E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Bülent Arınç'tan Erdoğan'ı kızdıracak çıkış: O polislerin elleri arkadan kelepçelenip küçük düşürülmesi hoşuma gitmedi!

Başbakan Yardımcısı Arınç, "Adı belli, ikametgahı belli insanların cinayet zanlısı gibi ellerinden, üstelik arkadan kelepçelenip küçük düşürülmesi veya onlara fena muamele yapılması hoşuma gitmedi" dedi.

26.07.2014 - 01:17
Bülent Arınç tan Erdoğan ı kızdıracak çıkış:

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, emniyetteki ''Paralel yapı'' operasyonuyla ilgili, "Adı belli, ikametgahı belli, iddia ve ithamları belli insanların adeta 3-5 kişiyi doğramış, öldürmüş bir cinayet zanlısı gibi ellerinden, üstelik arkadan kelepçelenip küçük düşürülmesi veya onlara fena muamele yapılması doğrusu benim hoşuma gitmedi" dedi.

Arınç, NTV'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
Emniyetteki paralel yapı operasyonuyla ilgili, "Bir sözünüzün yorumlanmış tarzını size aktaracağım, 'nedamet getirirlerse daha rahat bir barış olur' sözünüz, 'soruşturma başka türlü mü olacaktı' biçiminde bir takım eleştirilere yol açtı. Ne dersiniz?" denilmesi ve genel değerlendirmesinin sorulması üzerine Arınç, 300 binden fazla emniyet mensubu olan Türkiye'de bazı kişilerin böyle bir ithamla karşı karşıya gelmesinin emniyet teşkilatını hiçbir zaman küçültmeyeceğini ve lekelemeyeceğini söyledi.

Emniyet müdürlüğü veya polis şefliği yapmış kişilerin evlerinden alındıktan sonra ellerine kelepçe takılmasının dikkatini çektiğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
"Bu insani değil, bu hoş bir şey değil. Sabaha karşı alınmış olması, haberli habersiz alınmış olması geçmişte bazı operasyonlarda da eleştirilmişti. Esasen bunlar beklediklerini, günlerden beri hazır olduklarını da ifade ediyorlar. Onun için geç erken tartışmasına gerek yok. Ama adı belli, ikametgahı belli, iddia ve ithamları belli insanların adeta 3-5 kişiyi doğramış, öldürmüş bir cinayet zanlısı gibi ellerinden, üstelik arkadan kelepçelenip küçük düşürülmesi veya onlara fena muamele yapılması doğrusu benim hoşuma gitmedi. Bunu eleştirdim." 

Bunun ciddi bir iddia olduğunun altını çizen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"17 Aralık veya 25 Aralık biraz öncesinden ama sonrasında genişleyen bir soruşturmanın sonucudur. Başka bir suçlamayla başkaları da karşı karşıya kalacak mı, onlarla ilgili bir adli süreç başlayacak mı, doğrusu olabilir diye düşünüyorum. Çünkü bu kapsamlı bir işe benziyor. Sadece bir kaç kişinin, binlerce insanı başka isimlerle süresiz dinlemesi ve bunlardan zaman zaman istifade etmesi, devletin güvenliğiyle ilgili olanlar bir tarafta özel kişilerin özel hayatına mahremiyetine giren konuların belli amaçlarla elde edilmiş olması doğru veya yanlıştır ama ciddi bir iddiadır. Tek dileğimiz adil bir yargılama ve biran evvel sonuçlanması. Yani Balyoz'da, Kafes'de veya başkasında olduğu gibi 5 seneyi geçerek tutukluluktan tahliyelerin başlamış olması değil. Belki çok kısa sürede delillerin takdir edilmesidir." 

"Hizmet hareketi"ne gönül vermiş binlerce insan bulunduğunu, hepsinin suçlu olduğunun düşünülemeyeceğini ifade eden Arınç, bu konuyu kendi aralarında da görüştüklerini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da önceleri gerçekten bu konuda ayrıma gittiğini aktardı. Arınç, "O kitle ve o kitlenin başı ve önderi olan şahıslardan bu yaramazlık yaptığını bildikleri ve duydukları kişilerle ilgili eleştiri gelmeyince hatta özellikle medyada onların desteklendiği de görülünce Sayın Başbakanımız hepsini içine alacak söylemlerde bulunmaya başladı" dedi.

