Cengiz Özdemir Yazdı... Diyarbakır'da durum ne? Yarış hangi adaylar arasında geçecek?

İşte o yazı...

Sonucu belli bir cumhurbaşkanlığı seçim yarışı yaşıyoruz. 
"Çatı Adayı" meydanlarda yok; o da sonucu şimdiden görüyor olmalı. 
Kalabalık ve coşkulu mitingleri Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yapıyor. 
Hafta sonunun ilk mitinginde Diyarbakır İstasyon Meydanı'nı dolduran kalabalığın karşısına, "Yol arkadaşım Diyarbakır!"sözleriyle çıktı. 
Tam karşısında asılı dev pankartta ise, "Ser sera ser çava!" yazılıydı. 
Diyarbakır, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı "Baş göz üstüne!" sözleriyle karşılıyordu. 
Çok ve sık gittiğim bir şehir değil Diyarbakır. 
Böyle olunca değişimi çok daha kolay anlıyorsunuz. 
Özellikle çözüm süreci sonrasında, şehir kelimenin tam anlamıyla şenlenmiş... 
Elliye yakın kafeterya açılmış çözüm süreci sonrasında. 
Daha dün hava kararmadan alelacele indirilen kepenkler artık sürekli açık. 
Diyarbakır'da yine heyecan var ama bu kez farklı. 
Nefretin, şiddetin getirdiği tedirgin bir heyecanın yerini hayatla yeniden tanışmamın coşkulu heyecanı almış. 
Mitingi izlemeye bu şehirle köklü bağları olan Türkmedya Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak,AB eski Bakanı Egemen Bağış ve Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ile birlikte gittik. 
Ethem Bey, 1980 darbesine kadar 5 yıl bu şehirde yaşamış, siyaset yapmış. 
Bölgenin insanı olması ve bu şehirde geçirdiği yılların da etkisiyle, Diyarbakır'ı, görmemiz ve tatmamız gerekenleri rehbere ihtiyaç duymayacağımız bir ayrıntıyla anlattı. 
Özellikle yemekler hakkında verdiği izahların esasen ne anlama geldiğini, davetlisi olduğumuz Diyarbakır Emniyet Müdürü Dr. Halis Böğürcü'nün iftar masasında tam anlamıyla anladık! 
AB eski Bakanı Egemen Bağış da Siirtli. 
Onun da, doğduğu şehirde babasının belediye başkanlığı yapmasıyla hatırlanan ama kendi üstlendiği siyasi sorumluluklarıyla oluşan etkisi, bölgede bakanlık sonrasında hiç gerilememiş. 
Mitingde adı anons edildiğinde ya da sokakta gezerken ne denli sevildiğine tanık oluyorsunuz. 
Bir diğer yol arkadaşımız Nihat Özdemir de Diyarbakır doğumlu ama onlar da şehre Siirt'ten gelmişler. 
Gençlik yıllarına kadar burada yaşamış, sonra Ankara yılları gelmiş ve sonrasında yatırımlarıyla dönmüş memleketine. 
Ve artık ticari yatırımlarına bölge için son derece anlamlı sosyal sorumluluk projeleri eklenmeye başlamış. 
Yol arkadaşlarımız böylesi isimler olunca, Diyarbakır ziyaretinin tadı damağımda kaldı diyebilirim. 
Sokağın nabzına gelince... 
Sıcaklar ve bugün bayramla bitirdiğimiz ramazan, ister istemez seçim yarışının temposunu düşürdü. 
Seçimlerin temposuz geçmesinin belli başlı üç sebebi olabiliyor. 
Bir diktatörün gölgesinde yapılırsa ki, Suriye'yi ve Mısır'ı düşünün. 
Ya da gelişmiş bir Avrupa ülkesinde zaten siyasetin halkın gündeminde çok yer almaması bir diğer sebep oluyor. 
Ama bizde yaşanan örnekte asıl tempoyu düşüren, sonucu belli bir seçim yarışının olmasıdır. 
Bu sorumluluk ise, muhalefete aittir. 
Özellikle Diyarbakır'da muhalefet partilerinin başlarını ellerinin arasına almaları gereken ibretlik bir tablo var. 
Belli ki bu seçimde de aynı tablo tekrar edecek. 
O tablo şudur: Oyların neredeyse tamamı Recep Tayyip Erdoğan ile Selahattin Demirtaşarasında pay edilecek. 
Ama başa baş, çekişmeli bir yarış olacağı kesin. 
"Çatı Adayı" Diyarbakır'dan ne kadar oy alır sorusunu hemen herkese sordum. 
Yüzde 2 diyen çıkmadı! 
İnanamadım bir önceki seçim sonuçlarına baktım. 
Görüşüne başvurduklarımın haksız olmadıklarını gördüm. 
Onların adına üzüldüm. 
Siyaset yapacaksak, bütün Türkiye'de yapacağız. 
Yoksa böyle bir tablo ortada iken, seçmen size Türkiye'yi yönetme yetkisi verir mi? 
Diyelim ki verdi; sadece yüzde 1 (bir) oy aldığınız bir şehri nasıl yöneteceksiniz? 
Kendinize çeki düzen verin ve bin yıldır birlikte yaşadığımız bu topraklara gittiğinizde, siz de, "Yol arkadaşım" diyebilin... 
Yeter ki, burada yaşananların insani tarafını doğru anlayın ve o eli uzatın. 
Merak etmeyin, onlar, sizi de "baş göz üstüne!" diyerek karşılayacaklardır. 
Bayramınız mübarek olsun!