E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

O müezzinden Diyanet'e dava! Teşekkür ve takdir beklerken tenzil edilmesi beni çok üzdü... Oysa günlerce...

Gezi Parkı eylemleri sırasında Dolmabahçe'de göstericilerin sığındıkları Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin o dönemki müezzini Fuat Yıldırım

23.11.2014 - 08:58
O müezzinden Diyanet e dava!

Gezi Parkı eylemleri sırasında Dolmabahçe'de göstericilerin sığındıkları Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin o dönemki müezzini Fuat Yıldırım, başka bir camiye atanması kararının iptali istemiyle açtığı davada yaşadıklarını "Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar halinde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. İnsanlar çıldırmıştı, sanki küçük bir kıyametti. Durum vahimdi. Gün boyu polisten yardım talep ettim. Fakat hiçbir netice alamadım" sözleriyle anlattı.

Gezi Parkı olayları sırasında Dolmabahçe'deki göstericilerin sığındıkları Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin o dönemki müezzini Fuat Yıldırım, başka bir camiye atanması kararının iptali istemiyle açtığı davada yaşadıklarını anlattı.

İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına davacı Fuat Yıldırım ve avukatı Ali Tizik ile davalı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın avukatı katıldı. 
 Fuat Yıldırım, dava dilekçesindeki ifadelerini tekrarlayarak yer değiştirme kararının iptalini istedi. Diyanet İşleri Başkanlığı avukatı da kararın hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etti.

İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin, kararını bir ay içinde açıklaması bekleniyor.

Müezzin Yıldırım, avukatı Ali Tizik tarafından 21 Mart 2014'de İstanbul 4. İdare Mahkemesi'ne verdiği dilekçede, Gezi Parkı olaylarının başladığı 31 Mayıs 2013 akşamı, polisin gaz sıktığı eylemcilerin bir kısmının duvarları aşarak caminin bahçesine, bir kısmının da içeriye girdiğini belirterek, ancak dışarı çıkarılan grubun kapıları tekmeleyip, kilitlerini kırdığını kaydetti.

Grubun cemaatle karşı karşıya gelmemesi için 00.30'da dışarı çıkarıldığını ifade eden Yıldırım, istenmesine rağmen polisten yardım alamadıkları gibi eylemcilerin camiye doğru püskürtüldüğünü aktardı.

Yıldırım, eylemcilerin küçük gruplar halinde sabaha kadar caminin önünde slogan attığını, dolayısıyla kendilerinin sabaha kadar gaz yediklerini, hiçbir idarecinin de olaya müdahale etmediğini savunarak, şunları anlattı:

"Ertesi gün, etraftaki ilçelerden gelen insanlar Dolmabahçe Meydanı'nda toplanmaya başladı. Camide yalnızdım ve uğraşmama rağmen idarecilere ulaşamadım. Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar halinde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. Caminin hemen 500 metre ilerisinde eylemciler bir polis otobüsünü yaktı. İtfaiye araçları alana sokulmadı. İnsanlar çıldırmıştı, sanki küçük bir kıyametti. Durum vahimdi. Gün boyu polisten yardım talep ettim. Fakat hiçbir netice alamadım. 2 Haziran'da da olaylar devam etti. Pazar günü izinli olmama rağmen gece yarısı camiye döndüm. Cami imamı Halil Necipoğlu o gün görevli olmasına rağmen yoktu. Cami yaralılarla doluydu. İnsanlar ayakkabıyla cami içinde dolaşıyorlardı. Herkes başıboş bir şekilde, kargaşa ve panik haldeydi. Hemen müdahale edemedim. Çünkü provoke edip beni linç edebilirlerdi. Camiye sürekli yaralılar taşınıyordu ve oradaki doktorlar tarafından tedavi ediliyordu. Cami içine giren eylemcilerin çoğunluğu dışarıda alkol almış, sarhoş ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Saatler geçtikçe olay büyüyordu. Ortam provoke ve sabote edilmeye çok hazırdı. Biber gazından gözlerimizi açamıyorduk."

Fuat Yıldırım, caminin yakılmasını, insanların birbirini öldürmesini, çevreye zarar verilmesini önlemek için mikrofonla eylemcilere seslendiğini kaydederek, onlara molotofkokteyli atılırsa caminin yanabileceği, yaralıların zarar göreceğini ve caminin Sivas'taki Madımak Oteli olayına dönebileceğini söylediğini aktardı.