"Ben vicdanen birşeyler yapmaya çalıştım. Nasıl cumhurbaşkanımız bir şeyler yapmaya çalıştı ve bir mektup teatisi olduysa" diyen Arınç, cemaate yönelik "Hükümeti bitirmeye çalışıyorsanız hükümet bitmez, hükümet siyasi bir organizasyondur, siz bitersiniz. Biz varsak siz de varsınız, siz yoksanız, biz de yokuz. Bütün özgürlükleri hükümetimiz döneminde kazandınız. Türkiye demokratikleştikçe, özgürleştikçe siz de dini hayatınızda özgürce yaşamaya başladınız biz de bundan memnun olduk" söylemlerinde bulunduğunu ifade etti.

Arınç, "Ne kadar doğru diyecekleri yerde bunlara kızdılar. Özellikle internette yuvalanmış bazıları, ekipler, medya organları, televizyonları ve gazeteleriyle birlikte ve belki de hoca efendiyi kontrol etmeye çalışan bir ekip ben buna bir üst akıl diyorum, onlar bu serzenişlerimizi veya bu yakarışlarımızı duymazdan geldiler" diye konuştu.
Kötü işleri yapanların belli olduğunu ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En önemli kişilerine haber gönderdim. Şunu yaparsanız, camiayı temiz tutarsınız dedim. O da nedir, siz deyin ki isim vermenize de gerek yok, 'bize mensup olduklarını iddia eden bazı kişiler eğer siyasi amaçlarla yanlış işler yapmışlarsa ki yaptıklarını söylüyorsunuz onlar bizden değildir, onları reddediyoruz, kabul etmiyoruz' hiç olmazsa kendinizi temizleyin onları ortada bırakın ki biz bütün gayretimizle bu yanlışları yapanları ortaya çıkarmaya çalışalım. Bu kadar masum bir isteği bile kabul etmediler. Arkadan onların tarafından da bu taraftan da bazıları durumdan vazife çıkardılar. Dediler ki eğer dini açıdan da bu konuyu görüşmek gerekirse sizden 3 kişi, bizden de 3 kişi gelsin bir arada bu meselenin nereden başladığını, nereye kadar gittiğini görelim, yazık oluyor inananlar birbirine hasım duruma geliyorlar. Önce evet denildi toplantıdan bir kaç saat önce kusura bakmayın biz bu işten vazgeçtik dediler. Anladım ki kendi içlerinde yanlış yapanları biliyorlar ama onları reddetmiyorlar. Onlarla kendi aralarındaki bağı kesmiyorlar. Şimdi iş büyüdü ve bir barış olacak mı diye soran gazeteciye şu anda öyle bir şey görünmüyor dedim. Barışmak yargı süreciyle ilgili değil, bir büyük camianın milyonlarca sempatizanıyla hükümetimiz arasındaki dostluğu yeniden sağlamak."

"40 defa dünyaya gelseydim düşünemezdim"
Yerel seçimlerde daha kötüsünü yaptıklarını belirten Arınç, kızgınlıkları nedeniyle oy vermemeyi tercih etmek yerine rakip partileri desteklediklerini söyledi.
Arınç, "MHP ve CHP'ye şüphesiz oy verebileceklerini, serbest tercih imkanları içerisinde bunu yapabileceklerini de düşünüyordum ama hiçbir zaman her gün bomba yedikleri, her gün insanların kaçırıldığı, her gün yurtlarının, dershanelerinin tehdit altında tutulduğu bir siyasi örgüte, sırf AK Parti kazanmasın diye oy verebileceklerini 40 defa dünyaya gelseydim düşünemezdim" ifadesini kullandı.

"Halihazırda sulh görünüyor mu, görünmüyor" diyen Arınç, bunun için yargı süreci süratle derinleştirilerek yapılanmanın ortaya çıkarılması gerektiğini dile getirdi. 
Arınç, "Bunun dışında camiayla bir kucaklaşma tekrar olabilir mi derseniz ben bunu gönlümle hissederim, söylerim ama bunun için de baştaki noktaya dönmemiz lazım. 'Bizim içimizden bize mensubiyet iddia eden ama çok yanlış işler yapan insanlar vardır. Bizim onlarla ilgimiz yoktur, en azından şu andan itibaren ilgi ve irtibatımız yoktur' diye, buna nedamet demişler, bir başka şey demişler ben bu maksatla söyledim. Bunu söylerlerse bu geleceğe yönelik bir iyi zemin olabilir ama bunu da söyleyemeceklerse mevcut durum bence daha da kopuklaşmaya daha da birbirimize karşı hasım durumuna gelmeye devam edecektir" değerlendirmesinde bulundu.

