E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

İsrail’in Planı: İran’a Karşı Türkiye 

Lübnan mutabakatı ve Türkiye’nin aracılığıyla İsrail ve Suriye arasında yapılan dolaylı görüşmeleri, Ortadoğu’daki müttefiklerinin son dönemde Washington’un isteklerini görmezlikten geldiğinin örnekleri olarak gösterildi.

2.06.2008 - 13:07
İsrail’in Planı: İran’a Karşı Türkiye

 

Washington Post’un tanınmış köşe yazarı David İgnatius, “İsrailliler, süpergüç hamisini görmezlikten geldi. İran’ın alternatifi olarak Türkiye’nin etkinliğini artırmak istiyorlar” diye yazdı.

İgnatius, ABD’nin, istediği sonucu elde edebilmek amacıyla dost ve düşmana baskı yapma kabiliyetini kaybettiğini savunarak Ortadoğu’daki müttefiklerinin artık Washington’u dinlememeye başladığını öne sürdü. Ortadoğu’daki “yeni güç dinamikleri”nin iki açık örneğinin son haftalarda meydana geldiğini belirten İgnatius, bu çerçevede Lübnan’da varılan mutabakat ve Türkiye’nin aracılığı ile İstanbul’da yapılan İsrail-Suriye görüşmelerini gösterdi. İgnatius, “İki müzakere, bölgenin istikrarlaşmasına yardımcı olabilir ancak ABD’nin tercih edebileceği koşullarda değil” değerlendirmesini yaptı.

ABD’NİN GERİLEYEN ETKİSİ

İgnatius, bunun temelinde, Ortadoğu ülkelerinin kendi çıkarlarına ilişkin gerçekçiliğinin bulunduğunu, İran ve radikal müttefiklerinin artan gücü ve ABD’nin gerileyen etkisini de yansıttığını savundu. İgnatius şunları yazdı: “Kendi çıkarlarını koruma söz konusu olduğunda Amerika’nın bölgedeki en yakın müttefiki de, kendi yolundan gidebileceğini yansıtıyor.” Suriye konusundaki ABD ile İsrail arasındaki çatlağın son birkaç yılda büyüdüğünü yazan İgnatius, Suriye’nin gizlice bir nükleer reaktör inşa etmesi konusunda Bush yönetiminin Suriye’ye baskı yapılmasını tercih etmesine rağmen İsrail’in reaktörü bombaladığına dikkat çekerek, Suriye’nin misilleme yapmayacağını savunan İsrail’in haklı çıktığını belirtti.

akşam

YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
TOLGA 26 Mayıs 2008 Pazartesi 

DÜNYADA DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY "DEĞİŞİMDİR" DEĞİŞİMİN ÖNÜNDE HİÇKİMSE DURAMAZ.Statikoyu savunanların sonu hüsran olmuştur. Değişim bir seldir.Geçici olarak durdurabilirsiniz ama asla sürekli olarak durduramazsınız. Yaşasın Hür,Özgür,Demokratik Türk Dünyası. Laikçilik tarikatını savunanlarla,Dinci Tarikatlerin bir farkı yoktur. Erbakanda AB ye "batı kulüpçüleri" diyor; Kendine Ulusalcı diyenlerde. Baykalda,Erbakanda Muhafazaklığın bağnazlığın gestapoluğuna soyunmuşlardır.İkisi birbirinin aynıdır.

Yorumu oyla      18      10  
Bozkurt 26 Mayıs 2008 Pazartesi 

Bırakın ya bu 'sivilleşme'ayaklarını bilmiyormuyuz beyniniznin arkasında sakladıklarınzı.Burası krallık falan degil kardesim Türkiye Cumhuriyeti.. Kime karşı neyi kazanıyornıuz..Hiçbirsey de yapamazsınız..Bürakratik elitmis, Askermiş.. al işte düpedüz vatandasım.. Torba kömürünüzede din sömürünüzde Kanmıyrum.. Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti yıkmak Oyle kolaymı.Klavye delikanlılıgını bırakın.2 seçim kazandılar 2 gaste satın aldılar diye karşı Devrim yapacaklarmş. Cesedimizi çiğnemeden nah yaparsnz!

