İşte Emin Pazarcı'nın Akşam Gazetesi'ndeki o yazısı...
Yine geldi çattı, yarın 24 Nisan. Sözde “Ermeni soykırımının” bilmem kaçıncı yıldönümü. Aynı iddialar tekrarlanıyor, aynı tiyatrolar sahneye konuluyor. Aslında yeni bir şey yok. Tek yenilik, ABD’deki Yahudi Lobisi’nin Ankara’dan desteğini çekmesi ile Paralel Yapı’nın yurtdışı uzantılarından gelen kötü kokular.
ABD’deki tasarıyı sorarsanız, oradan bir şey çıkmaz. Belki çekimlerine başlanan ve 2015’te gösterime girmesi planlanan yeni film tadımızı kaçırabilir.
Aslında uzunca bir süredir Ermeni meselesi çok farklı bir noktaya gelmiş durumda. Öylesine biçim değiştirdi ki, Türkiye ile Ermenistan arasında bir sorun olmaktan çıktı. Devlerin tepişmesine dönüştü.
***
ABD ile Rusya itişiyor…
Sıkıntıyı ise, Türkiye ile Ermenistan çekiyor!
Nasıl mı? Kırıkkale Üniversitesi’nden Doç. Dr. Şenol Kantarcı ile bir ufuk turu yaptık. Bakın ortaya nasıl bir tablo çıktı:
Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte Kafkaslarda bir bilek güreşi başladı. Soğuk Savaş’ın ardından belki de en büyük mücadele Gürcistan’da yaşandı. Bunu da büyük oranda ABDkazandı.
Kurt politikacı Şevartnatze, hem ABD, hem de Rusya’yı idare ediyordu. Bu, Amerika’ya yetmedi, yerine mutemet adamı Şaakaşvili’yi getirdi. Rusya, bu gelişmeye sesini çıkarmadı, sineye çekti.
Kosova’nın bağımsızlığının tanınması, önemli bir dönüm noktası oldu. Putin ortaya çıkıp açık ve net bir konuşma yaptı…
“Buralar benim arka bahçelerim” dedi. Batılıları, o bölgelerde fazla gezinmemeleri konusunda uyardı.
Eli cebinde yaptığı o konuşmada, ABD’lilere de “katil” dedi.
Bu uyarıya rağmen, Şaakaşvili 2008’de Güney Osetya’ya girdi. Putin de tehdidini hayata geçirdi. Rus Ordusu’nu Gürcistan’a soktu. Sınırsız güç kullandı. Sonunda çekildi ama Abhazyave Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanıdı. Ardından gitti, oralara yerleşti.
***
Bugün Azerbaycan’da yüzde 70 civarında Batı etkisi var. Ancak, Rusya tamamen çekilmiş ve bırakmış değil.
Ermenistan ise, Rusya’nın Güney Kafkasya’daki son kalesi. Kesinlikle kaybetmek istemediği önemli bir yer.
Zaten, Ermenistan diye bir devletin var olduğunu iddia etmek de oldukça zor. Ekonomisinin yüzde 75’i Rusların denetiminde. Ülkeye giriş çıkışları Ruslar denetliyor, pasaport kontrollerini onlar yapıyor. Rusların askeri üslerinin bulunduğu Ermenistan’ın sınırlarını bile Rus askerleri koruyor.
Yetmez, bitmedi, Ermenistan’da seçilen bütün devlet başkanları ilk ziyaretlerini Moskova’ya yapıyor.
Ruslar çıkarmak isterler mi böyle bir ülkeyi ellerinden?
Durum bu olunca, Batı da gerekli tedbirleri alıyor. Petrol, doğalgaz ve demir yolu hatları projelerinin tamamında Ermenistan by-pass edilmiş durumda. Ermenistan, Batı'nın Kafkaslar'daki hiçbir projesinin içinde yok.
İçine kapalı ve sıkıntılarla boğuşan bir ülke olarak hayatiyetini devam ettiriyor.
***
2008-2009 sürecinde Türkiye ile Ermenistan arasında Zürih’te bir diplomasi trafiği yürütüldü. Türkiye ilk defa Karabağ’ı müzakerelerin dışında tuttu. Davutoğlu ile Nalbantyan bir araya geldi, iki ayrı protokol imzalandı.
Önce bu protokoller herkes tarafından kabul edildi. Şovunu yapan Rusya, daha sonra bunlarıErmenistan Anayasa Mahkemesi’ne iptal ettirdi. Çünkü Rusya, ne Türkiye’nin Ermenistan’la, ne Azerbaycan’la ne de Ermenistan’ın Azerbaycan’la iyi ilişkiler içinde bulunmasını istemiyor.
Ermenistan üzerinde ciddi bir Rus kilidi var.
Batı ise, bölgede istikrar istiyor ama tarihten gelen sebepler yüzünden, “soykırım” denildiğinde hep Ermenistan’ın yanında yer alıyor.
En önemlisi de tarihi soykırımlarla dolu olan Avrupa, Müslüman bir ülkeyi de yanına almak istiyor. İslami temellere dayanan Osmanlı’ya da “soykırımcı” damgasını vurmaya çalışıyor.
Pek çok hesap birbirine karışıyor, aslında devler tepişiyor. Ermeni meselesinin bugün ulaştığı nokta işte budur!
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...