklı ne yazdı mesela.Her gün okumuyorum ancak genel hatları ile o yorumunuzu hak ettiğini düşünmüyorum.Umarım ifade edebilmişimdir duygu ve düşüncelerimi.Sizinle ilgili düşüncelerim ise bir mukabele şeklinde:))

Yorumu oyla      53      49  
Gülay 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Beni üzmüyorsunuz tabii ki ancak "taraf" olduğunuzu düşünüyorum.Bende tarafım tabii ki.Ancak sistem içinde hiç bir oluşuma taraf değilim.Dibin kara,seninki benden binbeter kara durumundalar.CHP nin yediği helzeleri savunan,geçiştirmeye kalkan ancak AKP nin yediği helzelere hücum edenleri okuyorum mesela.Yada tam tersi.Yenilen helze savunulabilirse mutlaka helze yiyen birileri olur.Önemli olan helze yenmesine karşı olmaktır kim yerse yesin diyorum sadece.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay7) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

birini çıkartıp yapıştırır.Ergenekon iddianamesini eleştirenlere de "ötekiler" darbeci,darbe sever demiyor mu?Yorumculardan sıkılma nedenim de bu.Her duruma uygun etiketleri ve neden-sonuç ilişkisini asla kurmadıkları,kuramadıkları çok değerli görüşleri var.(Oğlum yazdıklarıma göz attı ve imlamın korkunç olduğunu söyledi:)Sizinle atıştığımızı düşünmüyorum.Ne güzel ki tartışıyoruz.Tartışabiliyoruz.Editöründe bu yorumları afaroz edeceğini sanmıyorum.Uzunmu?Sanmıyorum.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay6) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

ve sonrasındaki sürece bağlamadığımı ifade etmeliyim.SSCB dağılma nedenlerini ve sonrasındaki süreci iyi okumak gerekiyor.Bunu hala yapabildiğimizi de sanmıyorum.RTE nın yaptıklarının hesabını size neden sorayım.Danışmanları değilsiniz ki.Ben sadece bu insanlara hala misyonlar yüklenmesini anlayamıyorum.O nedenle yaptıklarının altını çizip biraz gözünüze gözünüze sokuyorum:))Bu toplum hangi tarafta hissediyorsa kendisini diğeri olarak gördüğü insanlara çekmecesine attığı bir iki etiketten

Yorumu oyla      53      49  
Gülay6) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

İstedikleri gibi sistemin içinde tutabilmeleri?Bizde varız demelerini engellemeleri?80 darbesi sonrası Sola karşı panzehir olarak İslamiyeti görmedilermi?Her nabza göre şerbet vermeye kalkmadılarmı?Futbolu desteklemedilermi?Televole kültürünü oluşturmadılarmı?Sol mefta olmasaydı tuzla tersanelerindeki ölümleri hazırlayan ve devam ettiren koşullar hala devam ediyor olabilirmiydi?Sol düşüncenin geldiği yeri,dünyadaki sol düşüncenin durumundan bağımsız düşünüp,sorumluluğu sadece 80 darbesine

Yorumu oyla      53      49  
Gülay5) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Köy enstitülerinin nasıl mefta olduğunu sizin kadar uzun yazmadım (ki iyi olmuş verdiğiniz bilgiler)ancak kısaca anlattım.2.adam(!) İnönü"nün tek marifetide değildir Köy Enstitüleri işi.İmam hatip liselerine gelince.Çok basit bir mantıkla bile baktığımızda madem amaç imam yetiştirmek ti neden onca İ.Hlisesi açıldı.Onca imam ne için gerekiyordu?Kadından imam olurmuydu?(..sinmiş düşünce akımına....)bunun nedeni çok açık değilmi?Bu sistemi dikensiz gül bahçesi gibi sürdürebilmeleri kolaymı?

Yorumu oyla      53      49  
Gülay4) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

2 yerde kuyruğa girdim.İnsanlar pat geçiyor önünüze.Sizde aynı koşullardasınız.WC kuyruğundayız.Aynı şey.Önünüze geçenler yanınızdaki küçücük iki çocuğuda görüyor üstelik.Yani bu nedir?Trafikte üstünüze üstünüze gelirler.Denerler bi.Acaba tırsıp onlara yol verecekmisiniz.Hayır kardeşim vermiyorum.Gel çarp bakalım.Halkımız kısmı böyle birşey işte.İnziva kısmı ise tarım yapmak.Anlarmıyım hayır.Ancak öğrenirsin.Bilenlerle çalışırsın.İnşallah..

