FETÖ Komisyonu'nda anlattı... Necati Çevik: FETÖ, Yalan ve Yemini Bir Arada Kullanır! 

TBMM 15 Temmuz Darbe ve FETÖ Araştırma Komisyonu Ankara Organize Suçlardan Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Necati Çevik’i dinledi.

15 Temmuz gecesi Ankara’da darbe girişimi karşısında her yerde ismi duyulan Emniyet Müdür Yardımcısı Necati Çevik, Meclis Darbe Komisyonunda o gece yaşadıklarını anlattı. Sonrasında da komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını cevapladı.

Olaya müdahil olmalarının Genelkurmay’dan silah sesleri geldiği yönündeki ihbarla başladığını belirten Necati Çevik ifadesine şöyle devam etti;

“Ankara Emniyet Müdürümüz Mahmur Karaaslan’ın ihbarlar üzerine bana ve Çankaya Emniyet Müdürümüze geçtiği talimat ile oraya intikal ettik. Hemen Genelkurmay kavşağını sadece ambulans geçişlerine izin verecek şekilde trafiğe kapattık. Çankaya Emniyet Müdürümüzde Genelkurmayın arka taraflarında tedbir aldı.

İlk gelen bilgiler Genelkurmay karargahında bir askerin cinnet geçirip, silahını ateşlediği yönündeydi. Olayları anlamaya çalışırken Akay Kavşağından Eskişehir istikametine doğru bir F-16 uçağı neredeyse elektrik direği boyu alçaklıkta üstümüzden geçti. Ardından ters istikamette bir uçak daha ve bu iki F16 uçağı peş peşe üstümüzden alçak uçuş yapıp, hız sınırını aştıkları anda oluşan sonik patlama meydana getirerek, geçmeye başladılar. Telsiz Muharebeleri ve internet medyasının İstanbul’da köprülere çıkan tank ve asker haberleri ile askeri birlikler dışına çıkan tank ve zıhlı araçların bilgisi birleştiğinde bunun bir askeri darbe girişimi olduğuna ve Fetöcü bir kalkışma olduğuna kesin kanaat getirdik. Bu arada Emniyet Müdür Yardımcımız Yaman Ağırlar’ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi çevresinde yardıma ihtiyaç olduğu yönünde bilgi vermesiyle o tarafa doğru hareket ettik. Külliye kavşağına ulaştığımızda yoğun ateş altında kaldık. Jandarma Genel Komutanlığına konumlanmış unsurlar tarafından üzerimize yoğun ateş geliyordu. Bunlara karşı ise Özel Harekat personelimiz karşılık veriyor, engellemeye çalışıyordu. O sırada havada dolaşan bir dron (Görüntü almaya yarayan uzaktan kumandalı hafis hava gözetleme aracı) üstümüzde dolaşıyordu. Bu arada arayan yakınlarımızı darbeyi engellemek adına sokağa çağırıyoruz. Kendimi korkulukların arkasına attığımda tam anlımın çatının hizasındaki korkuluk demirine bir mermi çarpıp, yön değiştirdi. O an ölümün bize çok yakın olduğunu anladım.

O geçe bizim şubeye ait 6 aracımız kullanılamaz hale geldi. Külliye girişleri ve yolları sivil ve Çevik Kuvvet otobüsleri ile kapattık. Çevik Kuvvet’ten buraya destek gelmişti. Yaman Ağırlar Müdürümün genelkurmay tarafında tankların hareketi ile takviyeye ihtiyaç olduğu yönünde ki talimatı ile intikal ediyordum ki Ankara Emniyet Müdürlüğünün yoğun helikopter ve uçak taaruzuna hedef olduğunu görerek, oraya yöneldik ekibimle, ki bu arada Yaman Ağırlar Müdürümün belirtmesiyle eşimizi dostumuzu, vatandaşları Emniyete doğru yönlendirmeye başladık.

