Gebelikte strese dikkat 

İngiliz Psikiyatri Dergisi'nde yayınlanan yeni bir araştırma, doğum öncesi stres ile kişilik bozukluklarının gelişimi arasındaki ilişki ele alındı. Araştırma için 3 binden fazla kadına ait örnek değerlendirildi. Katılımcılar, hamilelik sırasında zihinsel sağlıklarının durumu ile ilgili altı ankete cevap verdiler; kadınların doğduğu bebeklerin 40 tanesine daha sonra kişilik bozuklukları teşhisi kondu.

Araştırmacılar, anneleri hamileyken stres veya orta düzeyde stres yaşayan çocukların, 30 yaşına geldiklerinde kişilik bozukluğu gelişme ihtimalinin üç kat daha fazla olduğu sonucuna vardılar. Daha şiddetli stres yaşayan kadınların çocuklarının kişilik bozukluğu yaşama olasılıkları ise 10 kat daha fazlaydı.

Çalışmaya katılan Dr. Trudi Seneviratne, annelerin ruh sağlığının yakından izlendiğinden emin olmanın önemini vurgulayarak, 'Gebelik stresli bir zaman olabilir ve bu çalışma annelerin ihtiyaç duydukları zihinsel sağlık desteğine erişimlerinin sağlanmasının önemini göstermektedir. Finansal geçmiş, ebeveyn teknikleri ve annenin cinsel istismara maruz kalıp kalmadıkları araştırıldı' diye konuştu.

Araştırmanın başında bulunan Ross Brannigan , doğum öncesi stres ile çocuklar arasında kişilik bozukluklarının gelişimi arasında 'nedensel bir ilişkiyi kanıtlamak için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini' belirtti.

Brannigan, 'Bu çalışma, doğum öncesi ve doğum sonrası dönemde hem hamile kadınlara hem de ailelere ruh sağlığı ve stres desteği sağlamanın önemini vurgulamaktadır' dedi.

TARTIŞMALI BİR ARAŞTIRMA

Çalışmanın yayınlanmasının ardından, bazı ruh sağlığı uzmanları bulgularını eleştirdi ve 'kişilik bozukluğu' teriminin 'tartışmalı' olduğunu açıklayan bir basın açıklaması yaptı. Klinik bir psikolog olan Dr Lucy Johnstone, bu çok fazla kanıtı olmayan oldukça tartışmalı bir etiket. Stresin buna yol açabileceğini görmek oldukça zor. Kadınların stresli durumlardan geçtikleri çok açık. Ancak bu çocukta kişilik bozukluğu yapar demek tartışmalı.

Johnstone, araştırmanın bulgularının anne adaylarına 'fazladan endişe duyma yükü' getirdiğini de sözlerine ekledi.