E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Yalçın Toker

Enver Paşa ve 2. Abdülhamit Han’ın Türkçülüğü
27 Mart 2017 Pazartesi

16 Nisan referandumuna şurada sayılı günler kaldı.. Tayyip Bey ve AKP iktidarının tamamı, referandumda evet çıkması hizmetine kendini adamış durumdalar.. Devletin bütün organları evet’çi kesilmiş, bütün olanaklar “evetçiliğin” emrine verilmiş.. Buna karşılık hayır’ı savunmak adeta büyük bir cesaret işi haline getirilmiş durumda..

İstanbul’un bütün sokaklarında Tayyip ve Binali Beylerin evet’çi sözleriyle süslenmiş portreleri dalgalanıyor.. Tabii biz İstanbul’da yaşadığımız için böyle diyorum, bütün Türkiye’deki manzaranın da aynı olduğundan kuşkum yok.  İç ve Dış politikada, görevleri Adalet, Milli Savunma, Sağlık v.b. olan bütün Bakanlıklarda, herkes evetçi hizmetlerin emrinde.. Bakanları başta olmak üzere, Diplomasi alanındakiler de, Tayyip Bey’in Nazi, Faşist gibi sözlerle başlattığı son politikanın takipçisi oldular. Amaç Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere gibi Batı ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızın da evet oyu vermelerini sağlamak.. Lakin bu yüzden o ülkelerin hepsiyle aramız açıldı.. İsviçre ile, Bulgaristanla bile seçim meseleleri dolayısıyla kavga halindeyiz.. Batı ülkeleri de bu durum karşısında ne yaptılar? Bizi gerici,  tek adam yönetimindeki Asya ülkeleri mesabesine indirdiler..

Elbette her konuda olduğu gibi, sonuçta bu işten de zararlı çıkan biz olduk.. Ama sonuçtan onlara ne? Olan bitenin nihayetinde evet’e katkı var mı yok mu, onlar ona bakarlar..

Tayyip Bey’in Faşistler, Nazi Almanyası falan gibi sözleri bana  tarihimizden Almancı Enver diye anılan Enver Paşa’yı çağrıştırmış, bu yüzden iki haftadır o Paşa’dan söz edip durmuştum.. Biliyorum konuyu uzattım, ama işte şimdi son veriyorum.. Lakin izninizle Enver Paşa konusunda, Meşrutiyet ve I. Dünya Savaşı günlerinin önemli tanıklarından biri olan ve olayların pek çoğunun içinde yaşamış bulunan ünlü yazar Halit Ziya Uşaklıgil’e de kısaca söz hakkı vereceğim..

Uşaklıgil, Padişah Mehmet Reşat döneminde Mabeyn Baş katibi olduğu için devletin üst kademesini oluşturan Nazırlarla, Paşa’larla yakın ilişki içinde olmuş, İttihatçı liderler Talat, Enver, Cemal Paşa’larla olan anılarını Saray ve Ötesi eserinde kitap haline getirmişti.

Halit Ziya Uşaklıgil, I. Dünya Savaşının çıkmasına sebep olan Saraybosna suikastinin cereyan ettiği günlerde Viyana’da tedavide idi.. Savaşın ayak seslerini hissettiği için hemen yurda dönmeye karar vermişti. Fransa üzerinden, bir gemi yolculuğuna çıktı, binbir güçlüğe katlanarak yurda gelebildi. Bir süre köyünde dinlendi. Fakat Alman gemilerinin Karadenizi bombaladığını duyunca derhal İstanbul’a koştu..

Harbe girişimizi “çılgınlık” olarak nitelendiren yazar, sonraki gelişmeleri anılarında ayrıntılı anlatırken şöyle der:

“..Çanakkale’ye sığınan iki Alman harp gemisinin Türk bayrağı altında çıktığı Karadeniz’de Rus şehirlerini bombalaması tam bir çılgınlıktı..  Memleketin başına uzun felâketler zinciri dolayacak olan bu çılgınlığın mesuliyeti herkesten ziyade Enver’e aitti.”