Yorumu oyla      53      49  
Gülay3) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Ancak onların ya doğruyu öğrenmek konusundaki çabasızlığı yada doğruyu uygulamamak konusundaki kararlılıkları beni cidden illet ediyor.Kırmızı noktaları çok ve bir şekilde anlatmaya kalktığınızda (politika değil sadece bahsettiğim)işine gelmiyorsa ki gelmiyor doğruyu uygulayabilmek bir iç disiplin ve kendine saygıyı gerektiriyor kıvırıyor tek kelime ile.8 yıl önceydi.Yolda kaldım iki çocuğumla birlikte.34 saat.Acayip bir kalabalık ve kış koşulları.Kımıl kımıl gidiyoruz oda çok saatler sonrasında

Yorumu oyla      53      49  
Gülay2) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

o etki çok açık var.Köyden çıkmış,iyi kötü eğitim almış,Cumhuriyetin değerlerine bağlı bir ailenin iyi bir projesiyim.Bu manada örnek olsun diyede söylüyorum köklerimi.Yabancılarla birlikteysem mutlaka Müslümanım diyorum.Dediğim gibi kültür olarakta,"taraf" olarakta Müslümanım.Ancak ben işin sadece "insani temel değerleri" kısmındayım.Anatolyalı olmayıda çok önemsiyorum.Bence büyük bir kültür.Kısacası yazdıklarımın ara satırlarında aslında halkımızla ilgili düşüncelerim belli.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay1) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Süleyman bey,uzun uzun ve dostça cevabınız için sağolun.Sondan başlayarak açıklamak istiyorum.İyi kötü neden sonuç ilişkisi kurabilen bir insan "kin" duyabilirmi sizce?Bendeki sadece öfke.Bunu da duyuyorum özür dilerim.2.kuşak kentliyim.Ankara"da doğdum ancak nereli olduğum sorusuna Atalarımın diyarını adres göstererek cevap veririm.Din inancı taşımıyan biriyim.Ancak kültür olarak Müslümanım derim.Çünkü ben Müslüman bir ailede ve ortamda büyüdüm.Aldığım terbiye de,oluşturduğum değerlerde de