"Hocaefendide gördüğüm buydu"
Elazığ'daki konuşmasına gelen karşılıkları gördüğünü belirten Arınç, bunların o camiaya mensup olamayacaklarını, çünkü o camiada bir tevazu, ihlas, samimiyet, dini hizmet ve gayret olduğunu dile getirdi.

Arınç, "Ben o camiada şunu görmüştüm, ne kadar haksızlık da yapılsa ne kadar yalan yanlış şeyler de yapılsa bunun karşılığını siyasi güç olarak değil Allah'a havale etmekle yapardık. 'Biz böyle değiliz, yanlış tanıyorsunuz, biz bunları yapmadık, biz bunların içinde olmadık, biz bunları hiçbir zaman tasvip etmedik' demelerini beklerdim. Hocaefendide gördüğüm buydu, onun yakınındaki arkadaşlarımızda gördüğümüz buydu. İşin içerisine AK Parti girince AK Parti onların gözünde düşman haline geldi ve maalesef birileri bu iyileştirme, barıştırma, aramızdaki soğukluğu giderelim diyenler adeta kontrol altında" diye konuştu.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in bu cemaatin hizmetlerine olağanüstü destek verdiğini ancak seçimde bu kişilerce rakiplerine oy toplandığını anlatan Arınç, "O zaman Ankara'da bunların ileri gelenlerine sorduk. Vallahi Melih Bey'e oy verecektik, destekleyecektik onun hakkını inkar edemeyiz ama birileri biryerden geldiler kontrolü onlar ele aldılar, biz etkili olamadık dediler" ifadelerini kullandı.
Fethullah Gülen'i kastederek, hocaefendiyi kontrol eden bir üst akıl olduğu yönündeki sözlerine ilişkin soru üzerine Arınç, Hüseyin Yayman'ın Vatan gazetesinde dün veya bugün köşesinde kendi düşüncelerine benzer bir yazı yayımladığını söyledi.

 "Soruşturma var"
Bir soru üzerine kriptolu telefonların da dinlendiğine değinen Arınç, "Maalesef onların dinlenmiş olduğunu duyuyoruz, biliyoruz. Bu yeni de değil. Belki bu son yargısal operasyon biraz da buna dayalı olarak yapıldı. Onların bile dinlenmiş olduğunu bir kenara koyalım, Dışişleri Bakanlığındaki bakan odasında, yani en gizli odada kalması gereken konular bile deşifre edildi. Dışarılarda konuşuldu" dedi.

"O zaman bu konuda da bir soruşturma geliyor" denilmesi üzerine Arınç, "Var, var, belki bunun içinde belki buna bağlı olarak" karşılığını verdi.

"Sayın Başbakan da başka alanlara da sıçrayabilir demişti" denilmesine karşılık Arınç, "Bir ayak mutlaka TİB'dir. TİB şimdi değişti. Burada maalesef süresiz olarak dinlenildiği, başka isimler verilerek telefonların o isimler üzerinden dinlendiği ve dinlenen kişinin bazen gizli örgüt veya örgüt yaftasıyla senelerce dinlendiği ortaya çıktı. Sayın Başbakanımız da istihbari konuların dinlenmesini ve diğer istihbarat örgütlerinin birlikteliğini MİT yaptığına göre farklı bir yapılanmanın her zaman söz konusu olabileceği bir kurumdan alıp istihbari dinlemeleri kanuna uygun yapılmasını Sayın Başbakanımız bir ara ham düşünce olarak ortaya koydu. Henüz bu konuda yasal bir noktaya gelmiş değiliz" diye konuştu.
Mart ayında yapılan kanun değişikliği hakkında bilgi veren Arınç, yasal dinlemelerin sınırlandırıldığını, bunun sonucunda da geçen yıl mart ayında 51 bin olan dinleme sayısının bu yıl 5 binin altına düştüğünü bildirdi.

