Taraf yazarlarını, yöneticilerini ve Prof. Mehmet Altan’ı sahte kod isimlerle dinleyen MİT’in skandal savunmasının yankıları sürüyor. İki yıl boyunca yapılan dinlemelerin anayasal bir suç olduğunu söyleyen Mehmet Altan, dinlemelerin de gizli bir yönetmeliğe dayandırıldığını belirtti.
ANAYASAL BİR SUÇ VAR
Taraf’a konuşan Mehmet Altan, “Bir kere ortada anayasal bir suç var. Dört sayfalık metnin altında Başbakan ve MİT Müsteşarının imzaları var. Haberleşme özgürlüğü, mahkeme ve yargının birlikte çalışmasıyla karar verilebilecek bir konu değil. Mahkemenin hukuka ve mevzuata göre çalışması gerekir” dedi. MİT’in gizli olan yönetmeliğine göre dinlemeleri yaptığını söyleyen Altan, şu ifadeleri kullandı: “Dört sayfalık metinde, MİT Teftiş Kurulu Başkanı kendi iç yönetmeliklerinden söz ediyor ve dinlemeleri kendi yönetmeliklerine göre yapabileceklerini söylüyor. Fakat o yönetmelik gizli. Ben Resmi Gazete’de böyle bir yönetmelik yayınlandığını sanmıyorum. Eğer yayınlanmamış, yani gizli bir yönetmelikten söz ediyorlarsa, bu da suçtur. Çünkü, yönetmelik de Anayasa’ya aykırı olamaz. MİT’in yönetmeliği bir suç ikrarıdır.
Ortada bir büyük skandal, bir anayasa suçu var. Başbakan ve MİT Müsteşarı imzalı bu metin, Türkiye’nin kendi anayasasını ve yasalarını ciddiye alınmadığını, MİT’in yargı ile işbirliği yaparak hukuku çiğnediğini gösteriyor.”
AÇIKLANAMAZ BİR SKANDAL
Dinlemenin yapıldığı sürenin uzunluğuna da dikkat çeken Altan, “Bir kişiye kod adı verilerek bu kadar uzun süre dinleneme yapılamaz. Toplum İletişim Başkanlığı da kendi kanununda da kod adıyla birisini dinleyemeyeceklerini belirtiyor. 24 saatlik bir dinleme karar alınabilir, iki yıl boyunca bir insanın sürekli dinleniyor olması açıklanamaz bir skandal” ifadelerini kullandı.
MİT’in sahte isimler kullandıığı kişiler hakkında mahkemelerden dinleme izni alması hakkında Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu inceleme başlattı. MİT’in savunmasıyla ilgili konuşan HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, “MİT de olsa mahkemeden bilgi saklayamaz. Gerçek isimler saklanıp mahkemeye doğrudan kod isim gönderilmesi olmaz” ifadelerini kullandı. Dinleme kararında imzası bulunan Hakim Metin Özçelik ise, “Kod isim yazdıysa gerçek ismi bilmediği kabul edilir. Resmi yazıya böyle yazıyoruz ama gerçekten böyledir’ demek zaten mümkün değil. Bunu bilip tasarrufta bulunmamız mümkün değil. Resmi yazı gelmiştir. O yazı üzerine karar vermişizdir” ifadelerini kullandı. 2008-2009 yıllarında, Taraf’ın yöneticileri ve yazarları Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Markar Esayan, Amberin Zaman, Mehmet Baransu ile Prof. Mehmet Altan’ın telefonlarının, sahte isimlerle çıkarılan mahkeme kararları ile dinlendiğinin ortaya çıkması üzerine, olay yargıya taşınmıştı. Soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, sorumluluğu görülen MİT elemanları hakkında soruşturma izni talep etmişti. Talep yazısını yazan savcı Hüseyin Kaplan izin talebinden sonra görevden alınmıştı. Başbakanlığın MİT’çilere soruşturma izni vermemesi üzerine savcılık soruşturmayı takipsizlikle sonuçlandırmıştı. Taraf’ın avukatı Veysel Ok da, takipsizlik kararının kesinleşmesine itiraz ederek dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmüştü.
Kod isimlerle karar alamaz
Öte yandan, Taraf çalışanlarının dinlenmesiyle ilgili soruşturmayı yürütürken görevden alınan savcı Hüseyin Kaplan, MİT’in savunmasına sert tepki göstermişti. Savcılığın izin talep yazısındaki ifadelerle ilgili MİT’in savunmasını Taraf’a değerlendiren savcı Hüseyin Kaplan şu ifadeleri kullanmıştı: “Bu yorum Cumhuriyet savcısının cahilliğine değil, MİT’in kanun ve kural tanımaması ve hukuku bilmemesine işaret eder. Zira MİT, dinleme kararında gerçek isimleri yazmak zorundadır. MİT kod isimler kullanarak dinleme kararı alamaz.”
taraf