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Yorumcu Gülay hanımefendi oldukça kapsamlı bir analitik soru ve sorunlar kümesi ile karşı karşıya getirdi bizi. Şahsıma yönelttiği ve cevaplamamı istediği sorularından önce, aramızdaki ortak paydayı not edeyim ki, neden atıştığımız belli olsun. Gülay hanımefendinin babası ile meslektaşım, anacak O, benden bir hayli kıdemli. Sanırım çatışma ve uzlaşma noktalarımız bu mesleki genetiğe(!) dayanıyor. Yani genetiği ile oynanmamış, hormonsuz bilgi akışındaki çatışma ve çakışmalar bizim tartışmalarımız. Geleim asıl konuya; 1-Becerebilirsem bazı yanlışları ve eksiklikleri sırasıyla ele almalıyım diye düşünüyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yozlaştığını düşünmüyorum, sistemin dominant tahakkümünden çıkarılıp özerk bir kurum haline getirilmesini düşünüyorum. Hem de devlete yük olmayan, DİB’nın din algısını benimseyenlerin maddi ve mali yükünü taşıyacakları bir yapı olarak. 2-Köy Enstitülerini İnönü katletti, Menderes defnetti; bir Köy Enstitüsü menşeli babanın kızı olduğunuza göre, Hasanoğlan Köy Enstitüsünün kapatılışı ile başlayan süreci, 1948de açılan İmam Hatip Kursları ile aynı yıl İlahiyat Fakültesi kuruluşunu bilmeniz gerekir. 1940’ların devleştirilen Milli Eğitim Bakanı ve Köy Enstitülerinin fikir babası İsmail Tonguç İnönü tarafından görevlerinden neden azledilip ,Köy Enstitülerinin köküne kibrit suyu dökeceği açıkça bilinen Reşat Şemsettin Sirer Milli Eğitim Bakanlığına getirildi. Sirer, 1947’de “tüm köy enstitülerinin kuruluş özelliklerinin ortadan kaldırıldığını, bu okulların sıradan bir köy okulu olduğunu” söyleyerek, tarihi içinde 1.398’i bayan, 15.943’ü erkek toplamda 17.342 öğretmen 7.300 sağlık memuru ve 8.756 eğitmen yetişmiş olan bu kurumun katilidir. Bu katli Demokrat Parti’ye maletmek, haksızlıktır, iftiradır. İmam Hatip’lerin açılışı konusundaki bilgilerinizde bu paralel bağlam içinde gerçeği yansıtmıyor. Yukarıda tarihleri verdim. 3- İmam Hatip Liseleri, “kuruluş amacını aştı mı, aşmadı mı” tartışması on yıllardır hep devam ettirilen kasıtlı bir tartışma; bu konuda doğru, yansız, objektif ve bilimsel karar verebilmenin en kestirme yolu; bu okullardaki mecburi derslerin haftalık/yıllık dağılımları ile, uygulanan müfredatın klasik bir devlet lisesi müfredatı ile karşılaştırılması “taraf” veya “karşıt” her vicdan sahibini açıkça tatmin eder. İmam Hatip Liselerinde uygulanan müfredat klasik devlet lisesi müfredatına ek olarak meslek bilgisi içeren derslerin eklenmesi/yüklenmesi ile oluşturulmuştur. Nitekim Üniversite sınav sonuçları bunun en açık karinesi değil mi? Köy Enstitüsü mensuplarının “sistemi sorguladıkları” için kapatıldığını düşünebilen bir aydın olarak, İmam Hatip Liseleri’nin 12 Mart muhtırasından sonra, 1978 Ecevit hükümeti döneminde, 1980 ihtilalinden sonra Hasan Sağlam döneminde ve en son 28 Şubat post modern darbenin hatırası 8 Yıllık Temel Eğitim Kanunu çerçevesinde olmak üzere defalarca “hallaç pamuğu” gibi lime lime edilmek istendiğini nasıl açıklayacağız. Eğer bunlar sistemin “munis/itaatkar” çocukları iseler, bunlar üzerinde oynanan bunca çirkef oyunu nasıl izah edeceğiz. Sırasıyla; DP, CHP(Ecevit dönemi), MHP, ANAP, MNP, MSP, RP, FP, Ak Parti gibi tüm siyaset odakları, hep bu kurumsal kimlikten taşmış, toplumun içine sinmiş düşünce akımına “tebelleş oluyorlar” ama hakim olamayacaklarını tespit ettiklerinde ilk darbeyi onlar vuruyorlar, üzerinde düşünülmeye değer mi değmez mi sizce? 4-Statükonun sorgulanması karşısında Sayın Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ekonomiye bakış açısındaki size çarpık gelen örneğin hesabını bana soruyorsunuz. Ben bu sitede(Turktime) Sayın Başbakanın efsaneleştiğini, partisine kapatılma davası açıldığında, Nehru’yu Gandi’yi Mandela’yı ve Mao’nun “uzun yürüyüşü”nü iyi incelemesini ısrarla tavsiye eden uzun uzun yorumlar yazdım. Halen de aynı düşüncedeyim(ki, bu ayrı bir konu). Daha dün(19.08.08), yine bu sitede aynı Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın toplumun “varlıklı” kesiminin dışında kalan işçi, memur, Bağ-Kur emeklilerine sadece “ÖTENAZİ” alternatifli bir yaşam dilediklerini de dile getiren benim. Şeriat istemi, Soros yaftalaması ve Fethullah örgütlenmesi ise, bir çamur edebiyatının alameti farikası haline getirildi. Örneğini kendimden biliyorum; aynın ikinci yarısını mucizeler yaratarak(haşa !) tamamlayan bir emekli öğretmen olarak bu sitenin kimi yorumcuları tarafından bu anılan yaftaların hepsine muhatap kılındım. Canları sağolsun! Düşüncelerime adam gibi -sizi tenzih ederim- karşılık veremeyenler, hep bu çamur edebiyatına baş vuruyorlar. (İronik algım; Bu Şetiatçılar, Soros Vakıfları, Fonlar, Fethullah örgütleri gibi ulufe dağıtan körlerin-sağırların, neden bu kadar kör ve sağır olduğunun hikmetini bana çözecek bir dost arıyorum).. Onun için bu peşin ve genellemeli “çamur edebiyatı” sahiplerine PARANOYAK” bir klinik vaka gözüyle bakıyorum. 5- Yorumlarınızın 12. ve 13. bloktaki yorumlarınızdaki her kelime ve imla işaretine hiç mi hiç itirazım yok. Sadece “nefret”in bir iç kemirgen olduğunu ve ondan sakınmanızı, bu sitedeki yazışma dostluğumuzdan aldığım imtiyazla tavsiye ve tasvip etmediğimi bilmenizi isterim. 6-Yorumunuzun 14 nolu blokunu da sizinle uzun uzun tartışmak isterdim ki, bu herhalde imkansız; ben, sözü çok uzattığım için Editörlerin afarozuna uğramayı göze alamıyorum. Sizde şair Fikret’in Aşiyan’ı gibi bir Aşiyan’a çekilme niyetinde olduğunuzu yazmışsınız. İnzivanızın kısa sürmesi dileklerimle, sizi üzdüysem bağışlamanızı, tekrar dönecek olursanız sizinle yazışmaktan/tartışmaktan mutlu olduğumu bilmenizi isterim.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay14) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Halka laf etme lafazanlığı beklemiyorum kimseden,halkımızda geri yanları maşallah çok rahat örgütlenen,hırsıza göz yuman,belki tepende topuklu terlikleriyle gezen,belki kuyrukta önüne arsızca geçen,trafikte sıkıştıran,kurallara asla uymayan,temizlik kurallarınada üstelik uymayan yani özetle beni illet eden birlikte yaşamak zorunda olduğum insanlar topluluğu.Satırların yazarı eşittir,Belki bir süre için belki sonsuza kadar yorum yazmayacak olan hep inzivaya çekilme hayali ile yaşayan ben.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay13) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