Yıldırım, "Camideki yaklaşık 3 bin eylemci panik içindeydi. Dışında kalan eylemciler sinirlenerek caminin cam ve kapılarını tekmelemeye başladı. Önlerine ne geldiyse kırıyorlardı. Ortalık cehennem gibiydi. Allah korusun bir molotof veya bir el bombası atılsaydı hem insanlık olarak hem de ülke olarak biterdik. Belki de bu güzel ülke iç savaşa gidecekti" değerledirmesini yaptı.

Dışarıya çıkıp bir polis müdürüyle konuşmasının ardından grubu dışarı çıkartabildiğini dile getiren Yıldırım, caminin kan ve ilaçlarla dolduğunu, iç tarafta pencerenin önünde ezik bir bira kutusu ve müezzin mahfilinde yarım paket sigara tespit ettiklerini anlattı.

Yıldırım, 3 gün 3 gece tek başına mücadele ettiğini ve büyük bir kriz yönettiğini vurgulayarak, "3 günlük bu mücadelem süresince tüm yetkilileri ve bana yardım edecek memur arkadaşları aramama rağmen kimseye ulaşamadım. Ulaştıklarımdan da netice alamadım" ifadelerini kullandı.

Camiye olay yeri inceleme ekibi gelmeden Milli Saraylar görevlisinin müftülük izniyle camide fotoğraf çektiğini, bazı basın mensuplarının da camiye girdiğini savunan Yıldırım, camide içki içilip içilmediği konusunda basınla mülakat, röportaj ve söyleşi yapmadığını, emniyet ifadesinde de bu yöndeki sorular üzerine görmediğini söylediğini anlattı.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın iki müfettiş görevlendirdiğini ve 15 gün boyunca inceleme yapıldığını aktaran Yıldırım, 2 ay sonra hazırlanan raporun basına sızdırıldığını öne sürdü. Yıldırım, rapor doğrultusunda görev yerinin değiştirilmesine çok şaşırdığını, teşekkür ve takdir beklerken tenzil edilmesinin kendisini çok üzdüğünü aktardı.

Müezzin Fuat Yıldırım, idare mahkemesine itiraz davası açacağını söylemesi üzerine ikinci bir soruşturma geçirdiğini ve evinden 90 kilometre uzaklıktaki Kayaşehir Hazreti Hüseyin Camisi'ne görevlendirildiğini, eşinin lösemi hastası olduğunun basına yansıması üzerine geçici olarak Karaköy'deki Arap Camisi'ne atandığını belirtti.
aa

YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
YSK Başkanı Ali EM Turktime'a Konuştu
28 Ocak 2010 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu Başkanı (YSK) olan Ali Em geçen ...
A.Ü. Z.F. Dekanı Çolak Turktime'a Konuştu TV'lerdeki Bal Reklamları Hayvansız Mandıralarda Kaşar Üretmeye Benziyor!
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak Turktime’ı ...
Tayyar: Muhafazakâr Değilim… Ahmet Hakan Oynak… Gül Denge, Erdoğan Gönül Adamı!
Ergenekon’da ağababalar dışarıda, soruşturma zenciler üzerinden yürütülüyor… ...
 
General Dostum Turktime’a Konuştu: Taliban Güçlendi Ama Onları Ben Yok Ederim!
Hamid Karzai ile ittifak kurup seçimlere girmek için Afganistan’a dönen ...
E.Albay Türemen: Karadayı Darbe Konseptine Uymayan Subayları Ankara’dan Uzaklaştırdı!
Karadayı darbe hazırlığı için subayları nasıl fişledi? Darbe konusunda ...
Büyük Yangından Önceki Son Röportajı Turktime Yaptı… Özbey: İstanbul Kötü Yönetiliyor!
Birkaç gün önce yanarak kül olan Avrupa’nın en büyük gösteri merkezi İstanbul ...
 
Adnan Oktar Turktime’a Konuştu: Said-İ Nursi'yi Atatürk Konusunda Yanılttılar!
Evrim teorisine karşı onlarca eseri, şatafatlı hayatı ve ilginç çıkışlarıyla ...
Erhan Göksel: Teslim Bayrağı Çeken Büyükanıt Divan-ı Harp’te Yargılanmalı!
Sınır ötesi harekat yapıldığı zaman aslında sanıldığı gibi bir harekat ...
Fatih Karaca: Tuncay Özkan Grubun’dan Kimseyi İşten Atmadık, Kendileri Ayrıldı...
Aralarında Kanaltürk ve Bugün Gazetesi'nin de bulunduğu Koza-İpek Medya ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Torku Konyaspor
Acun Ilıcalı
Kızılyıldız
Afganistan
survivor
madenci
Ahmet Kaya
Ersun Yanal
Danimarka