Yanlış değilmiş ama... Mehmet Görmez 1 milyonluk ultra lüks makam aracını iade edecek!

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, yüksek fiyatı ile tartışmalara neden olan son model Mercedes marka makam aracını iade edecek. 

Açıklama bizzat Mehmet Görmez'dan geldi.

Katıldığı bir televizyon programında konuyla ilgili soruyu yanıtlayan Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'na böyle bir aracın tahsis edildiğini doğruladı.

İhtiyaç doğrultusunda araç talebini kendilerinin yaptığını söyleyen Görmez, "Bu haberlerden hareketle bu kurum üzerinden algı operasyonu yapılacağını görerek o araca binmedim" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı, bu tür araçların diğer kurumlara da alındığını belirterek "Yapılan işin yanlış olduğu için değil ama ibret-i alem olsun diye araç iade edilecektir" ifadelerini kullandı.

Mehmet Görmez, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

"Bunun hikayesini, edep el vermediği için, kurumun saygınlığı pek çok şeyi konuşmayı engellediği için ilk defa konuşuyorum. 

Bu haber, ilk önüme geldiğinde Moskova'da Müslüman kardeşlerimizle toplantı halindeydim. Haber şöyleydi; Diyanet İşleri Başkanı'na Diyanet Vakfı'nın parasıyla, cami önlerinde toplanan parayla, bir milyon dolarlık zırhlı bir araç alındı. 

Ertesi gün tekzip edildi, tekzip sadece, 'Vakıf parasıyla değil, milletin vergileriyle' şeklinde yapıldı ama düzeltme yapılmadı. Sonra mahkemeye gidildi ve Diyanet kazandı. 

Gazete üst mahkemeye gitti, onu da kaybetti. Mahkeme, gazeteyi aynı kelimeler ve puntolarla tekzibi yayınlamaya mahkum etti. Tekzipte, bunun doğru olmadığı, vakıf marifetiyle alınmadığı, rakamın öyle bir rakam olmadığı vardı. 16. sayfada küçük bir yerde yayınladı. 

Kamu kurumları bir şey aldığı zaman vergiden muaftır. Eş zamanlı Papa, Diyanet İşleri Başkanlığını ziyaret etti. Gazetelerde mütevazi Papa; kibirli, devletini zarara uğratmış Diyanet İşleri Başkanı imajı çizildi.

Aynı haber 1 gün sonra Suudi Arabistan'ın 3 büyük gazetesinde yayınlattırıldı. Vakıf marifetiyle aldırıldığı haberi 3 gazetede birinci sayfadan verildi ve oradan beni hocalar aradı. Şaşırdıklarını söyledi. Siz bir haberle Diyanet'i itibarsızlaştırmaya karar vermişseniz, sadece Türkiye'de bu algıyı oluşturmayacaksınız; Diyanetin hizmet götürdüğü her yerede yapacaksınız. 

"GÖRDÜĞÜM AN MEZARA DÖNÜŞTÜ"

Bu haberler yayınlandığında Diyanet İşleri Başkanı bu araca binmemişti. Bu Ankara'da devlet gerekliliği içinde herhangi bir kurumun yaptığı işi bir algı operasyonuna dönüşerek ve kurumun başındaki insan itibarsızlaştırılmak için araç olarak kullanıldı. Bunu gördüğüm an o araç benim için mezara dönüştü. 

"ARACIN TAHSİS EDİLMESİ TABİİDİR"

Bir gün dahi o araca binmedim. Binmem mümkün değildi. Bu sarık bir nokta leke kabul etmez. Bu makam, başka makama benzemez. Biz yanlış yapıldığı için o araca binmemezlik yapmadık. Yapılan iş doğru bir iştir. 

Bu ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı'na böyle bir aracın tahsis edilmesi tabiidir, normaldir. Diğer devlet kurumlarında da var bu tür araçlar. 

Hiçbir arabanın markasını bilmem. Şu anda eski aracımızı tamir ettirerek onunla yürümeye çalışıyoruz. Bu haberlerden hareketle bu kurum üzerinden algı operasyonu yapılacağını sıradan bir haber olmadığını gördüm ve araca binmedim. 

Bir müddet sonra bunun üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığı'nı itibarsızlaştırmak için siyasiler de soru önergeleri verdi. 

3 ay sonra ise başka bir gazete, yine birinci sayfadan, hoca arabasına oyun takımları siparişi verdi haberi yaptı. Utanmadıktan sonra ne yazarsan yaz. 

"İBRET-İ ALEM OLSUN DİYE"

Bunların hepsi bitmiştir, o araç iade edilecektir. Yanlış olduğundan değil ama ibret-i alem olsun diye iade edilecektir. 

Bir araç alımı üzerinden yapılan bu kadar yalandan dolayı o araç iade edilecek. Biz hizmetimizi başka araçlarla da yaparız. Biz israf, lüks, şatafat isnatlarından bir tanesi doğru olsa bu mübarek sarığa küçük bir toz konmaması için gereğini yapardım zaten."

ntv