yaratamadık.Orta sınıftada ,küçük burjuva kültürünü oluşturamadık.Köylünün durumu zaten ortada.Magazin meraklısı,kimlik sorunuyla boğuşan,batılı değil ama batıcı ucube bir toplum yarattık.İğdiş edilmiş bir halk muhalafeti,sol gerçeğide varken, bu toplumdan nasıl sağlıklı bir çıkış yapması bekleniyor?Yorumcular büyük büyük laflar ediyorlar.Artık yorum filanda okuyamıyorum pek.Zaten günlük siyaset nefretlik bir olgu benim için.Topyekun tüm icraatçileriyle.Halkımızsa kımıl zararlısı gibi.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay12) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Ben sistemi bildiğiniz üzere savunmuyorum.Sizde.Bu konuda mutabıkız.Ancak buraya kadar.Eğer çifte standartlı olmayacaksak ki ben buna ahlaksızlığın daniskası diyorum o halde olan biten tüm hayasızlıklara karşı olacağız.TBMM sinde vekillerimize soramıyoruz servetlerinin hesaplarını.Soracağız kardeşim sen nereden buldun bu serveti diye.Çünkü o servet bizim.Hırsız kim olursa olsun karşı olacağız ona.Hırsıza misyonlar yüklemeyeceğiz.Aydınlanma devrimini yaşayamadık.Zengin yarattık ancak burjuvamızı

Yorumu oyla      53      49  
Gülay11)(galiba) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

görenleri anmıyorum bile.Ancak sistem belli.Bu sistemi birazcık değiştirmeye çalış o baronlar,iktidar sahipleri üstelikte halkımızın büyük desteği ile adama dünyayı dar ederler.Statükoyu ciddi anlamda kim sorguluyor?"3 aylık bilmem-ki ne araba satışlarına baktım.Gayet iyi.Bu ülkede kriz filan yok"diyen RTE mı?Şeriatçı,Sarozcu,Fetullahçı birileri yokmu bu ülkede?Bu yaftamı?Siz başka bir Türkiye"de mi yaşıyorsunuz Süleyman bey?Saros bir paranoyamı bizde?Fetullah?Şeriatı isteyenler?

