Öcalan'ın Avukatından Şok Açıklama: PKK Ergenekon'un Şubesidir! 

Tuncay Güney’in ifadelerinde, adı Veli Küçük’ün Öcalan’ın avukatlığından tasfiye edilmesi gereken kişi olarak geçen Ahmet Zeki Okçuoğlu, Öcalan’ın diğer avukatı Mahmut Şakar’ın Ergenekon’la PKK arasındaki ilişkileri yürüten isim olduğunu ve PKK’nın 2004 yılı Haziran ayında Kandil’de yaptığı kongreye Öcalan adına katılarak ‘ateşkes’ kararını kaldırttığını söyledi. Okçuoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007 yılında hakkında PKK kuryeliği suçlamasıyla arama kararı çıkardığı Mahmut Şakar’la ilgili olarak, “Eğer savcılık isterse Mahmut Şakar’la ilgili ifade verecek bir değil, yüzlerce tanık bulabilir” diye konuştu.

“ATEŞKES KARARINI ERGENEKON KALDIRTTI”

PKK, Abdullah Öcalan’ın yakalanıp İmralı’ya hapsedilmesinin ardından 1999 yılında ‘ateşkes’ ilan etmişti. 2004 yılına kadar geçen sürede, Avrupa Birliği (AB) uyum paketleri çerçevesinde birçok yasa çıkarıldı. PKK ise 2004 yılı Haziran ayında gerçekleştirdiği kongrede ‘ateşkes’ kararını kaldırarak yeniden ‘savaş’ ilan etti. Hâlâ Almanya’da yaşayan Ahmet Zeki Okçuoğlu, ateşkes kararının kaldırılmasını Türkiye’de iç karışıklık çıkarmak isteyen Ergenekon’un aldırdığını iddia ederek, şunları söyledi: “2004 yılı başında Kandil’de toplanan PKK kongresi, değişen uluslararası koşulları göz önünde bulundurarak, koşulsuz silah bırakma kararı aldı. Kongrenin aldığı bu karardan rahatsız olan Ergenekon, PKK’yı vazgeçirmek için, Abdullah Öcalan’ın temsilcisi sıfatıyla Mahmut Şakar’ı acele olarak Kandil’e gönderdi. Son anda kongreye yetişen Mahmut Şakar, ayağının tozuyla kürsüye çıkar ve kongreye kendi adına değil, Abdullah Öcalan’ın temsilcisi sıfatıyla katıldığını ve söyleyeceği sözlerin Öcalan’a ait olduğunu belirttikten sonra onun adına şu talimatı verir: ‘Aldığınız silahı bırakma kararı geçersizdir. Haziran ayında savaş yeniden başlayacaktır.’ Video kasetleri Genelkurmay’da”

“ÖCALAN, ERGENEKON’DAN TEMİNAT ALDI”

Okçuoğlu, Abdullah Öcalan’la yargılandığı dönemdeki görüşmelerinde, konuşmalarındaki ilginç diyalogları da aktardı. Öcalan’la her görüşmesinde savunma meselesinin ne olacağını sorduğunu ve ellerinde nasıl savunma yapacaklarına dair hiçbir şey olmadığını anlattığını ifade eden Okcuoğlu, “O da ‘Bu dava siyasi bir davadır, mahkeme göstermeliktir. Zaten biz burada görüşüyoruz. Kısa bir zamanda da bu işi çözüme bağlayacağız, boş ver’ dedi. ‘Siz avukatsınız, savunma mavunma yapacaksınız ama siz bana yardımcı olun’ diyordu. ‘Kimse benden devlete karşı savunma yapmamı beklemesin. Başbakanlık kriz merkezinin önüme koyduğu çerçeveler var. O çerçevelere bağlı kalarak savunmamı yapacağım’ dedi. En son görüşmemiz buydu” diye konuştu. Okçuoğlu, görüşmelerinde Öcalan’ın ‘derin devletin’ büyüklüğünden, yüceliğinden söz etiğini belirterek, şunları aktardı: “Ya sen bu kadar derin devleti övüyorsun, seni asmayacaklarına dair bir garanti verdiler mi sana?’ dedim. Dedi ki ‘Bana biri geldi, benimle görüştü. Ben de ona siz beni idam edecek misiniz? dedim. O da bana. Bunu 5 kişi biliyor. 6. kişinin bilmesine gerek yoktur. Tamamen senin çabalarına bağlı. Sen eğer iyi bir imtihan verirsen, asılmazsın gibisinden şeyler söyledi’ dedi. Ben bu söylediğinin doğru olduğuna inanıyorum. Bunu çok doğal bir şekilde söyledi.” Okçuoğlu, Öcalan’la görüşen kişilerle ilgili durumun Ergenekon davasında ortaya çıktığını; ancak Öcalan’a bunları söyleyen kişinin kim olduğunu bilmediğini söyledi.

“PKK, ERGENEKON’UN BİR UZANTISIDIR”

PKK’yı bitirmeniz için önce JITEM’i bitirmeniz gerekiyor. 20 yıldır PKK’nın silah bırakmasından söz ediliyor. Bu tamamen bir göz boyama. PKK’nın silah bırakması, en başta Ergenekon’un işine gelmez. Koşulsuz olarak silah bırakan PKK’ya yeniden silahlı eylem kararı aldırtan Genelkurmay, onun silah bırakmasını ister mi hiç” dedi.

