İşte Durdu Özbolat'ın Yurt Gazetesi'ndeki o yazısı...
Türkiye her gün yeni bir gündemle uyanıyor. Karamsarlık ve umutsuzluk toplumun tüm kesimine yayılmaya başladı. Ne olacak sorusu endişeye dönüşüyor. Halk ne olacağını kestiremiyor. Bir arayış içinde. Siyaset kurumu da bir kısır döngü içinde. Halka güven veremiyor. Bütün sektörler bir mucize bekliyor. Tam bu arada da Anayasa Uyum Komisyonu göreve başladı. Buradan bir uyarı ve değerlendirme yapma gereği hissettim.
Anayasa değişikliği görüşmeleri istikşafi görüşmelere dönüşebilir. 7 Haziran seçimleri sonrası 34 gün koalisyon görüşmeleri yaptıktan sonra Ömer Çelik'in, 'istikşafi görüşmeleri yaptık' sözleri hiç aklımdan çıkmıyor. Ardından Sayın Kılıçdaroğlu'nun, 'Bize hiç koalisyon teklifi gelmedi' demesi. Sonrasında da 'zaman kalmadı' denilerek 1 Kasım'da erken seçime gidilmesi ve sonuçları kırılma noktam oldu.
1 Kasım seçimlerinde milletvekili adaylık başvurusu yapmadım. Yetkilileri PM'de açık açık uyardım. Maalesef uyarım dikkate alınmadı. 7 Haziran'da AKP'nin yenilgisi ancak böylece bir zafere dönüştürülebilirdi.
Korkarım ki Anayasa görüşmeleri ve referandum tartışmaları, Güneydoğu'da yaşanan olaylar, Rus uçağının düşürülmesi, ekonomik daralma, şehitler, cenazeler derken bir bakmışız ki 6 Kasım 2016'da bir erken seçime daha gitmişiz.
Ve yine korkarım ki, 1 Kasım'ı aratacak bir tabloyu yaşayabiliriz...
Durup dururken neden bu kanaate vardım, hemen açıklayayım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı iyi tanıyorum. Ne yapacağını, ne düşündüğünü çok iyi biliyorum. Bunu yaşayarak öğrendim. Referanduma gitmek için 13 milletvekili transfer etmek çok zor bir iş. Siyasi sonuçları ağır olabilir. Ayrıca, bir sürpriz de olabilir. Ama bir erken seçim ile Anayasa'yı değiştirecek bir TBMM çoğunluğunu yakalayabilir.
Her hafta üç ayrı araştırma yaptırarak, gündemi ve siyasal dengeleri takip ediyor.
Şu an seçim olsa HDP ve MHP'nin 'baraj altı kalabileceği' hesapları yapılıyor.
CHP'nin ise yüzde 20 bandında olduğu beklentisi içinde. Bu da 400 milletvekili anlamına geliyor. Bu arada Arınç bir çıkış yaparak 'biz buradayız' demeye getiriyor. Buna Gül, Çelik, Kılıç, Elgin katılarak çok sayıda AKP kurucusu bunlara destek veriyor. Yeni bir oluşum sinyalleri vermeye çalışıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunlara meydan verir mi?
Bilmiyorum…
Ama her önüne gelene, açıklama yapana 'paralelci' diyerek bir kulp takıyorlar. Buna Başbakan Davutoğlu da eklenebilir mi?
Bence işaret fişeği, Davutoğlu'nun ‘erken seçimler bir aşı gibidir, sık sık yapmamak gerekir’ açıklaması ile geldi. Bunun karşılığında da Cumhurbaşkanı Erdoğan atama kararnamelerini imzalamayarak veriyor. Çünkü bir erken seçim tartışmasının çekim merkezi muhalefet değildir. Gündemi belirleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır.
Şimdi bir bakalım; Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçim denklemini kurarken muhalefet ne yapıyor?
MHP: Devlet Bahçeli Televizyonda evlilik programlarını ve eşkıya dünyaya hükümdar olmaz dizisini seyrediyor. Kalbini dinlendiriyor. Ülkücü muhalefeti görmezden geliyor. Ama ağır bedeller ödeyen ülkücüler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her sıkıştığında imdadına yetişen Devlet Bahçeli'den kurtulmak istiyor. Bunu başarabilirse MHP baraj sorununu atlatır.
HDP: Güneydoğu'da yaşanan çatışma ortamından en büyük kaybı HDP yaşıyor. Selahattin Demirtaş unutmasın ki HDP sadece Kürtlerin Partisi değildir. HDP hatırı sayılır Kürt olmayan seçmenin oylarını alarak 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerini atlattı. Türkiye'nin kabul edeceği bir siyasal çıkış bulamazsa ne yazık ki baraj sorunu yaşayacaktır. Hendekten, çukurdan kurtulmak zorundadır. Yönünü Kandil'e değil batıya dönmelidir.
CHP: Mensubu olduğum partim ne yapıyor?
50 gündür Atatürk'ün portresini kimin indirdiğini tartışıyor. Ülkeyi emperyalist işgalden kurtaran, cumhuriyeti kuran, devrimleri yapan, laikliği getiren ve demokrasiyi getiren, CHP'nin kurucusunun resmini tartışmak abeste iştigaldir. Olay duyulduğunda Genel Başkan bir telefonla bu işi çözebilirdi. Aylin Hanım yaptığı açıklamada olayın doğru olduğunu belirtti ama o ismi sadece Genel Başkana söylerim diyerek topu Sayın Kılıçdaroğlu'na attı. Genel Başkan, Aylin Hanım ile görüştü mü, görüşmedi mi? Bilmiyorum. Birbirlerine yakınlar. Söylemediyse büyük eksikliktir. Söylediyse ve Genel Başkan gereğini yapmadıysa, neden yapmadı? CHP Meclis Grubunu, MYK, PM ve Yüksek Disiplin Kurulunu zorda bırakmıştır. Krizi yönetememiştir.
Bu da partinin tüm stratejisini alt üst ediyor. Hedef kitlelere derdini anlatmakta güçlük çekiyor.
Oyunu alacağımız kitlelerde güven kaybına uğruyoruz. Gereksiz tartışmalar, partimize zarar veriyor. Umudunu CHP'ye bağlayan işçiler, köylüler, aydınlar, dar gelirliler. Kısacası ezilenler bize oy verirken elleri titriyor. Almamız gereken oya bir türlü ulaşamıyoruz.
Partiye oy verenler ulaşamadıkları yöneticilerden, halktan kopuk belediye başkanlarından inanılmaz derecede rahatsızlar. Ama bir şey yapamıyorlar. Demokrasi, laiklik, hukuk devletini kaybetmek istemedikleri için mecburen oy veriyorlar. Bundan kurtulmamız lazım.
Benim yazmaktaki amacım partime, ülkeme, katkı sağlamaktır. Hesaplaşmak ya da kişisel kırgınlıklarımı anlatmak değildir. Tabii ki tarafsız bir gözle eleştiri hakkımı kullanacağım.
Yeteneksiz, basiretsiz, bencil, kötü niyetli, kendini ve cebini düşünenleri teşhir edeceğim.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...