Yorumu oyla      18      10  
saffet sancak 26 Mayıs 2008 Pazartesi 

Alın size bir normallik testi daha... Baskı normal mi?Biz baskıcıları tartışıyoruz.Baskıcının kimliğini önplana çıkarmağa çalışıyoruz.Oysa tepki göstermemiz gereken baskının ta kendisidir. baskıyı normal görüyorsak boşuna tartışıyoruz. Kimin baskı yaptığı değil yoksa eskiden böyle şeyler yoktu asacaksın birkaç tanesini bak etraf güllük gülistanlık olmuyor mu diyenlerden farkımız kalmaz. Şehirli olmak, birey olmak , her türlü toplumsal baskılara dur diyebilmektir.

Yorumu oyla      18      10  
TOLGA 26 Mayıs 2008 Pazartesi 

Sn Sancak. Yalnız değilsin arkadaş. Önden söyliyeyim asla AKP lideğilm ve de olmam bilesin. ama "YAŞASIN SİVİL VE DEMOKRATİK TÜRKİYE". YAŞASIN ÖZGÜRLERİN SUSTURULAMIYACAĞI TÜRKİYE. Kahrolsun her türlü baskı, İster Dinsel,İster A-dinsel. kahrolsun her türlü bölücülük. İster etnik,ister mezhepsel. YAŞASIN ÇAĞDAŞ VE ÖZGÜR TÜRK DÜNYASI. Yaşasın Bağımsız TURAN.

Yorumu oyla      18      10  
saffet sancak 26 Mayıs 2008 Pazartesi 

Sivilleşme karşısında Kilise kaybetti.Krallar kaybetti. Bürokraside kaybedecek.Bizzat güç sahibi olmayan bürokrasi güç sahibi kilise ve krallar nasıl yenildiyse aynı sona uğrayacaktır. Sadece topluma bakın toplum şehirleşiyor mu köylüleşiyor mu ? Çarıklı ve sarıklı artıyor mu? Ona göre cevap hazır.

Yorumu oyla      18      10  
saffet sancak 26 Mayıs 2008 Pazartesi 

Türkiye sehirleştikçe sıvileşme artıkça bireyin alanı genişledikçe baskının alanı daraldı.Baskı ister öğretmenden gelsin ister imamdan gelsin etkisini azalttı.Bugünkü kavga aslında burokratik oligarşinin siviler üzerindeki baskısını kaldırma kavgası değil mi? Bürokrasi 1960 yıllarında kazandığı mcadeleyi şimdide kazanma derdinde. O zaman çarıklı ve sarıklıyla mücadele ediyordu .Şimdi ise şehirli var. Tarih bize sivillere karşı yapılan tüm mücadelelerde sivillerin kazandığını gösteriyor.

Yorumu oyla      18      10  
Erol Gökmen 26 Mayıs 2008 Pazartesi 

Şerif Hocam,yanılmıyor bayağı saçmalıyor.Siz Köy Enstitülerini kapatırsanız,siz öğretmen okullarını kapatırsanız,siz kolaylık getiriyorum diye taşımalı sisteme geçerde beceremezseniz,binlerce öğretmen ihtiyacı varken saçma sapan bir kararla KPS.diye bir şey ortaya atarda kişileri rencide ederseniz.(O zaman mezun edenleri İMTAHAN EDİN),dışarda onbinlerce öğretmen varken,halen öğretmen eksikliğinden bahsederseniz,halen öğretmen MEZUN ederseniz,ATATÜRK ilkelerini suçlama NİYE ? Kendinizi suçlayın.

