E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Seyhan Korkmaz

NİETZSCHE İLE SABAH DERSLERİ — 4
18 Kasım 2025 Salı

O gün Nietzsche sınıfa girdiğinde elinde zincirler vardı. Ben doğal olarak, insanlığın felsefi tarihine değil; direkt can güvenliğime odaklandım.

“Hocam pranga metaforuna mı geldik, yoksa bugün gerçekten zincir mi takacağız?” dedim.
Nietzsche, pazarlık payı bırakmayan o “Evrim sizi yarı yolda bırakmış” bakışını attı:
“Evlat önce zincirlerini fark etmen gerekir.”
Ben de tamamen samimi bir panikle: 
“Hocam ben sabah bisiklet kilidini bile çözemedim. Zincirle ilişkim toksik,” dedim. 

Nietzsche gözlerini kapadı. Sanki içinden, “Bu çocuğu kim kaybettiyse ben buldum” diyordu.
“İnsan özgür doğar ama her yerde zincirlere vurulmuştur. Rousseau böyle derdi.” 

Ben o anda az kalsın bilgiçlik kasacaktım, sonra durdum. Bilmediğim ortaya çıkar diye temiz bir cehaletle sordum:
“Rousseau kim hocam? Zincir ustası mı?” 
Nietzsche’nin çıt damarlarından biri attı.
“Hayır! Düşünür.”
Ben rahatladım.
“Heh tamam, düşünürse onun da kafası ağrıyordur. Siz iyi anlaşırsınız.”

Nietzsche, elindeki zincirlerle yavaşça üzerime yürümeye başladı.
O yürüdükçe ben geri geri gidiyorum. Duvara doğru…
Kısmetse az sonra felsefeye gömüleceğim.
“Hocam ne oluyor?” 
Ses yok.
“Hocam 'Tanrı öldü' falan deyin bari de ortam yumuşasın!” 
Hiçbir şey yok.
“Hocam en azından 'Üstüne alınma' gibi bir cümle kurun!” 

Ben kendi kendime “Çabuk müdahale et yoksa zincirli düşünür belgeseline dönüşeceksin,” dedim.
“Hocam sakallarınız çok uzamış.Tıraş mı olsak?” 
Nietzsche kıpırdamıyor.
“Vallahi o sakalların altında altyazı gibi duruyorsunuz hocam!” 
Nihayet durdu.
Sakallarını sıvazladı ve dedi ki:
“O sakallar olsa olsa noktalama işareti olur.”

Ben içimden “Nihilizm artık espri de yapıyor, vay arkadaş,” dedim.
Sonra kendimi tutamadım:
“Hocam, bende değil ama sizde güzel gelişmeler var.”

Nietzsche’nin kaşı yavaşça kalktı. Tahtaya adeta bir cezayı yazıyormuş gibi sertçe yazdı:
ÖZGÜRLÜK NEDİR?
Ben hemen pozisyon aldım: Eller arkada, duruş dik, yüzümde “Bugün Nietzsche’nin gözüne girmeliyim” ifadesi...
Parmak hesabına başladım.
“Hocam,” dedim, “Özgürlük sekiz harfli, üç heceden oluşur.
‘-ler’ takısını getirince çoğul olur: Özgürlükler.
Yani hocam, istenirse paylaşılabilir bir şeydir!”

Nietzsche’nin beyniyle gözleri arasında kısa devre yaşanıyor gibiydi..Tam olarak “Tanrının öldüğü günkü” tonlamayla:
“Evladım, bundan başka bir şey bilmiyor musun?”
Ben gayet rahat:
“Yok hocam, başka ne ki?”
Nietzche tebeşiri öyle bir sıktı ki felsefe tarihi ikiye ayrıldı: Önce ben, sonra o an.
“Biraz düşün,” dedi. “Kuşları düşün. Gökyüzünü, bulutları…”

“Hocam, tamam şimdi anladım!
Özgürlük uçmaktır, koşmaktır, sıçramaktır!”
Sonra içimden bir hüzün geçti:
“Tabii… Rüyanda.”  
“Hocam size bir şey anlatacağım ama gülmek yok. “Geçen gün dedim ki: ‘Hadi biraz özgür olayım!’ Dışarı çıktım, küçük bir kahve, tatlı, minik alışveriş…
Sıçradım… Banka mesajı geldi: ‘Özgürlüğünüz hesabınıza zarar verdi.’
Ehh Hocam… Özgürlük güzel bir şey de, cüzdan bunu demokrasi olarak algılamıyor.”  