Ve satırlarının devamında Enver Paşa’nın portresini şöyle çizer:

“Çok büyük yükselme ve şöhret hırsı bulunan, küçük rütbeli bir subayken, nasılsa, seri adımlarla atlaya atlaya Harbiye Nazırlığına kadar yükselmenin yolunu bulan bu genç adam, görgü ve bilgisinin kıtlığına rağmen, kendine ölçüsüz şekilde güvenerek, Almanya’ya duyduğu aşırı eğilimle, bütün vatanı da arkasında sürükledi, yuvarladı..”

O günlerde Talat Paşayı görmek istedim. Enver’in, Hükümetteki sorumluluk ortaklarını da arkasında sürükleyişinde, beni en çok hayrete düşüren, o kişilerin arasında Talat’ın da bulunmasıydı.. Nasıl olmuştu da Talat’ı da sürüklemişti?”

Dahiliye Bakanlığına gittim.

Ne yaptınız? Buna nasıl karar verdiniz? Dedim. Onun canını sıkan hadiselerde dudaklarına zorla gelen bir tebessümü vardı. Bana sadece;

— Git Enver’den sor!” dedi.

Neyse, Halit Ziya da böyle diyor..

Bence de Enver Paşa bu idi.. Döneminin tek adamı olmuş, adeta devleti ele geçirmiş, Talat, Cemal ve diğer önemli Paşaları da kafa kola almış, Devleti savaşa sokmuş, millete acılar, Sarıkamış dramları yaşatmış, yıkılışı getirmişti.. 

Bütün bu hakikatlere rağmen ben Enver Paşa’yı bile asla silip atmam.. Zaten herkes hakkındaki düşüncem ve değerlendirmem de böyledir.. Her insanın hataları ve yanlışları, iyi tarafları da kötü tarafları vardır derim.. Onları ortaya koymaya çalışır, önce bilgi vermek isterim. Enver Paşa bizi harbe soktu, yanlış yaptı.. Tamam.. Peki niye soktu? Asırlardır duraklama ve gerileme devrine girmiş olan Devleti, bu savaşı kazanırsak belki yeniden yükselişe götürebiliriz ümidiyle.. Peki savaştan sonra ne yaptı? Öteki İttihatçı Paşalarla birlikte kaçtı.. Ancak onun aklı ülkesinde idi.. Batum üzerinden Türkistan’a gitti.. Turancı faaliyetlerde bulundu. Ruslarla savaş halinde olan Basmacıları örgütledi. Çatışmaları yönetti. Duşanbe’yi ele geçirdi.. Emrindeki Türkmen birliği ile Horasan’a yürüdü. Amacı emrinde birliği genişletip, Ordular toplamak, Anadolu’ya gelmek, işgalci düşmanı yurttan atmaktı.. Fakat başaramadı. Tacikistan’da Bolşevik kuvvetleri ile yaptığı çarpışmada havan topu ile şehit edildi. Ve Çeğen köyüne gömüldü.

Evet düşündüklerinin tümü hayaldi.. Ama ya gerçekleşseydi?..   Enver Paşa’yı da şimdi bir kurtarıcı olarak anacaktık.

 

ABDÜLHAMİD'İN TÜRKÇÜLÜĞÜ

 

İşte böyle.. Mesela Enver Paşa ve öteki İttihatçıların tahttan indirdikleri Padişah 2. Abdülhamit Han nasıl bilinir? Kimileri Ulu Hakan diye niteler, yüceltirler.. I. Ve II. Meşrutiyetleri ilan eden hürriyetçi Padişah derler.. Kimileri de Kızıl Sultan, İstibdatçı, Mithat Paşa’yı Taif zindanında boğduran acımasız adam diye nitelerler..

Ben Abdülhamit hakkında da, her kişi hakkındaki düşüncelerimi sürdürür, iyi tarafları ve kötü taraflarını dile getirerek değerlendirmemi yaparım..

Onunla ilgili, az bilinen bir iki olaydan söz edeyim.. Meclis’i kapatıp, Yıldız Sarayına çekildiği, 30 yıl süren istibdat döneminde iken bir Türk bahçivan, bahçedeki çiçekleri sulamaktadır.. O sırada oradan geçmekte olan Arnavut asıllı bir subayın üzerine su sıçratır. Arnavut subay, “Dikkat etsene pis Türk!” diyerek kızar.

Hadiseyi Sarayın penceresinden Padişah da izlemiştir.

Arnavut subaya seslenir:

“Unutma ki ben de bir Türküm..”