Yorumu oyla      18      10  
süleyman karaca 26 Mayıs 2008 Pazartesi 

Şerif Mardin hoca ile ilgili sağlıklı bir değerlendirme yapmadan, düşüncelerini doğru konumlandırmak mümkün olmaz. Şunu öncelikle göz önünde bulunduralım; Şerif Mardin, bir Türk sosyologu değil, Türk kökenli bir sosyologdur. Türkiye’de yaşamıyor, Türkiye’de alan/saha çalışması, bilimsel araştırma yapmıyor; yurtdışında yaşadığı sırça köşkten Türk toplumu üzerinde tezler üretiyor. Ailevi bağlarından, medya organlarındaki aile uzantılarının sağladığı iletişim bağlarından yararlanarak ürettiği Türk sosyal hayatı ile bağdaşmayan teorileriyle bir mikser işleviyle toplumsal bağların gerilimine/koparılmasına zemin hazırlıyor. Bir yıl önce ortaya atıığı “mahalle baskısı” diye bir saçmalıkla, Türk siyasi ve sosyal hayatının canına okundu, gerçek hayatın yansıması olmadığını bir yıl sonra kendisi de fark edip şimdi günah çıkarıyor. Günah çıkarırken bir başka tartışma konusunu yine gündemimize sokmak istiyor; yine mikser misyonu ön plana çıkıyor. Kemalizm/Cumhuriyet kazanımları boyutunda, İmam’ın temsil ettiği Anadolu kültür dokusu ile Mahmut Esat Bozkurt ve Hasan Ali Yücel’le zirveye ulaştırılmak istenen sekülerizmin toplumsal çatışmada karşı karşıya getirilmesi.. artık hatasıyla sevabıyla geride/tarihte kalmış bazı olguları kaşımaktan fayda umuyor. Korkarım yeniden “cami”, “halkevi” ideolojik tartışmalarına zemin hazırlıyorlar ve bu Şerif Mardin söylemi ile start alıyor. Bir şey gözden kaçırılıyor ya da Şerif Mardin’in tepeden bakışı ile özüne nüfuz edilemiyor; “öğretmen neden kaybetti?”. Oysa asıl sorgulanması gereken nokta bu. Öğretmen kabul görmedi demek, pek doğru ve genelleme yapılacak bir sosyal vakıa olmamakla beraber, lokal tepkilerin içerden/derinlemesine analizine de girilmiyor. Girilirse buradan bazı olumsuz örneklemelerle tartışma büyür. Örneğin, 28 Şubat’ın Mesut Yılmaz marifetiyle topluma dayattıkları “imam” kavramı etrafında düşünülebilecek inanç anlayışına vurulan darbenin siyasal/sosyal sonuçları konuyu doğru anlamamıza yardım edecektir. Halk o düşünce sahiplerini, elinde bulundurduğu tek “ret argümanı” oylarıyla siyasetten tasfiye etmiştir. Yoksa yeniden Tek Parti, Halkevleri, Jandarma, Yol Parası, Yakılan Kur’an’lar, Yasaklanan İbadetler(Hacca gitmek 1949 yılına kadar yasaktı), Satılan Camiler tartışmalarına döneriz ki, bunlar artık bizi bir yere götürmez.

Yorumu oyla      18      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Clinton, Puerto Rico'da Farklı Kazandı
ABD'de Demokrat Partinin başkan adaylığı yarışında sona yaklaşılırken, ...
Kuveyt'te Türbansız bakan krizi
Kuveyt'te dün yeminle görevine başlayan kabinedeki iki kadın bakan tartışma ...
Bu Kez Film Değil...
Amerikan film endüstrisinin kalbi olarak bilinen Hollywood'da yangın çıktı. ...
 
Clinton'a Büyük Darbe
ABD'de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimi için hala adayını belirlemeye ...
Rusya Hazar'da Dev Petrol Rezervi Buldu
Rusya'nın enerji şirketleri Gazprom ve Lukoil'in ortaklaşa gerçekleştirdikleri ...
Gazeteciler Ölümle Burun Buruna!
Dünya Gazeteler Birliği (AMJ), Kasım 2007'den bu yana dünyada 28 gazetecinin ...
 
Ahmedinejad İtalya’ya Gidecek
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım ...
Afgan Dağları Ceset Dolu
Afgan hükümeti ve ABD güçleri Taliban'a yönelik saldırılarda yüzlerce insan hayatını kaybetti.
El Kaide'nin Kabus Senaryosu
El Kaide yeni saldırı planını dünyaya bu fotoğrafla tanıttı. Fotoğraf ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
bist
Gökhan Töre
TÜİK
Acun Ilıcalı
sanayi
sınav stresi
premier lig
Beycan ÜÇKARDEŞ
Endonezya