Nietzsche gözlüğünün üstünden baktı ve dedi ki:
“Belki de sen sıçramıyorsun.
Sadece hayata yanlış açıyla atlıyorsun.”
Ben de:
“Hocam, yanlış açı değil, sistem galiba biraz garip.”

Bir sessizlik oldu. Sadece tavan pervanesinin sesi duyuluyordu. Ben devam ettim: ‘Tamam madem gerçek hayatta sıçrayınca her şey gidiyor,  o zaman düşlerde sıçrarsın!’
Oh mis gibi, ne vergi var ne enflasyon… Sıçradın mı sıçrıyorsun!” 
“Gece rüyamda şöyle bir sıçrıyayım dedim, birden iki görevli önüme çıktı:
‘Hop hemşerim! Rüyada sıçrama iznin var mı?’
Dedim: ‘Beyefendi, ben düşteyim!’
Adam dedi ki:
‘Olsun! Biz düşleri de kontrol ediyoruz. Yüksek özgürlük tespit edildi. Bir cümle yanlış kurarsan anında düşten atarız!’
Yani hocam, özgürlük rüya görürken bile fişlenmemektir.”
Resmen rüyamda bile sınırdan çevirdiler.
Gerçekte sıçrayınca ekonomi çöküyor,
rüyada sıçrayınca memur çıkıyor. Ben hangi boyutta özgür olacağım, hologramda mı?”
Nietzsche tebeşiri aldı, sanki evrenin yükü omuzlarındaymış gibi derin bir nefesle yazdı: 
“Tanrı öldü.”
Altına ben küçük harflerle ekledim: 
“Ama düş memuru hâlâ hayallerimde kimlik kontrolü yapıyor hocam.”

Nietzsche yüzünde ‘Batı felsefesinin yıkılışı’ temalı bir ifadeyle:
“Evlat, gerçek hayatta sıçrayınca yerçekimine, rüyada sıçrayınca görevliye yakalanıyorsan, 
sen özgürlük değil, evrensel denetim sistemi yaşıyorsun.
Senin ruhun bile bürokrasiye tabii kalmış!”

Sonra tahtaya sertçe bir cümle yazdı:
“ÖZGÜRLÜK:
Sıçradığında kimsenin sana ‘Nereye?’ dememesidir.”
Gözlerini pencereye doğru çevirdi ve mırıldandı:
‘Ama rüzgâr bazen söylenenleri taşır… ”
“İşte şimdi buldum Hocam! Özgürlük, sizin dediğiniz şeyleri rüzgârın yanlış anlamamasıdır. Evet, rüzgâr her şeyi taşır ama anlamı taşımakla çarpıtmak arasında ince bir çizgi vardır. İnsan, kendi sesini bile bazen bu rüzgârda kaybeder. O yüzden özgürlük, bağırmak değil; rüzgârla anlaşabilmektir. Söylediğini eğip bükmeden, savurmadan, bozup büyütmeden taşırsa eğer, işte o zaman gerçekten özgürsündür.”
Nietzsche sakalını sıvazladı:
“Aferim evlat… Bundan sonra sana ‘Seynçe’ diyelim.”
Ben gülerek:
“Hocam, kendi isminizin melodisini benim adıma da eklediniz yani. Akıl ve kaos formülü mü bu? 
Sonra gülümsedim:
“Hocam senin yüzünden Rüzgârı bile ikna etmeye  çalışıyorum.”

Nietzsche uzunca düşündü:
“Yani,” dedi, “Düşünmek bile yasaksa, insan nasıl filozof olur?”
Ben dedim: “Hocam, filozof olana kadar zaten profil kapanıyor.”
Sonra sinirlendim:
“Hocam! Geliyorsun: Tanrı öldü falan diyorsun. Olmuyor! Ben buraya felsefe öğrenmeye geldim, sen beni dijital sürgüne hazırlıyorsun!”
Nietzsche, sakince elindeki zinciri yere bıraktı:
“Evlat merak etme. Sürgün dediğin şey? Benim öğrencilerim için başlangıç seviyesidir.”

Ben gözlerimi büyüttüm, “Hocam bu başlangıçsa ilerisi ne? Felsefi gurbet mi?”
Nietzsche devam etti:
“Hem asıl korkman gereken profilinin kapanması değil...
Düşünmeyi bıraktığında zaten çoktan kapandığını fark etmemen.”

Ben yutkundum.
“Hocam valla açık söylüyorum. Ben düşüneyim ama siz bir iki ders düşünmeyin, algoritma biraz soluklansın.”

Nietzsche başını iki yana sallayıp:
“Evlat, özgürlüğün bu kadar denetime takıldığı başka bir çağ görmedim,” dedi.