TİB'de devletin güvenliğini ilgilendiren tüm dinlemelerin toplandığı merkez olduğunu belirten Arınç, "TİB hem binası hem de teknolojisi itibarıyla böylesine önemli bilgileri koruyacak ve güvenini sağlayabilecek altyapıdan yoksun. Bu olaylar bize gösterdi ki TİB'in yaptığı dinlemeler veya onların muhafazası çok büyük sakıncaları taşıyor. Acaba buradan alarak devletin istihbarat örgütünde bu dinlemelerin yine kanun içinde yapılıp saklanması mümkün olabilir mi?" görüşünü dile getirdi.

"Bu konuda eleştiriler, Türkiye muhaberat devleti oluyor biçimindeydi" denilmesi üzerine Arınç, "Değil. MİT de bir kanuna bağlı, TİB'in faaliyetleri de kanuna bağlı. TİB'deki dinlemeler bütün gizli istihbari dinlemeleri içinde topluyorsa bir sivil merkezse o sivil merkezde şu andan geriye doğru gittiğimizde bu işin suistimal edildiği ortaya çıkmışsa, güvenlik amacıyla bunun daha güvenlikli bir kurumda yapılması ve toplanması düşünülmüş olabilir. Bu kanunla olacaksa zaten Meclis'e gelecektir, tartışılacaktır. Bildiğiniz gibi MİT kanununda değişiklik yapıldı ve Anayasa Mahkemesi de bunu anayasaya aykırı görmedi şu ana kadar bildiğimiz kadarıyla" ifadelerini kullandı.

Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde işleyecek süreçle ilgili, "Ben 15'i ile 28'i arasında Başbakanlığa vekalet durumunun olması gerektiğini düşünüyorum. O arada kongre toplanır, genel başkan seçilirse o genel başkana Başbakanlığı devretmek üzere de bir yetki alınabilir. Yani 28'inden önce olursa Sayın Gül'ün başbakanlığa bir belirleme yapması lazım ama 13 gün içinde bütün bunların olması mümkün değil. Başbakanımız, Cumhurbaşkanı olarak yemin eder, göreve başlar, AK Parti'den kim genel başkan olursa ona da Başbakanlık görevini verir" dedi.
Arınç, Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, seçilmesi halinde farklı bir cumhurbaşkanı profilinin bulunmayacağını, atak, enerjik olacağını, elindeki yetkiyi sonuna kadar kullanacağını, bazı konularda inisiyatif alacağını, Türkiye için koyduğu hedefleri takip edeceğini söyledi. 

Cumhurbaşkanının ilk defa halk oyuyla seçileceğini ancak anayasa değişmediği için Meclisin seçtiği cumhurbaşkanının yetkilerini kullanacağını ifade eden Arınç, "Cumhurbaşkanını halk seçecek ama bugünkü yetkilerini kullanacak. Bugünkü yetkileri de az değil. Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle otomatikman yarı başkanlık veya başkanlık sistemine geçişi getirmiyor. İstesek de getirmiyor. Neden? Çünkü anayasada bunun bir altyapısı yok" diye konuştu.

Fransa ve ABD'de adı konulmuş sistemler olduğuna dikkati çeken Arınç, "Burada 2015 seçimlerine kadar mevcut sistem devam eder. 2015'ten sonra etmez mi? Şu olabilir. Bizim iddiamız var, en azından 7-8 seneden beri. Türkiye artık 82 darbe anayasasını bırakmalıdır, yeni sivil bir anayasa yapmalıdır. Bunun için az çalışmadık" ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, geçmişte yeni bir anayasa için yürütülen çalışmaları anımsatarak, "2015'ten sonra AK Parti 330'un üzerinde veya 367'nin üzerinde oy alırsa tek bir iddiası var, 'ben yeni bir anayasa yapacağım.' Bu yeni anayasayı yaparken de Türkiye'deki demokratik sistem, parlamenter demokratik sistemden yarı başkanlığa veya başkanlığa kayabilir. Bu bir anayasa tercih meselesidir. Halk onu kabul ederse o zaman bugün halkın seçtiği cumhurbaşkanı 2015'ten sonra o sistemde kendisine verilecek yetkileri kullanabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Arınç, aksi halde mevcut yetkilerin kullanılmaya devam edeceğine değinerek, cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulunu her zaman toplayamayacağını, ne zaman toplayacağının anayasada yazılı olduğunu ancak bir bakanı davet ederek bilgi alabileceğini, bunun da yadırganmaması gerektiğini belirtti.