Ankara Emniyetine kuzeyden geçmek için geldiğimizde vatandaşlarımızın orada bulunan askeri zırhlıların çoğunu ele geçirdiğini – Allah Onlardan Razı Olsun - yalnız bir tanesinin kaldığını müşahade edince ki burada şu milletimizin büyüklüğünü gösteren olayı anlatmak istiyorum: ‘Benim üstümde çelik yeleğim var, elimde uzun namlulu silahım var. Zırhlının üzerine çıkıp, içerdekileri etkisiz hale getirmek için çıkmaya hazırlanırken gençten sivil bir delikanlı kolumdan tutup, ‘sen dur ağabey’ bu görev bize düşer deyip, yıldırım hızıyla zırhlı aracın üstüne çıktığını anlatma istedim. İşin garibi biraz önce Ankara Emniyet Müdürlüğüne girerken arkadaşlarımızı şehit eden hainleri vatandaşlarımızın linçinden koruyan yine bizim arkadaşlarımızdı. Ele geçirilen tank ve zırhlı araçlara beyaz bayrak çekerek, Emniyetin önünde dışardan gelecek saldırılara karşı bariyer olarak kullandık.
Sabah saatlerinde yine Yaman Ağırlar Müdürümün bilgi vermesiyle Akıncı Üssünden darbeci subayların sivil kıyafetle kaçmaya çalıştıkları haberi geldi. Hemen şube müdürlerimle birlikte oraya intikal ettik. Kaçmalarına fırsat vermemek için hızla çevre yollarda tertibat alacak şekilde organize olduk. Nitekim sivil kıyafet ve sivil araçlarıyla çoğu pilot olan birçok kişiyi yakalayıp, terörle mücadele şubeye teslim ettik.

Yardımcılarımın bir kısmı ile ise Akıncı Nizamiyesinin önüne geçtik. Bir çok arkadaşımızı şehit vermemize rağmen hiçbir meslektaşımız yakaladığımız darbeci subaylara şiddet uygulamadığımız gibi vatandaşlarımızın saldırısından korumak için büyük gayret ve özveri gösterdi. Sadece yakaladığımız darbecilerin üzerindeki şerefli Türk Askeri Üniformasını çıkardık ki, bu üniforma da onların değil devletimizin malıydı.

Daha sonra içeriden bir komutanla irtibat kurduk ve teslim olacakları haberi iletildi. Görüşme istedikleri bilgisiyle içeri girdim. Artık 16 Temmuz öğlen saatleri olmuştu. Uykusuz ve yorucu, stresli neredeyse 30 saati aşkın süredir ayakta olmanın verdiği yorgunlukla ayaklarım şişmiş ve ayakkabılarımı çıkarmıştım. İşin garibi bunun farkında da değilim. Ayakkabısız görüşme talep eden komutanın yanına gittiğimde siyah transit bir araç yanımıza yanaştı ve orta kapısı açıldığında dışarıya tam teçhizat, taarruz el bombaları, uzun namlulu silahlarla donatılmış, yüzleri kapalı, siyah özel bir birlik araçtan inip, 15 kadar namluyu bana doğrulttu. Bir taraftan da ‘Polise teslim olmayız LAN’ diye bağırıyorlar. Bu sırada o komutan benim önüme geçerek onları durdurmaya çalışırken ben su deposu tarafına hızla kendimi attım.

Yola vardığımda ayakkabılarım olmadığı için kızışmış asfalta basmadan toprakta yürüyerek, Akıncı Nizamiyesine ulaştığımda bir Organize Suç Müdürü, birçok cinayet olayı ve ceset görmüş biri olarak söylüyorum ortalık kan gölü olmuştu, etrafta beyin ve kafatası parçaları vardı. Cesetler kaldırılmıştı ama burada bildiğiniz bir katliam olduğu ayan beyan ortadaydı. Saat 13-14 arası teslim olma süreci başladı.”

