Sayın Atilla, demokratik talep olarak belki gönlünüz öyle arzu ediyor olabilir ancak, Türkiye yeni bir kadraja 14 Mart günü sokuldu ve 31 mart günü de bu kadraj mühürlendi. Bu kadrajın değişmeyeceğinin en kestirme ve net kanıtı da Turktime’ın bugünkü beşli manşetinden birini oluşturan ve yine Turktime mensuplarının da katıldığı bir kutlama resepsiyonunda Genel Kurmay Başkanı Org.Yaşar Büyükanıt’ın ifadesinde yer alıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in 'Biz demokratik laikliği destekliyoruz' açıklamasına yanıt verirken: 'Türkiye'nin önünde sıfatlara ihtiyacı yok' diyor. Yok dediği “sıfat”, “demokratik” nitelik. İşte Sayın Atilla’nın yazısını okurken gözümün önündeki tek ve değişmez kadraj bu. Demokratik düşünüşe Türkiyede henüz yer yok. Genel Kurmay Başkanı’nın “yok” dediğini var edecek güçte kimsede yok. Devam ediyorum; Sayın Atilla’nın analizinde yer alan her cümlenin yanına bir de “mefhum-u muhalif”ini koyarak tabloya baktığımda, bas bas bağıran bir gerçek var, o da; “Ak Parti kapatılacak” ve “Erdoğan siyasi mevta ilan edilecek.” Hatta bunun daha ilerisi de var; Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının gönlünde yatan şey; Sayın Erdoğan’ın Yüce Divanda yargılanması ve etkisi en az bir yüzyıl daha sürecek “sindirme harekatı”na İBRET olacak kanlı bir sona ulaştırılması. Bu mümkün olur mu bilmem ama, Ak Parti’nin kapatılacağı ve Erdoğan’ın siyasi arenadan silinmesi için gerekli tüm “zecri tedbir”lerin alınacağına kimsenin şek ve şüphesi olmasın. Keşke böyle olmasaydı temennisi, kimseyi o kaçınılmaz sondan kurtarmaya yetmeyecektir.