Yani bugün bile hasretini çektiğimiz, milliyetimizi seslendiren bir ses çınlar Yıldızda..

 

ABDÜLHAMİD'İN  IZTIRABI..

 

Geçen hafta 102. yılını kutladığımız, Atatürk’ü kahramanlıkları ile bir kez daha andığımız.. Fakat bazı siyasetçilerin ise evet için istismar etmeye çalıştığına tanık olduğumuz Çanakkale Savaşları.. Savaş günlerindeyiz:

«Hükümet, Çanakkale çarpışmaları başladığı zaman, Boğaz'ın iyi korunamadığı ve bu sebeple bir gün düş­manın Çanakkale'den geçerek İstanbul'a da geleceğini düşünmüştü. Ve buna tedbir olmak üzere, hükümet merkezinin Eskişehir veya Konya'ya taşınması istenmişti. Hatta devlete ait bir kısım eşyalar da ambalajlanarak yola çıkarılmıştı. Sürgünde bulunduğu Selanik'ten İstanbul'a nakledilen ve o sıra­da Beylerbeyi Sarayında oturan eski Padişah Abdülhamit'e Başmabeyinci Tevfik Bey gönderilerek kendisine durumun iletmesi istenmişti. Tevfik Bey, Çanakkale muharebesinin durumunu anlatıp, Hükümetin başkenti taşıma kararını bildirdik­ten sonra, kendisinin de İstanbul'dan ayrılması gere­ğini tebliğ edecekti..

Tevfik Bey bunları anlatmış ve Abdülhamit dinlemişti..

Sonunda "sözünüz bitti mi?" diye sordu.

"Evet" cevabını alınca, o zamana kadar başı önünde söylenilenleri dinleyen Abdülhamit, doğrul­du ve; "Benim zamanımda da Rus muharebesi (1787-88 yâni 93 Harbi) esnasında Vekiller Heyeti, hükümet merkezini Gelibolu'ya taşımaya karar vermişti. İhtiyar bir Namık Paşa vardı (O sırada huzurunda duran Tevfik Bey, Namık Paşa'nın torunu idi) onu gön­dererek kararlarını bana bildirdiler. Kesinlikle kabul etmedim" dedikten sonra sesinin tonunu değiştire­rek; "Rumeli elden gidiyor diye beni Selanik'ten buraya getirdiler. Akıbet, Rumeli elden gitti. Şimdi de İstanbul tehlikededir diye, Konya'ya taşınmaya karar vermişler, İstanbul'dan taşınmak askerin maneviyatını sarsar, düşmana cesaret verir, İstanbul'a gelen düşman, Konya'ya da uzanır. Sonra da geldiğimiz yere, yâni Ortaasya'ya mı döneceğiz? Ben şuradan şuraya gidemem. Düşman donanmasını Kız Kulesi açıklarında görünce de intihar ederim. Biraderim Reşat 'a (Padişah V. Mehmet Reşat) söyle­yiniz, o da aynı şeyi yapsın. Asla İstanbul 'u terketmi­yelim!"

Tevfik Bey geri dönerken Padişah, «Haydi.. Haydi.. Orada (Çanakkale) Süleyman Paşa ile Namık Kemal'in mezarları var. Oraya düşman ayak basamaz. Bu milleti ecdadının mezarını çiynetecek kadar kokuşmuş mu sanırlar!..» diye seslenmiştir.

Ve İstanbul 'dan taşınmaktan vazgeçilmiştir."(*)


BİR GÜZEL HABER: Bu yazımı tamamladım, televizyonun başına geçtim. Ulusal Kanalı açtım.. Ekranda kimi göreyim; Yaşar Okuyan’ı.. İki ay kadar önce önemli bir kalp ameliyatı geçirmiş olan sevgili Yaşar iyileşmiş, ekranlara dönmüş.. Çok sevindim.. Sevenlerine de duyuruyorum.



