Papa Hangi Manşetleri Kararttı?
Vatikan ile P2 Mason Locası arasındaki derin ilişki yıllar öncesine dayanır.
Hatta birçok papaz için özel olarak oluşturulan localar vardır.
Geçmişte Vatikan Dış İşleri Bakanlığını yapan bazıisimlerin Mason olduğu da bilinir!
Kiliseye bağlı ‘Kurtuluş Ordusu’ isimli kuruluş ile Tapınakçıların derin ilişkisi 1973’te deşifre olmuştu.
Bu deşifrenin ardından birçok Hıristiyan din adamı,uzman, yazar ve araştırmacılar kiliseyi masonların ele geçirdiğini, yönetimi ele aldıklarını dile getirdi.
Yoğun lobi karşısında birkaç kişinin bu tespiti arşivlerde yerini almaktan öteye geçemedi.
Israrla Katolik Kilise mensuplarının anti-Hıristiyan olduğunu iddia eden, Vatikan’a sızan masonların para ilişkilerini ortaya koyan isimler ise karakter suikastı ile etkisizleştirilmişti.
Vatikan’da bulunan birçok bankanın hissedarlarıaraştırıldığında Mason ve Yahudilerin öne çıkıyor olması kirli ilişkiyi daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Bu bankaların kuruluş gerekçesinin Vatikan’a yapılan bağışların işletilmesi amaçlı olduğunu gördüğümüzde ise papazların kimlerle dayanışma haline girdiği belgeleniyor. Bir dönem Neo-Conların bizzat Vatikan’a Mali İşler Bakanı ataması da sır değil artık!
Kutsal ilan edilen Vatikan parasını işleten yapı Localar,İtalyan mafyasıyla birlikte paranın akışını kontrol altında tutan yine P2..
O yıllarda bu işleyişe karşı çıkanların ortadan kaldırılması da locaları işaret ediyordu.
Yahudi lobisi ile direk bağlantılı olan loca, papaz okullarında söz sahibi olduğunda sızmanın ötesine çoktan geçmişti.
Bir amacı da kapitalizmi meşrulaştırmak olan Masonlar, Hıristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezini ele geçirerek hedefe doğru yürüyüşlerini sürdürüyordu. Yürüyüşe dur diyen ise çıkmıyordu. Virüs yaygınlaştıkça ittifakları derinleşiyordu.
Bunları neden mi yazdım?
Yeni Şafak Gazetesinin geçtiğimiz haftalarda yayınladığı belgeleri hatırlayın ve son süreçte yaşananları düşünerek yapbozu birleştirin istedim. Çünkü Yeni Şafak Gazetesi bir bakıma yukarıda anlattığım derin ilişkinin Türkiye ayağını deşifre etmiş, localar ile paralel ilişkiyi gözler önüne sermiş, ulaştığı tarihi belgelerle yine din üzerinden Anadolu’nun karanlık yapı tarafından nasıl işgal edilmeye çalışıldığını gözler önüne sermişti.
Tam bu sırada savcımız şehit edilmiş,
Gündem değiştirilmiş,
Taşeron örgütler devreye sokulmuş,
Loca destekli tersten propagandalar medyayı esir almış,
Ve Yeni Şafak Gazetesinin manşetleri toplumun gözünden kaçırılmıştı.
Tekrar bir normalleşme yaşanacağında ise devreye Papa girmiş,
Yaptığı ırkçı açıklamalarla sadece Türkiye’nin değil dünya gündeminin değiştirilmesine büyük katkı sunmuştu. Sunduğu katkı ile ne kadar İslamofobik yapı varsa desteğini almış, Türkiye’yi yalnızlaştırmak için batıyı adeta hareketlendirmeyi başarmıştı.
Haçlı ittifakı deşifre olduğunda ve sağduyulu çevreler oyunu anladığında Çözüm Sürecine kurşun sıkılmış, bu kez kardeşliğimiz hedef alınmıştı.
Eski Türkiye özlemi içinde olan ne kadar kalem varsa eş zamanlı olarak yine tetikçiliğe soyunmuştu.
Paranoya ya da komplo teorisi demeden önce gerçeklerin üzerini örtmeye çalışan küresel ittifakın ‘Gezi’den bu yana sahneye koyduğu oyunları hatırlayarak bir kez daha düşünün. Gezi olaylarında Mason sitelerinde “Menderes” hatırlatması yapılarak sanatçılar, Taksim’e davet edilmemiş miydi? Bu davet Milat Gazetesi tarafından deşifre edildiğinde panikle o siteler bizzat kendi yöneticileri tarafından anında kapatılmamış mıydı?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...