Necati Çevik daha sonra Komisyon Başkanı Reşat Petek’in Organize Suç İl Müdür Yardımcısı olarak böyle bir örgütün mahiyetini sorması üzerine Çevik şu cevabı verdi;
“Bugüne kadar birçok örgüt gördük ama YALAN ile YEMİNİ bu kadar bir arada götüren başka bir örgüt görmedim. Bunlar Allah’a vereceği hesabı değil, Hocaefendilerine nasıl hesap vereceklerini düşünen sapkın, sapık bir örgütsel güdüye sahipler”

Komisyon Sözcüsü Belma Satır’ın “17-25 Aralık sonrası biliyorsunuz ki bu tarihte FETÖ’cü yargı – polis mensuplarınca seçilmiş hükümete yönelik bir başka kalkışmaydı. Benimde milletvekili olduğum o dönem TBMM’nde bir İÇ Güvenlik Yasası çıkardık. Bu kanunun çıkması ile dünde Özel Harekat ziyaretimizde Daire Başkanımız Selami Türker Beyfendinin ifade ettiği üzere 1200 kadar FETÖ mensubu Özel Harekatçı ihraç edilmiş. Eğer bu yasa olmasaydı, bu personel tasfiye edilmese veya etkisizleştirilmeseydi ne olurdu? Bu İç Güvenlik Yasasının Emniyette ki FETÖ temizliğine etkisi ne olmuştur?
Necati Çevik bu soruya şöyle cevap verdi;

“Bu yasanın bizim sonuça ulaşmamızda bu yapı mensuplarını hızlı şekilde tasfiye etmemizde vaya pasifize etmemizde elimi güçlendirdiğini net olarak söyleyebilirim. Eğer bu yasa ile ve 17-25 Aralık sonrası tasfiyeler olmasaydı bu darbe kalkışması netice alırdı. Belki çok daha çok kan dökülür ama netice alırlardı. Emniyet teşkilatının darbe girişimi karşısında çok net ve dik durması bu unsurları içerisinden temizlemesiyle mümkün olmuştur.

Tasfiyelerin olması ve pasifizeler 15 Temmuzda teşkilat içi bir çatışmanın önüne geçtiği gibi askeri FETÖ’cü darbeye karşı durmamızı kolaylaştırmıştır.

Şunu da özellikle belirtmeliyim ki Emniyet Teşkilatı bu örgütten bağırsaklarını en hızlı temizleyen, iç hiyerarşisini hızla yeniden kuran kurumdur.”

Komisyonun diğer bir üyesi Ravza Kavakçı Kan sorusunda 15 Temmuz FETÖ’cü Askeri Darbe Girişimi sırasında Emniyet Personeli içinde hainlerin olup, olmadığını, FETÖ’cü polisler ve vatansever polisler arasında bir çatışma olup, olmadığı sorusunu sordu.
Necati Çevik bu soruya ise şu cevabı verdi;

“Maalesef ‘asker geldiğinde karşı koymayın. Teslim olun. Direnmeyin’ diyen. Bunu mesaj atan meslektaşlarımız da oldu. Bunlar her ne kadar pasifize edilmiş görevlerde de olsa psikolojik bir algı oluşturmak için yapılmıştır. Daha sonra yazışma programlarında yaptığımız tespitler neticesinde bu darbe yanlısı haberleşmeleri tetkik ettik. Tetkiklerimizle birlikte tespitlerin gereği de yapıldı. Ama o gece bir fiil karşımıza çıkan bu yapıya mensup, emniyet personeli olmadı"

Komisyon çalışmalarında diğer dikkat çeken ise CHP'li komisyon üyelerinin kameralar varken ve oturum açılırken komisyonun çalışmadı yönünde beyanları ile usul tartışması istekleri ve popilist söylemleriyle tartışmaya çıkarmaya çalışan Aykut Edoğdu ve Aytunç Çıray'ın kameralarla birlikte komisyon çalışmasını bıraktığı gözlerden kaçmadı.
Dünkü Özel Harekat Ziyaretinde ve Sunumlarındada olmayan bu ikilinin kameralar önünde çalışmayı daha çok sevdikleri yorumları gazeticer arasında konuşuldu.