(*) Yeşil Ordu sa: 39-40 /Yalçın Toker- Toker Yayınları www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 32734 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“ALMANCI” ENVER PAŞA ve DİĞER PAŞALARIN SONLARI
3/20/2017
Batılıların son küstahlıkları bana; “ALMANCI ENVER PAŞA”yı anımsattı
3/13/2017
MEHMET AKİF ERSOY’UN DA RUHUNU TACİZ ETTİLER
3/6/2017
ATATÜRK’E MUHALEFET KONUSUNDA DÜN VE BUGÜN
2/27/2017
SİYASETÇİLERİN, MAZİYİ KULLANMA FIRSATÇILIĞI
2/20/2017
Atatürk, Nutuk ve “Mücahide Meral”
2/13/2017
Acı Kaybımız Mehmet Türker
1/30/2017
Her Konuda Son Söz Atatürk ve Nutuk’ta
1/23/2017
Tayyip Bey’in ve Özal'ın Başkanlık Hayalleri
1/16/2017
Atatürk’ün Din ve Laiklik Anlayışı ve Bugünküler
1/8/2017
Dünya Türk birliği konusunda Atatürk ve bugünküler
1/2/2017
DEVLETİMİZİN TEMEL İLKESİ ATATÜRK VE MİLLİYETÇİLİKTİR
12/26/2016
Suriye Olayları ve Dadaloğlu
12/19/2016
YAZIK ETTİLER GÜZELİM ÜLKEYE!
12/12/2016
BEN, MERAL AKŞENER’İ KÖROĞLU’NA BENZETİRİM
12/5/2016
Son Acılar: İsmet Tongo ve Kayınvalidemi Kaybettim
11/28/2016
Yavuz Selim Köprüsü ve Şiri Pençe
11/21/2016
Adaları Kaybedişimiz ve CHP’nin Sorumluluğu
11/14/2016
Eşi “Etol” Almış, Faturayı “Otel” Diye Okumuşlar ve..
11/7/2016
Deli Dumrul’dan Bugüne Köprüler ve Geçiş Ücretleri
10/31/2016
EGE ADALARIMIZ GİBİ KIBRIS’I DA MI YUNAN’A VERECEKSİNİZ?
10/24/2016
BAŞKANLIK SİSTEMİ HİKAYELERİ
10/17/2016
Gıcık Olduğum İşler
10/10/2016
SPOR YAZARLARI... ESKİ DOSTLAR...
10/3/2016
Atatürk'ün Başına Şişe Atan Doktor
9/26/2016
Hukuksuzluktan Söz Edince, Ali Fuat Hocamı Hatırladım
9/19/2016
Hukukçunun Hukuka Saygısı...
9/2/2016
Atatürk'ün Eserleri Yok Ediliyor
8/24/2016
Atatürk Cepheye Giderken
8/15/2016
Her Gün Her Dakika Atatürk! Demeliyiz
8/8/2016
Devlet Adamlarımızla İlgili Hatırlatmalar...
8/1/2016
MHP'lilere Önerilerim
7/25/2016
İki Acı Kaybım: 1. RASİM Ağabeyim, 2. Aziz Dostum TURGAY ŞEREN..
7/11/2016
Halit Ziya Uşaklıgil'den Bugüne de Geçerli Satırlar...
6/27/2016
Kemalettin Kamu Olduk Hepimiz; ''Gurbette Değiliz, Gurbet İçimizde...''
6/20/2016
Almanlara Göre Biz En Alttakileriz
6/6/2016
Atatürk, Devrimler, Laiklik ve Bugünlükler...
5/30/2016
Din ve Hukukun, Siyasi Çıkar İçin İstismarı Devam Edecek mi?
5/23/2016
Dertlerimizi İçimize Ata Ata İleri...
5/17/2016
Laikliğe Son Verip, İslami Anayasa Getirmeye Çalışanlara Sorularım Var...
5/9/2016
Üstad Necip Fazıl Bugün Sağ Olsaydı, Mutlaka İsmail Kahraman'ı Azarlardı...
5/2/2016
Devleti Yönetenlerin Yanlışları Üzerine...
4/18/2016
Büyüklerle Anılarımda-1 Adnan Menderes
4/11/2016
Başbuğ Türkeş'i Rahmetle Anarken
4/4/2016
Bizde ve Başka Ülkelerde Devlet Adamlığı Anlayışı...
3/28/2016
İçki Konusu...Atatürk,Baburşah ve Nevai
3/14/2016
Atatürk Döneminde ve Günümüzde Türk Kadını...
3/7/2016
Atatürk Dönemi yazarları... Yahya Kemal Beyatlı ve bugünler