Yorumu oyla      53      49  
Gülay9) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

ABD"nin ve yerli işbirlikçilerinin işine,hayatı,dünyayı akılla,bilimle izah etmeyen, biat eden insan tipi yarar.Eğitmeyerek ve yanlış eğiterek o insan tipinide oluşturdular işte.Eğitmediler:Halk okur yazar 3.sınıftan terk(ki buna bile inanmıyorum,okuyamıyor ve yazamıyorlar abartısız)yada işte mektepli cahiller ve sürüsü.Ecevit toprak reformu dedi başına gelenleri biliyoruz.Kimdi Ecevite dünyayı dar edenler?Sol iktidar olabildimi?Sistem izin verirmi?Sistemden nemalananları ve devleti kasası gibi

Yorumu oyla      53      49  
Gülay8) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

gayet memnundurlar.ABD kaç yıllık bir projeyi uyguluyor öncelikle onu görelim.Kö enstitülerindeki eğitim:düşünen,sorgulayan,demokrat(olabildiği kadar.unutmayalım ki bahsi geçen köy çocukları),çözümün bir parçası ve bizzat çözüm arayan bunu bilimin aklın ışığında gerçekleştiren,bu bilincide öncelikle köy çocuklarına taşıyacak öğretmenlerdi.Bu bizleri yönettiğini düşünen iktidarlarında işine gelmezdi ve gelmedi de.ABD nin hesaplarını ise gün geçtikçe daha net görebiliyoruz.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay7) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

ön koşullarından biri köyenstitülerinin kapatılmasıydı.CHP içindeki muhafazakar kesimin çabaları ve 1950 yıllarında kapatma işini DP gerçekleştirmiştir.Köyenstitüleri kapatıldıktan sonra imam hatip liseleri açılmaya başlandı.Kuruluş amacı imam yetiştirmek olan okullar amaçlarını aştı.Bu okullardan mezun olan pek çok insan,önemli görevlere daha önemlisi şimdi ülke yönetir hale geldiler.Sonuç imamlık eğitimi alanlar tarafından yönetiliyoruz.Köyenstitülerinden rahatsız olan ABD,İHLiselerinden

Yorumu oyla      53      49  
Gülay6) 20 Ağustos 2008 Çarşamba 

Süleyman bey,bu durumda Diyanet İşleri Başkanlığınında yozlaştırıldığını düşündüğünüzden mi Din işlerinden devletin elini çekmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?Yorumunuzun ilk bölümüne katılıyorum.T.Cumhuriyeti Atatürk"ün ölümünden itibaren kuruluş amacından sapmıştır.Din istismarcılarına fazlasıyla tavizler verilmiştir.(Kısaca dinciler diyorum)Köylü sistemin dışına itilmiştir.Köy enstitülü bir öğretmen kızı olarak çok iyi biliyorum ki o proje köy çocuklarına bir kapı açıyordu.Marshall yardımının