Ahmet Zeki Okçuoğlu, artık PKK’nın Ergenekon’la bağlantılarının net bir şekilde ortaya çıktığını söyledi. “PKK, Ergenekon’un uzantısıdır” diyen Okçuoğlu, şunları anlattı: “Kürdistan uzantısıdır da diyebilirsiniz. Kürt halkının kurtuluşu için sahneye çıkarılmış ama Kürt halkının haklı davasını yok etmek için kullanılan bir örgüt. Avcı ile av ilişkisi. Avı yakalamak için onun hoşuna giden yemler koyar avcı. Böylece yemin cazibesine kapılarak avcının tuzağına düşer av. PKK, Kürtleri avlamak için önlerine atılmış bir yemdir. Kürtlere özgürlükten, bağımsızlıktan, bağımsız birleşik Kürdistan devleti kurmaktan söz ediyor, bununla da kalmıyor, bunun karşısındaki en büyük engel olan Türk ordusuna savaş ilan ediyor ve ona ağır darbeler vuruyor. Bu da Kürtleri cezbediyor. Daha başka yöntemlerin de yardımıyla PKK yoktan var edildi. Simdi onun aracılığıyla Kürtleri kontrol ediyorlar. Sadece Türkiye sınırları içindeki Kürtleri değil, diğer bölge devletlerindeki, hatta bütün dünyadaki Kürtleri kontrol ediyorlar. Gerisinde NATO, yani ABD var. JİTEM, Gladio’nun uzantısıdır. PKK ile JİTEM ilişkisi ise ‘plasenta’ ‘cenin’ ilişkisi gibidir. JİTEM’in nerede bittiği, PKK’nın nerede başladığını ayırt edemezsiniz. JİTEM bir gün PKK adına, ertesi gün de diğer örgütler adına eylem yapıyor. Dağlıca ve Aktütün olayları bu temelde değerlendirilmelidir. İki eylemin de JİTEM tarafından gerçekleştirildiğinden hiçbir kuşkum yok. PKK’yı da bitirmeniz için önce JİTEM’i bitirmeniz gerekiyor. 20 yıldır PKK’nın silah bırakmasından söz ediliyor. Bu tamamen bir göz boyama. PKK’nın silah bırakması, en başta Ergenekon’un işine gelmez. Koşulsuz olarak silah bırakan PKK’ya yeniden silahlı eylem kararı aldırtan Genelkurmay, onun silah bırakmasını ister mi hiç.. Genelkurmay PKK’ya değil, PKK’ya silah bırakma kararını aldıran Kani Yılmaz, Nizamettin Taş ekibini tasfiye etti; başlarına da Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman’ı koyarak. Türkiye devleti eğer ciddiyse, JİTEM’le başlamalıdırlar PKK’nın tasfiyesine. Ergenekon savcıları JİTEM’in etrafında dönüp dolaşıyor ama bir türlü dokunamıyorlar ona. Aşıyor onları. Çünkü JİTEM’in arkasında NATO var. Bu da çok güçlü bir siyasi iradeyi gerektiriyor. Sol içinde Dev-Sol neyse, Kürtler içinde de PKK’nın misyonu bu olmuştur. Ve olmaya da devam ediyor. Bu pislik, Türk Ergenekon’un tarihine yazılacak.

“2004’TE SAVAŞ YENİDEN BAŞLADI”

Okçuoğlu, Şakar’ın bu sözleri üzerine PKK’nın ateşkes kararını kaldırttığını ve Haziran 2004’te yeniden savaşın başladığını söyledi. Irak’ın Kürdistan bölgesinde bulunduğu dönemde PKK’dan ayrılan üst düzey bir kişinin bunları teyit ettiğini ifade eden Okçuoğlu, daha sonra Mahmut Şakar’ın kongrede çekilen video kasetlerini de yanına alarak, Ağrı Doğubeyazıt sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptığını anlattı. Giriş kapısında bir Genelkurmay yetkilisinin Şakar’ı karşıladığını ileri süren Okçuoğlu, “Şakar, sınır karakolunda usulen gözaltına alınır. Bu sırada yanına gelen Genelkurmay görevlisi, kendisinden video kasetleri alır ve peşi sıra Mahmut Şakar serbest bırakılır. Sonra da bilindiği gibi kanlı boğuşma yeniden başladı. Şakar hakkında soruşturma açtığını söylediğiniz İstanbul Savcılığı’nın niyeti ciddiyse, işe Doğubeyazıt kapısından başlaması gerekir. Bu kapıdan giriş yaparken Mahmut Şakar’ın hangi gerekçeyle gözaltına alındığı ve yine hangi gerekçeyle serbest bırakıldığı, yanındaki video kasetlerin kim tarafından elinden alındığı ve bu şahsın daha sonra nasıl yurtdışına çıktığı hususlarının vakit geçirmeden araştırılması gerekir” dedi. Okçuoğlu, Mahmut Şakar’ın bir ara Öcalan’dan sonra yerine geçecek olan adam olarak hazırlandığını belirterek, “Mavi Çarşı cinayeti neden araştırılmıyor? Bu davada yargılanan kişilerin olayla uzaktan yakından ilişkisi yok. Olay Mahmut Şakar tarafından tertiplendi ve olayın failleri Avrupa’ya çıkarıldı. Bu gerçeği herkes biliyor. Savcı istese, bir günde olayın aslını çıkarır ortaya” diye konuştu.

VAKİT