Ceyda Ateş'ten Özel Açıklamalar! 

Şubat ayında sinemalarda vizyona girecek Gulyabani adlı filmde başrol oynayan, son dönemde Buğra Toplusoy’la yaşadığı aşkla gündeme gelen, Adını Feriha Koydum dizisinin unutulmaz karakteri Hande Gezgin’le hatırlanan Ceyda Ateş’le Koşuyolu’nda, bağlı olduğu ajansı Tümay Özokur’da buluştuk.
Gulyabani, 28 Şubat’ta vizyona giriyor. Bunun heyecanını yaşıyor musun?
Evet, sabırsızlanıyorum. Aşk Ağlatır’dan sonra ikinci filmim oldu Gulyabani. Filmde Duygu karakterini oynadım. Deniz Uğur, Didem Balçın, Melike Öcalan ve ben, senaryo yazmak için ormandaki kulübeye gidiyoruz, film böyle başlıyor. Başımıza inanılmaz olaylar geliyor.
Korku-komedi diyorlar bu filme.
Bu filmde hem gülünecek hem de korkulacak. Fazla anlatmak istemiyorum, gelip görsünler en iyisi.
Filmin tanıtımında ‘İnsanın kendi şeytanıyla yüzleşmesi’ deniliyor.
Şeytan değil de korku diyelim. Her insanın korktuğu, çekindiği şeyler vardır. Ancak annem çocukluğumdan beri korkusuz olduğumu söyler hep. Gözükara bir kızım. Kafama koyduğum şeyi mutlaka yaparım.
Ceyda Ateş’in en büyük korkuları nedir?
Yalnızlıktan ve ailemi kaybetmekten korkarım.
Bu Gulyabani, Kemal Sunal ve Şener Şen’in Süt Kardeşler filmindeki gibi değil galiba.
Önce Kemal Sunal filmindeki gibi bir Gulyabani çıkıyor ortaya. Ancak daha sonra işler değişiyor, gerilim artıyor. Filme adını veren Gulyabani insanların uykusunu kaçıracak.

Gelelim senin kaçan uykularına. Sevgilin Buğra Toplusoy, Amerika’ya gitti. Allah kavuştursun diyelim mi Ceyda Ateş’e?
Diyebilirsiniz. Buğra zaten yıllardır Amerika’daydı. Orada okudu, okulunu bitirince de işlerini de oraya taşıdı, Miami’de bulunuyor.
O dünyanın bir ucunda şimdi, zor olmuyor mu?
Hayatta hiçbir şey kolay değil. Zaten kolay olursa tadı da olmaz, değeri de.
Uzun telefon sohbetleriniz oluyor mu?
Yok, mantıksız aşıklar gibi davranmıyoruz.
Ne zaman ve nasıl tanıştınız?
10 ay önce ortak arkadaş grubumuz arasında karşılaştık ve öyle tanıştık. Buğra beni daha önce oyuncu olarak izleyip beğeniyormuş zaten.
Gelecekle ilgili planlarınız var mı?
Allah, gelecekle ilgili plan yapanlara gülermiş. Bu yüzden her şeyin hayırlısı demek istiyorum.
Şu sıralar bir aşk filmi çekilse ve o filmde sevgilisi uzakta olan bir genç kızı oynasan, her halde döktürürsün…
Evet, sevgilisinden ayrı olan bir kız rolünü ağlaya ağlaya oynarım.
O zaman dileyelim, bu yaşadığın aşk tıpkı eski Türk filmleri gibi mutlu sonla bitsin.
Bu çok güzel bir dilek, yürekten katılıyorum. Buğra (Toplusoy) ile yaşadığımız aşkın Türk filmlerindeki gibi mutlu sonla bitmesini çok isterim.
Ceyda Ateş’in bir aşkı da oyunculuk.
En büyük aşkım oyunculuk. O çok başka bir kefede. 5 yaşında adım attım oyunculuğa. İlkokul yıllarımda hem setleri hem de okulumu ihmal etmedim. Çok yoruldum, bunaldığım zamanlar da oldu ama asla yılmadım.
Oyunculuğunu da iyi besliyorsun. Ata biniyorsun, şan ve dans dersleri alıyorsun. Çıtanı hep yukarıda tutuyorsun.
Her şey gelişiyor, ben de kendimi her zaman geliştirmek zorundayım. Sesim güzel değil ama şan dersi almam gerekiyordu. Çünkü bir filmde gerekirse kendi sesimle şarkı söylemek isterim. Menajerim Tümay Özokur da her zaman destek veriyor.
Adını Feriha Koydum ve Emir’in Yolu dizilerindeki Hande Gezgin karakterinde çok başarılıydın.
Hande Gezgin karakteri unutulmadı. Özellikle İstanbul’a gelen Araplar beni görünce ‘Handa Handa’ diyerek yanıma geliyorlar.