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 19 Ağustos 2008 Salı 

Türkiye’de Şer’i bir sistemin varlığını istemek, onun gerçekleştirilmesi için bir çabanın içinde olmak, onun özlemini duymak başka bir şey; Şer’i olmayan Osmanlı idare sisteminden Cumhuriyet sistemine geçişin geldiği son noktadaki durumunu analitik bir çerçevede sorgulamak apayrı bir şey diye düşünüyorum. Bilgimin ve aklımın koyduğu ölçekler içinde Cumhuriyet rejimin kuruluş felsefesine, sistematiğine, kurumsal yapılanmalarına hiç ama hiç itirazım yok. O günün şartları içinde, özellikle; üniter yapı, milli egemenlik, milli ekonomi, milli sanayinin yanında milli eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik gibi kuruluş felsefesinin mantıki sonuçlarının toplumsal yansımalarında, uzun ömürlü uygulamalarında hiçbir terslik yok!. Terslik, bu kurumların zaman içinde, ana ekseni oluşturan düşünce sisteminden “keyfiliğe” ve “ideolojik” yapılanmaya kayması sonucu sistemin yozlaştırılmasında yatıyor. Son bir yılı aşkın süredir gündemimizin en üst sırasını işgal eden şu mahut Ergenekon yapılanmasında iddialar kurcalandıkça, ortaya dökülen pislikler artık komplo teorileriyle açıklanamayacak derecede devasa kumpaslarla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu iddiaların yüzde biri bile gerçek ise, Türkiye uçurumun kenarından dönmüş demektir. Hatırlayacaksınız merhum Ecevit’in son Başbakanlığı döneminde, gece yarısı bakanlar yataklarından kaldırılıp pijamalı vaziyetleriyle yasa taslaklarını imzalıyor ve bu traji komik süreçte 15 günde 15 yasa çıkarılarak ta Atatürk döneminden gelen Şeker, Tütün, Bankalar Kanunu gibi kanunlar değiştirilmişti de başbakan bile bunları hayretle karşıladığını basına itiraf ediyordu. Bu yasalardan örneğin İlaç Kanunu ile tüm bir ülkenin sağlığının kimlere peşkeş çekildiği bir gün günyüzüne çıkarılırsa, 70 milyon küçük dilini yutacaktır.. o günlerde ülkemizin güç odaklarını ifade etmesi bakımından, dönemin Başbakanı merhum Ecevit’in “Yahu bu ülkeyi bakanlar mı yönetiyor, üst kurul diye kurulan sayısının kaç tane olduğunu bir başbakan olarak benim dahi bilmediği kurullar mı yönetiyor” yakınmasına konu olan, Şeker Üst Kurulu, Tütün Üst Kurulu, Pamuk Üst Kurulu, Tariş Üst Kurulu vb. kurulların Cumhuriyet sistemimizin “kurtarılmış” alanlarındaki “müesses nizam”ın güç odaklarını oluşturduklarını görüp, bunlara ihtiyaç varsa, bunları doğru yerine oturtmak ya da varlıklarının hikmetini sorgulamak gerekmiyor mu? TÜSİAD gibi son derce masum derneklerin telkin/tehdit ve teklifleriyle Türkiye’de birçok şey, tehdit, satın alma, korkutma, ikna, ödüllendirme vb. yöntemler kullanılarak gerçekleştirilirken, insanlarımızın hak ve özgülük talepleri, insanca yaşamın gerektirdiği sosyal devlet sorumluluğu, üretim ve tüketim çılgınlığını tetikleyen medya yapılanması, iş ve işçi güvenliği, sağlık, eğitim, güvenlik gibi temel konseptin değiştirilemez statükoya mahkum yapılanması gibi alanları sorgulamaya başladığınızda, eskiden komünist damgası, şimdilerde ise Şeriatçı-dinci-Soroscu-Fethullahçı yaftasını derhal boynunuza asıveriyorlar. Çünkü sizin sorgulamanız, “müesses nizamın” koruyucu “zinde bekçileri” ve bekçi yamakları tarafından bir suç, hatta suçtan da öte bir “cürüm algılaması” olarak hazırda bekliyor. Yeter ki siz sesinizi çıkarmaya görün!..

Yorumu oyla      53      49  
Gülay5) 19 Ağustos 2008 Salı 

Erdoğan efsanesi bitse ne olur, bitmese ne olur?Halk efsanelere meraklı olduğu sürece biten bir efsanenin yerini, en naylonundan başka bir delikanlı,karizma efsanesini yaratarak alır.Biz izin verdiğimiz sürece baronlar gider, baronlar gelir.Dengeler değişir.İktidar ve güç için tepişip dururlar.Birileride bu çıkar kavgasında, birilerinin onlar için birşeyler yapacaklarını sanırlar.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay4) 19 Ağustos 2008 Salı 

O ayısı dayısı olmayan o nedenlede ballı işler bir yana iş bulamayan,eğitim imkanını yakalamış yada yakalayamamış insanlarımızla devam edelim.Bir ev sahibi olmak için hayatı boyunca didinenlerden, ölümlerine beş kala emekli olan ve hayatları boyunca karın doyurma mücadelesi veren insanlarımızla devam edelim.Sınıfları ortadan kaldırarak hayatı yorumlamaya kalkarsak zencileride,beyazlarıda doğru tahlil edemeyiz.Her sistem kendi güçlülerini yaratır.Halkın hayatında ise değişen pek birşey olmaz.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay3) 19 Ağustos 2008 Salı 

Kafamıza belki toka bile takmayan ancak giysilerimizlede dikkat çekmeyen,önceliği eğitim olan,uygar dünyayla barışık bizler elitmi oluyoruz?Çünkü görgüsüzmü değiliz?Şimdi konu bu değil diyecek yorumculardan birileri.Öyleyse hep çok açık sorduğum ve asla net cevap alamadığım sorumu tekrar sorayım.O zenci yüreklerdeki kini,ateşi bitirebilecek olan şeriat sistemine geçebilmekmi olacak?Bu ülkede zencilerden bahsedeceksek, tersane işçilerinden başlayalım.