2/29/2016
95 Yıl Öncesi ve Bugünkü Türk Basınının Özgürlüğü
2/22/2016
Atatürk Beşiktaşlı!
2/15/2016
ORTA DOĞU GAZETESİ ile RAHMİ TURAN Arasındaki ihtilaf üzerine ilk Söyleyeceklerim..
2/5/2016
Erdoğan'ın Başkanlık Hayalleri ve Türkeş'in Gönül Seferberliği!
2/1/2016
Ruslar Bizden Özür Dilemişti!
1/26/2016
Yavru Vatan Kıbrıs ve Rauf Denktaş!
1/18/2016
Hendek Kazanlar Acaba Közüm Han Destanımızı mı Uyguluyor?
1/11/2016
Ruslar, Tarih Sahnesine, Türk Egemenliği Altında Çıkmışlardı...
1/4/2016
Devletler Arası İlişkiler ve Türkiye-Rusya Konusu...
12/28/2015
65 Yaştan Büyüklere Noter ve Doktor Eziyetleri Konusunu Noktalarken...
12/23/2015
65 Yaşından Büyüklere Çektirilen Eziyetler
12/16/2015
NECATİ BİLGİÇ’i de Kaybedince...
12/9/2015
Hayalle Hakikatin Karıştığı Bir İstanbul Hikayesi
12/2/2015
MHP'deki Hüsran ve Bekleyiş devam Ediyor!
11/25/2015
Devlet Bey Ülkücüleri ve Milliyetçileri Hala Üzüyor!
11/16/2015
Sportif Konular... Kaf Sin Kaf... Baba Oğul Demirörenler v.b
11/9/2015
Devlet Bey Daha İstifa Etmedi mi?
11/3/2015
Genel Seçimler ve Tayyip Bey'in Başkanlık Özlemi!
10/22/2015
Sabiha Gökçen ve Dersim İsyanları
10/13/2015
Üç Türk Büyüğü: Atatürk, Ziya Gökalp ve Nasrettin Hoca
10/5/2015
Atatürk'ün Adalete Saygısı ve Bugünkü Saygısızlıklar!
9/28/2015
Arşiv Belgelerinde Ermeni Vahşetleri...
9/21/2015
Ermeni tehciri Kararnamesi ve İttihatçıların Yargılanmaları
9/14/2015
Tuğrul Türkeş ve MHP'deki Yıllarımdan Anılar
9/7/2015
Osmanlı'nın 'Teba-i Sadıka'sı, Ermenilerin İsyan ve Hainlikleri!
8/31/2015
Rumların Kıbrıs Planları, İngiliz’in Kalleşlikleri ve Türk-İslam Dünyasının Umursamazlığı..
8/24/2015
Yunanlıların Pontus Hayalleri...
8/17/2015
Çinlilerin Acımasızlıklarına Tarihten Bazı Örnekler...
8/10/2015
İki Ahmet Davutoğlu!
8/3/2015
IŞİD ve PKK Terör Örgütleri Türkiyemizi Kana Buladılar
7/27/2015
Irak ve Suriye'deki Türkmen Kardeşlerimizin Dramı
7/20/2015
Bu Çinliler Ne Yapmak İstiyor?
7/13/2015
Milliyetçi Harekete Yakışmayan Gelişmeler!
7/6/2015
Ellerinde Kuran'la Kürsüye Çıkanlar!
6/29/2015
Fikret Orman'ın İbrahim'e Sözlerini Beşiktaş Başkanına Yakıştıramadım!
6/26/2015
Merhaba Turktimeseverler
6/22/2015
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Misafir 2 Nisan 2017 Pazar 16:03

Sayın Yalçın Toker, makalenizdeki karşılıklı konuşmaların kaynaklarını kitaplarınızda verdiğinizi tahmin ediyorum. Yurtdışındaki bir okurunuz olarak hemen edinip okuma şansım yok, Türkiye'deki bir arkadaşıma ısmarlayıp gönderteceğim. Bu arada bu konuşmaların kaynaklarını bir sonraki makalenizde verebilirseniz teşekkür ederim.

Yorumu oyla      53      49  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
bist
Ahmet Kural
haberler
Endonezya
Maden Ocakları
Tarsus
mülteci
ismail kartal
o hayat benim