Hande kötü bir karakterdi. Bu yüzden sana ‘sarı çiyan’ diyorlardı. Üzülmüyor muydun?
Üzülmüyordum. İnsanlar sokakta bana nefretle bakınca mutlu oluyordum. Demek ki rolümde başarılı olmuşum diyordum. Gerçek şu ki, Hande Gezgin o kadar kötü bir kız da değildi. Çünkü neticede o da aşkı için savaşıyordu.
Hazal Kaya ve Çağatay Ulusoy’la sıkı arkadaştınız, bir aile gibiydiniz…
Gerçekten de ekip olarak aile gibiydik. 2.5 yıl devamlı birlikteydik.
Çağatay’ın uyuşturucu konusunda başına gelenleri nasıl yorumluyorsun?
Bunu konuşmak bana düşmez. Allah hiç kimseyi bu duruma düşürmesin. Elbette hepimizin hataları olabilir ama önemli olan hataları tekrarlamamaktır.
Adını Feriha Koydum’un ardından Evlerden Biri’nde başrol oynadın ve sonra Emir’in Yolu’na döndün. Ekip “Ceyda geliyor ve dizide yine entrika rüzgarları esecek, reyting tavan yapacak” demişti.
(Gülüyor) Bunlar beni hep mutlu etmişti. Evlerden Biri dizisi sona erince Fatih Aksoy çağırdı ve geri döndüm. Gerçekten de dönünce dizinin hareketlendiği söylendi. Bu benim için çok mutluluk verici bir şey.
Aslında Muhteşem Yüzyıl’da olsan, entrikalarla cuk oturursun…
(Gülüyor) çok güzel bir dizi ve orada Vahide Gördüm var, Hürrem’i oynuyor. Adını Feriha Koydum’da bizim annemizdi, gerçekten de hepimize kol kanat germişti. Onunla tekrar birlikte oynamayı çok isterim.

Vahide Gördüm’ün sağlığı nasıl?
Vahide Gördüm’ün sağlığı şu anda çok iyi. Deniz Uğur’un da sağlığı iyi çok şükür.
Seni zorlayacak rolleri seviyorsun ve düşlüyorsun. Nasıl bir rolün seni zorlamasını ve hırpalamasını istersin?
Bir şizofreni oynamayı çok istiyorum. Role hazırlanmak için belki birkaç hafta gerçek bir şizofrenle yaşayabilirim, başka türlü olmaz çünkü.
Başka…
Minyon tipliyim ama savaşçı bir kızı oynamak isterim. Ata çok iyi biniyorum. Zeyna karakteri vardı, onu çocukluğumda çok izlerdim. Çocukluktan beri ata binerim.
Ata binmek biraz da tehlikelidir.
Adını Feriha Koydum dizisinde attan düşme sahnesinde dublör istemedim. Yağmur da vardı o gün, bütün gün atın üstünde sırılsıklam çalıştım. Çok iyi bir düşme sahnesi çekildi ama faranjit oldum ve 3 gün hasta yattım. Az önce de dediğim gibi gözü kara biriyim, hiçbir şeyden korkmam. Attan değil, rolüm gerektiriyorsa damdan da atlarım!
Ceyda Ateş istediği ya da hedeflediği noktada mı?
5 yaşında başladım oyunculuğa 21 yıldır mücadele veriyorum. Geldiğim nokta elbette hedeflediğim nokta değil. Merdivenleri yavaş çıkıyorum ama önümde daha çok basamak var. İngilizce öğrendim, şimdi İspanyolca öğreniyorum ve yurt dışında da oyunculuk yapmak gibi bir hedefim var.
Ceyda Ateş’in bir de Dünya’sı var!
3 yaşında Pincher cinsi bir köpek Dünya, benim her şeyim. Odamı onunla paylaşırım, birlikte uyuruz. Ben olmadığım zaman benim kıyafetimle uyur.
Hayvanları çok seviyorsun.
Benim köpeğim dışında, kardeşimin kaplumbağaları, babamın akvaryumda beslediği piranaları ve bir de iguanamız vardı. Sonunda annem isyan etti ve Dünya dışındakileri hayvanat bahçesine götürdü.