Yorumu oyla      53      49  
Gülay2) 19 Ağustos 2008 Salı 

Zenci Türk olmanın kriterleri ne oluyor?Nerden edinildiği belli olmayan servetler bu zenci delikanlılların karizmalarını çizmiyormu?En büyük delikanlı büyük karizma ve zenci Başbakan RTE Dişli"ye neden tavır alamamıştır?Tencere dibin kara seninki benden kara durumunun düşünülmeyeceği birileri varmıdır bu "ötekilerde"?Çalışan,hep çalışan ve parmağımıza kafam kadar(60000dolarlık)yüzükler,bilmem ne marka kıyafetler,kırmızı tabanlı topuklu seksapalitesi tavan ayakkabılar giyinmeyen...

Yorumu oyla      53      49  
Gülay1) 19 Ağustos 2008 Salı 

"AKP ötekisi olmaktan çıktıysa" şimdi ne oldu?Bu durumda sivil isyan,sivil itaatsizlik nasıl ve kime karşı yapılıyor?Bu isyan ve iteatsizlik burda bitmemeliyse nerede bitmeli?İşte budur diyeceğiniz nokta nedir?Siz fişlenirken bu devlet "berikileri" ne yaptı?En azgınından yeni seçkinlerimiz zenci Türk"ten beyaz Türk"e ne zaman ve nasıl dönüşebilecekler?Bu zenci yürekler bu kini nasıl akıtabilecek?Bu kin onlarıda berikileride boğmadan bir çözüm bulabilecekmiyiz?

Yorumu oyla      53      49  
Cem 19 Ağustos 2008 Salı 

Dur ben yazayım saffet.:)DP yi genel başkana ayıp olmasın diye azcık(!)kalır demiş..Sayın Atilla; Genel Başkan 39 Yaşında da delegesinin tanımadığını Türk milleti tanıyıncaya kadar iki nesil geçer:))))

Yorumu oyla      53      49  
saffet sancak 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

Br şey eksik ama bulamıyorum...Analiz güzel ama yinede eksik lan bir şey var.Bulduğum zaman yazarım...

Yorumu oyla      53      49  
laik cumhuriyet! 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

Akp bilindigi üzere "100 YILIN PROJESIDIR". bu proje emperyalist gücler icin ölüm kalim meselesidir. Türkiye eger ilimli islama, federe devlete, cemaat toplumu olmaya evet derse, bop projesi hayata gececektir. DIGER TARAFTA YENIDEN BIR KURTULUS SAVASI RUHU DALGA DALGA YÜKSELMEKTEDIR. rand corperatione, rumi foruma, HERGÜN ULUS VE ÜNITER DEVLETIMIZE SALDIRANLAR VE ANAYASAL SUC ISLEYEN KÖSEYAZARLARINA ve emperyal güclere cevap verilecektir. VATANI SATMANIN CEZASI HERKES TARAFINDAN BILINMEKTEDIR.

Yorumu oyla      53      49  
TÜRK ZENCİSİ 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

İşte bu lafa bayılıyorum. Demek ki zencilerimiz artık gemi sahibi oldu da diğer zencilerin haberi yok. Şaban Dişili de onlar dişsiz kalmış. Ya gerçekten Allah bu milleti beyaz zencilerden korusun.

Yorumu oyla      53      49  
UZAN MI 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

ALLAH TAN KORKUN TÜRKİYE Yİ BİTİRDİ, HALEN UZAN DİYORSUNUZ, DEVEYE DİKEN, İNSANI ÖPEN YARIYOR..

Yorumu oyla      53      49  
ereğli güncel haber 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

sn.yorumcular sn baykal neden gitmeli eksiklerı ne yeter yahu adamlar parsel parsel soygun yapıyorlar onlar baştacı sn baykal ne kadar taş varsa atılıyor hani dürüst lider arıyorduk

Yorumu oyla      53      49  
soner 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

cem uzan gelecek dertler bitecek ölmek var dönmek yokkk

Yorumu oyla      53      49  
süleyman karaca 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

