Yeni Türkiye yoluna devam ederken içerden ve dışardan çelme takma girişimleri de yeni boyutları ve yeni şekliyle devam ediyor. Zararı yok saldırmaya devam etsinler. Neticede muvaffak olamayacaklar. Ama Yeni Türkiye’nin daha sağlam temeller üzerinde yükselmesine istemeyerek de olsa vesile olacaklar. Lakin hepsi bu kadar değil. Türkiye’nin içindeki Müslüman görünümlü gizli İslam ve ümmet düşmanlarını bu toplum daha net görmeye başlayacak. İşbirlikçileri daha iyi göreceğiz.
22 Mayıs’ta İstanbul Okmeydanı Cem Evi’nde cenaze merasimi sonrası katledilen Uğur Kurt’un ölümünün nasıl olduğu, planlı olup olmadığı bir an evvel netleştirilmeli.
8 Haziran’da Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı bahçesinde yapılan bayrak provokasyonunun kimler tarafından planlandığı, içerdeki askerlerin neden müdahale etmedikleri açıklığa kavuşturulmalı.
Bir buçuk seneyi geride bırakan çözüm süreci hem hükümet hem de İmralı tarafında sorunsuz yürütülürken, çözümden rahatsız olduğu için bunu sabote etmek için çalışan kesimlerin kimlerden olduğu görülmeli. PKK içindeki savaş yanlılarının kimler oldukları ve bu kesimlerin başka kimlerle paralel çalıştıkları netleştirilmeli.
Son konuşmasında Abdullah Öcalan, "30 yıllık savaşın büyük bir demokratik müzakereyle sonuçlanma aşamasında olduğunu,” belirtip “Bu sürecin sadece Türkiye'de değil, tüm bölgede ağır sorunların çözümüne dönük, barış ve özgürlükler temelinde model olacak tarihi imkanlar barındırdığını” vurgularken, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili başlayan yeni dönem için de "Demokratik Türkiye ve Demokratik Cumhuriyet olgusu ütopya olmaktan çıktı” derken şimdi ne oldu?
30 yıldır devam eden silahlı çatışma süresince hiç heykel dikme girişiminde bulunmayanlar şimdi ne oldu da her şeyin çözüm istikametinde olumlu gittiği bir süreçte çözümün içine heykel dikmeye kalkıştılar. Kürtlerin bütün meseleleri çözüldü de bir tek mezarlığa heykel dikme işi mi kaldı? PKK’nın başı Öcalan’ı çözüm konusunda kimler boşluğa düşürmek istiyorlar?
Müslüman mezarlığına heykel dikerek çözümü sabote etmek isteyenlerin heykelci Kemalistlerden ne farkı olabilir?
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ve Köşk’teki devir teslim öncesinde yapılan bu tahriklerin, provokasyon, sabotaj girişimlerinin karanlık kalacağı mı zannediliyor.
Bu ülkenin insanları birkaç sene içinde birçok gerçeği gördü ve öğrendi. İlerleyen dönemde çok daha fazlasını görüp, öğrenip tanıyacağız.
Papanın önünde eğilip ona biat edip Müslüman bir başbakanın ölümü için her gece Kabe ve Mescid-i Nebevi dahil her yerde cemaatine beddua ettirenleri tanıyacağız.
Hıristiyanla, Siyonistle Budistle, komünistle ateistle her türlü millet ve İslam düşmanı ile diyalog kurup, işbirliği yapıp Müslümanlara tuzak kuranları, Müslümanlara darbe planlayanları, tanıyacağız.
12 Eylül’de, 28 Şubat’ta darbecilere selam durup, tazim edip ülkeye demokrasi ve özgürlük için çalışanlara savaş açanları tanıyacağız. İslam’ın emri başörtü için füruat diyerek yasağa kılıf ve İslam dışı fetva uyduranları tanıyacağız.
Ezanı yasaklayan zihniyetle koyun koyuna çalışıp Müslümanca yaşayabilmemiz için çırpınanlara iftira edenleri göreceğiz. “Dershanemiz kapatılmasın” diye camileri kapatanlarla, Kur’an’ı yasaklayanlarla aynı cepheye geçenleri tanıyacağız. Ortalığı cehenneme çevirmek için yapılmış olan, Türkiye’deki Gezi provokasyonunu masum ve mazur görüp eylemcilere habire gaz veren ama Ferguson’da yolda yürüyen zencileri "Caddede bir geri bir ileri giderek, tutarsız davranıyordu" diyerek katleden ABD yönetimine gıkını çıkarmayanları daha iyi tanıyacağız.
Gezi olaylarında üzerine gaz sıkılan eylemcilere karşı hükümeti yaylım ateşine tutan, “diktatör” diyen “nemrut” diyen ama Gazze’de iki binden fazla Müslümanı çoluk çocuk demeden katleden on binden fazla Müslümanı yaralayan, Filistin şehirlerini yerle bir eden İsrail otoritesine selam duranları unutmayacağız.
“Biz kul hakkı yemedik” diye viyaklayıp masum insanları alakasız biçimde, uygun buldukları örgütlere mensup gibi göstererek devre dışı bırakmaya çalışanları unutmayacağız. Kul hakkından bahsedip her yıl sistematik olarak çaldıkları sınav soruları ile hak etmeyen insanları hak edilmeyen kademelere taşıyanları unutmayacağız.
Tüm oyunları, senaryoları, planları, tuzakları tersine dönen, ayaklarına dolaşan, başlarına geçenlerin memleketi cehenneme çevirmek için neler yaptıklarını kullar da görüyor, Allah da görüyor.
Defalarca farklı farklı tarihler söyleyip, başbakan için “şu tarihte ölecek” diyerek kendine bağlı safları efsunlayan ve yönlendiren meczubun, “Bedduamız tuttu” görüntüsü vermek için ülkeyi ateşe atmaya çalışmasını ne bu millet affeder ne de Allah affeder!
Beddua ettiğiniz, tuzak kurduğunuz Müslümanların ahı öyle tutar ki, ne Neoconlar, ne, çok sevdiğiniz ülkenin Netanyahu’su, ne kölesi olduğunuz AB, ne de emrine girdiğiniz şeytan kurtarabilir sizi!