IŞİD saldırısında ölen iki kardeşe farklı tazminat 

Gaziantep Beybahçe Mahallesi'nde, 20 Ağustos 2016 akşamı bir düğüne IŞİD tarafından canlı bomba saldırısı düzenlenmişti. Saldırıda 40'ı çocuk, 57 kişi hayatını kaybetmişti.

Ölenlerden ikisi 15 yaşındaki İbrahim Urtekin ile 13 yaşındaki kardeşi Sinan'dı. Urtekin ailesi, İçişleri Bakanlığı'na karşı tazminat davası açtı. Sinan Urtekin'in ölümüne ilişkin dava, Gaziantep 1. İdare Mahkemesi'ne düştü.

1. İdare Mahkemesi'nin 9 Şubat 2018'deki kararında, sosyal hukuk devleti ilkesi gereğince sosyal riskin karşılanması gerektiği ifade edilerek, şöyle devam edildi:

"Terör eylemlerinde zarara uğrayan kişiler kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bireyi olmaları nedeniyle zarar görmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan zararların, özel ve olağandışı nitelikleri dikkate alınarak, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece, sosyal risk ilkesine göre, topluma pay edilmesi suretiyle tazmini hakkâniyet gereği olup sosyal devlet ilkesine de uygun düşecektir."

Kararda, "Sinan Urtekin'in can verdiği saldırıda devlet hizmet kusuru bulunmamasına karşın davacıların uğramış olduğu manevi zararın sosyal risk ilkesi uyarınca karşılanması gerektiği" ifade edildi.

Duyulan acı, üzüntü ve sarsıntının karşılığı olarak anne Mediha ve baba Suphi'ye 100'er bin, kardeşleri Büşra, Emrullah ve Gülistan'a da 50'şer bin TL olmak üzere, 350 bin TL tazminat ödenmesine karar verildi.

Ağabey İbrahim Urtekin ile ilgili dava ise Gaziantep 2. İdare Mahkemesi'nde 22 Mart 2018'de görüldü. Kararda, ‘sosyal risk' nedeniyle baba ve anneye 50'şer bin, üç kardeşe 25'şer biner TL olmak üzere, toplam 175 bin TL tazminata hükmedildi. Hâkim Zeynet Bulut ise karşı çıkarak, tazminatın yükseltilmesini istedi.

Siirt Barosu Başkanı Nizam Dilek, tazminat miktarını az buldukları için iki karara da itiraz ettiklerini ve dosyanın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Dava Dairesi'ne gittiğini belirtti. Dilek, "Mahkemenin takdir yetkisi vardır ama biri yetkisini oldukça düşük kullanmış" diye konuştu.

Baba Suphi Urtekin de "Olay, şehir, isim soy isim farklı olsa, amenna. Biri öyle, biri böyle karar veriyor. Benim mantığım almıyor" dedi.