İşte Süleyman Yaşar'ın "Özürlü kontenjanından köşe yazarı" başlıklı yazısının ilgili bölümü...
Namaz kılmayan, oruç tutmayan, yaşı gelip geçtiği hâlde Hacca da gitmeyen, hem ateist hem İslamcı Engin Ardıç özürlü kontenjanından çalışıyormuş.
“Nasıl oluyor” diyerek sorarsanız, şöyle oluyor; 23 Ağustos 2010 tarihli Sabah gazetesindeEngin Ardıç “Korkma yavrum, öcü değil, yalnızca sandık... Isırmaz” başlıklı yazısında “Eski tüfeklerden, gizli TKP üyesi, sıkı komünist. Boz Mehmet aynı zamanda bir fabrikatördü. İzmir’de fabrikası vardı. İşçiyi de üç otuz paraya çalıştırırdı. İşçiler zam istedikleri zaman da onlara şöyle derdi: ‘Acele etmeyin... Yakında devrim patlayacak... O zaman bu fabrika zaten sizin olacak... Şimdilik dayanın...’ Bu tür yaratıklar beni hep çok eğlendirdiler. Durup durup beni haklı çıkardıkları için de aslında onlara teşekkür borçluyum” diyerek emekçi Boz Mehmet’i fabrikatör yapıp alay eder.
Tabii bunun üzerine Boz Mehmet lakaplı, yıllarını siyasi mahkûm olarak hapishanelerde geçirmişMehmet Bozışık’ın arkadaşları ve eski TKP’liler Engin Ardıç’ı protesto ederler.
Ve Boz Mehmet’in hiçbir zaman fabrikası olmadığını, hatta işçi emekli maaşıyla son yıllarını zorluklarla geçirdiğini ve 1998’de öldüğünü açıklarlar.
Bu arada eski TKP’lilerin gazeteyi yoğun protestoları üzerine Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni 29 Ağustos 2010 tarihinde, “Özür benden” başlıklı yazısında “Ve onun yerine ve de SABAH adına, Boz Mehmet’in tüm yoldaşlarından özür diliyor, Bozışık’ın anısı önünde saygıyla eğiliyorum...” diyerek Engin Ardıç adına özür dilemek zorunda kalır.
Fakat iş bununla kalmaz.
İftiradan dolayı eski TKP’liler işin peşini bırakmazlar. Sabah Gazetesi’ni mail ve telefon yağmuruna tutarlar. Gazete santrali kilitlenir, bilgisayarlar çalışamaz hâle gelir.
Bunun üzerine gazete, Engin Ardıç’ın 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesine göre özürlü kontenjanından çalıştırıldığını eski TKP’lilere söyler. “Peki, özrü nedir?” diyerek sorarlar.
“Demans hastası” yani halk arasındaki adıyla bunak olduğu, düşünme, mantık yürütme, yer ve zaman tayininde, okuduğunu anlamada güçlük çektiği ve isimleri karıştırdığı, hafıza ve dikkat sorunu yaşadığı söylenir.
Hatta 2002’de Cem Uzan’ın Star Gazetesi’nde çalışırken politikacılara “orço Abdullah, pezo Vecdi, hibino Recep, tekerlek Abdüllatif, beşlik Bülent” gibisinden sıfatlar taktığı, kimsenin dikkate almadığı, gülüp geçtiği bildirilir.
Dolayısıyla ceza ehliyeti olmadığı belirtilir.
Bunun üzerine eski TKP’liler biraz durulurlar.
İşte Engin Ardıç bu…
Şimdi demans nedeniyle ceza ehliyetinin olmadığını öğrenen politikacılar ona istediklerini yazdırıyorlar. Ne yapsın farkında değil zavallı.
Süleyman Yaşar'ın yazısının tamamı için TIKLAYIN...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...