Tam o sırada arka sıralardan bir sandalye gıcırdadı. Hamlet içeri girdi.
Saçları dağınık, elinde kafatası:
“Yeter artık!” dedi. “Her ders özgürlük, ahlak, varoluş… Hocam ben ölüp dirildim; yine de sıra bana gelmedi!”

Nietzsche döndü:
“Senin hikâye biraz karmaşık evlat. Aşk mı, varoluş mu belli değil.”

Hamlet bana döndü:
“Bu adam seni özgürlükten rüya kontrolüne taşıdı.”

Ben omuz silktim:
“Benim zincirlerim var Hamlet, bir de üstüne duygusal kredi mi açayım?”

Hamlet yaklaştı, kafatasını bir kenara koydu:
“Zincir mi? Senin zincirlerini ben çözerim.”

Nietzsche durdu.Derin bir iç çekti. Ve dersin sonunda “Devam edecek…” anlamında metaforik bir sessizlik kaldı.

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 515 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZ HER ŞEYE HAZIRIZ… ŞİMDİ DÜNYA DÜŞÜNSÜN?
11/13/2025
NİETZSCHE İLE SABAH DERSLERİ__3
11/7/2025
NİETZSCHE İLE SABAH DERSLERİ _ 2
10/31/2025
CUMHURİYET: HER GÜN YENİDEN DOĞMAK
10/28/2025
KUŞ KOYSUNLAR YOLUNA
10/24/2025
NİETZSCHE İLE SABAH DERSLERİ
10/20/2025
TEMKİNLİLİK ÇAĞINDA İNSAN KALMAK
10/13/2025
BELEŞ DÜKKÂNIN PEŞİNDE
10/8/2025
VE İNSAN 
10/3/2025
GÖÇMEN KUŞLARIN ARDINDA
9/29/2025
HAYALLER: ATMOSFERİN KAÇAK YOLCULARI
9/23/2025
AZ SONRA TOKAT GELECEKMİŞ GİBİ!
9/17/2025
TELEFONUM YOK, ÇOK ÜZGÜNÜM!
9/12/2025
İYİLİK Mİ, ENAYİLİK Mİ? FİLOZOFLARIN SARSICI CEVABI
9/4/2025
ZAFER, “ZAFER BENİMDİR” DİYEBİLENİNDİR
8/29/2025
ÇAĞLAR DEĞİŞTİ, İNSAN DEĞİŞMEDİ
8/25/2025
KÖPRÜNÜN ALTINDA, DÜNYANIN DIŞINDA
8/19/2025
ANLAŞILMAK İÇİN İLLA ÖLMEK Mİ GEREKİR?
8/13/2025
AFFEDİN ÇOCUKLAR!
8/8/2025
EN ÖNEMLİ ŞEY SAĞLIK AMA...
8/4/2025
BALIĞI BEN TUTTUM, PEKİ KİM YEDİ?
7/29/2025
KARA DEFTER SENDROMU
7/24/2025
KÖR NOKTANIN ANATOMİSİ
7/18/2025
VARLIĞIN ÖTESİNDE BİR AİDİYET
7/14/2025
RUHUNU AL VE UÇ!
7/8/2025
ŞAİRİN DÖNMEYEN DÖNGÜSÜ
7/2/2025
KORKUNUN KALBİNE YOLCULUK
6/26/2025
SADECE karne DEĞİL, BİR ÇOCUK GELDİ EVE
6/20/2025
TAKIM OYUNU: SEZGİ VE STRATEJİ
6/16/2025
BOZUK OTOMATIN ÖNÜNDE BEKLEMEK!
6/13/2025
KELİMELER BİZİ YANILTIYOR
6/9/2025
CESARETİN ÖTEKİ YÜZÜ
6/6/2025
İŞ BAŞA DÜŞERSE KORKMA!
6/2/2025
BU ARALAR ÇOK DÖNÜYOR!
5/30/2025
İNTİKAMIN YAN ETKİSİ
5/26/2025
BU MAHALLENİN DELİSİ ÇOK!
5/23/2025
BİR ADIM, BİR MİLLET: SİLİNMEYEN İZ
5/19/2025
HAYATIN VİRAJLARINDAN SÜKÛNETİN DÜZLÜĞÜNE
5/16/2025
YILAN DA OLSA SARILIN...
5/12/2025
ÖNCE ŞU DAĞINIKLIĞI GİDEREYİM…
5/9/2025
KENDİNİ TAŞIMAK
5/7/2025
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
fatih terim
Afganistan
CEV Şampiyonlar Ligi
eyfel kulesi
burçin terzioğlu
BBP
Mesut Bakkal
2013
Eskişehirspor