“AK Parti Ötekisi Olmaktan Çıktı Ama Hikayesi Yine de Bitmiyor… Bu hikaye ne zaman biter” sorusunu daha açık sormak gerekir; “Erdoğan Efsanesi ne zaman biter?” diye. Cevabını Sayın Atilla veriyor; bu boks maçı nakavtla bitene kadar sürer sürmesine de bu kavga/bu sivil isyan/bu sivil itaatsizlik burada bitmez, bitmemeli!. Elbette Sayın Erdoğan bir fani, elbette müesses nizamın görünür ve görünmez güç odakları var, elbette siyaset arenası acımasız ve hoyrat.. her şeye rağmen bu kavga/bu sivil isyan/bu sivil itaatsizlik burada bitmez, bitmemeli!. Bunu tüm açık yürekliliğimle, içten temennilerimle, “fişlenmiş”, “ötekileştirimiş” bir Türkiye sevdalısı “Türk Zencisi” kimliğimle haykırmak istiyorum; Efsane, bitebilir ancak; BU KAVGA/BU SİVİL İSYAN/BU SİVİL İTAATSİZLİK.. BURADA BİTMEMELİ!. Müesses nizamın, zinde güçlerin, loş dehlizlerde iş bitiren baronların, bu mazlum milletin kanı-canı üzerinden beslenen sömürü düzeninin düzenbazları bitmedikçe, bu kavga/bu sivil isyan/bu sivil itaatsizlik burada bitmez, bitmemeli!. Çetele tutmaya, istatistik oyunlarla oynamaya meraklı seçkinler/azgın azınlıklar zümresi; yüzyıllık kirlerinden gönüllü/zorunlu bir arınma yaşamadan, “ötekileştirdikleri”nin vicdani sorumluğundan aklanmadan, “ötekileştirdikleri”nin de bir “hak sahibi varlık” olduğunu kabullenip çetelesi ile yüzleşmeden bu kavga/bu sivil isyan/bu sivil itaatsizlik burada bitmez, bitmemeli!. Hak ve özgürlükler, erdemli/insani yaşam, eşitsizler de eşitlerle aynı safta olmayı içselleştirdiklerinde ancak BU KAVGA/BU SİVİL İSYAN/BU SİVİL İTAATSİZLİK.. BİTEBİLİR... Sayın yazarın değindiği Şaban Dişli ya da yerel seçim kavgaları gelir geçer; kişilerin hataları/çıkar çabaları birgün elbet su yüzüne çıkar ve hukukun verdiği ile yetinmeyen maşeri vicdan, onları bir yere oturtur. Koruma ve kollama, o makus kaderi değiştirmez. Yerel seçimler ise; bu gün yürürlükte bulunan Siyasi Partiler ve Seçim Kanunlarına göre bence “cambaza bak cambaza!” oyunbazlığından öte bir anlam ifade etmiyor. Bu Lunapark oyununda biz seyirciler/seçmenler olarak, bu kanunların çerçevelediği forma uygun davranarak gecenin bitmesini/günün ağarmasını bir müzmin aşığın umut kervanında beklemeye devam edeceğiz.

Yorumu oyla      53      49  
sedat TÜREDİ 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

Amerikan Kapitalist Partisi sonkullanma tarihinden sonra bu günlerin hesabını nasıl verecek yani veremiyecek.Kapatma davası ile o günkü durum çok farklı olacağa benzer.Ben bunlara bir secim daha veriyorum sonrası şu.Bugünkü anap dp ne ise bunlarda aynı olacak çünkü menfaat üzerine kurulan dostlukların ayrılık yeri ÇİLE YOKUŞUDUR.

Yorumu oyla      53      49  
heybetliyavuz 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

Kendini kandırıyorsun... AKePe nin içinde kaç tane Özal'ın, Çiller'in Demirel'in, Yılmaz'ın, MHP nin adamı var bir say... Tayyip gölge savaşcısı...Potansiyel zübüklerin zamnın geldi sıra sende dediği bir zübük tiplemesi... Külhanbeyliği sadece gölge savaşcısı gibi boş karanlıklara...

Yorumu oyla      53      49  
sedat TÜREDİ 18 Ağustos 2008 Pazartesi 

Sy.Atilla dp ciddi bir çiller ağırlığı var soylu emanetcidir zamanı gelirse şayet ya partinin başına gecer yada emanetcisi ile idare eder. Sol baykal gitmediyi süre icersinde kendi çapında oyalanmaya devam eder anap dsp dp görüldüğü gibi dtp konumunu korur.İçkargaşaya bir oldu bitti oyununa getirilmek istenen memleketimiz sy.BAHÇELİ nin sağ duğulu tavrı sonucu hainlerin istediyi konuma gelinmemiştir.Bu davranış ülke için sonderece önemlidir dün söylendiyi gibi ÖNCE ÜLKEM SONRA PARTİM SONRA BEN

Yorumu oyla      53      49