Muhalefetin, "Erdoğan cumhurbaşkanı olmasın da kim olursa olsun" noktasında korkuları olduğunu dile getiren Arınç, ancak Erdoğan'ın seçimi kazanacağını aktardı.
Yeni Başbakanın kim olacağı konusunda Erdoğan'ın, "Gönlümde bir kaç isim var" yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine Arınç,  "Başbakanımız işin tadını çıkarıyor, güzel şeyler söylüyor bazen keyiflendiğinde 'ters köşe de yapabilirim' demişti" diye konuştu.

Arınç, çok güçlü bir grup olduklarını, tek adam siyasetiyle bu noktaya gelmediklerini vurgulayarak, "Onun olmadığı bir zamanda eğer kepenk kapatacaksak, bayrağı indireceksek böyle bir partiyi kurmaya gerek yoktu" dedi.

Seçimden sonraki süreç
Bu konuda bir sıkıntıyla karşılaşmayacaklarını, partiyi ileriye götürecek çok sayıda isim bulunabileceğini belirten Arınç, Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde yeni genel başkan ve başbakan atamasıyla ilgili işleyecek süreç konusunda görüşlerini dile getirdi. Arınç, Erdoğan'ın 10 Ağustos'ta birinci turda seçilmesi halinde, 15 Ağustos'ta kesin sonucu YSK'nın ilan etmesinin ardından partiyle ilişiğinin kesileceğini, genel başkanlık ve milletvekilliğinin sona ereceğini ama 28 Ağustos'a kadar Cumhurbaşkanı yetkilerini kullanamayacağını, 13 günlük zaman süresinde seçilmiş cumhurbaşkanı olacağını söyledi.
Arınç, geçmişteki Özal ve Demirel örneklerini vererek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bizde bir vekalet söz konusu olacağını zannediyorum. 28'ine kadar Sayın Başbakanımızın yokluğunda hükümet bir başbakan yardımcısı veya bakanlardan birisi tarafından vekaletle götürülecek. Bizim açımızdan iki konu var. Genel başkan olmadığına göre tüzüğümüz gereğince kongreye gidilip genel başkanın seçilmesi lazım. Bu, azami 45 gün gibi gözüküyor ama 5 gün ya da 15 gün sonra da olabilir o, ilanlara bağlı. Mevcut kongre delegeleri bu işi yapacak. Sayın Başbakanımızın arzusu ve isteği, 45 günü beklemeden olabilir. 45 günden sonra da olabilir bir müeyyidesi yok. O süreçte Başbakan olacak kimse o arkadaşımız herhalde onun genel başkan seçilmesi arzu edilecektir çünkü bir sözünde Başbakanımız ikisi ayrı olmaz dedi. Bence de çok doğrudur. O kongrede kim genel başkansa yetki ona verilecek başbakan da o olacaktır, seçimlere partiyi o götürecektir. Seçimden sonrasını Allah bilir. Yani ben 15'i ile 28'i arasında Başbakanlığa vekalet durumunun olması gerektiğini düşünüyorum. O arada kongre toplanır, genel başkan seçilirse o genel başkana Başbakanlığı devretmek üzere de bir yetki alınabilir. Yani 28'inden önce olursa Sayın Gül'ün başbakanlığa bir belirleme yapması lazım ama 13 gün içinde bütün bunların olması mümkün değil. Başbakanımız, Cumhurbaşkanı olarak yemin eder, göreve başlar, AK Parti'den kim genel başkan olursa ona da Başbakanlık görevini verir."

Cumhurbaşkanı Gül'ün "Hizmet etmeye devam edeceğim" açıklamasına ilişkin görüşü de sorulan Arınç, bunun çok doğal olduğunu, millete hizmet etmenin sadece bakan ya da başbakan olmakla sınırlı kalmadığını dile getirdi.

Kararı Gül'ün vereceğine değinen Arınç, "Bizim arzumuz, bazı arkadaşlarımızın arzusu siyasete devam etmesi. Çünkü çok sevilen ve başarılı olmuş bir siyasetçinin AK Parti'yi daha ileri götüreceğini düşünebiliriz. Ama olmadığı taktirde de kıyamet değil, dünyanın sonu değil" ifadesini kullandı.

Başka birinin de bu görevi üstlenebileceğini belirten Arınç, "Biz tabii bazı arkadaşlarımızla birlikte kendi hissiyatımızı, düşüncelerimizi ifade ettikçe bu birilerinin hoşuna gitmiyor zannediyorum. Yani illa Abdullah Gül'ü oraya getirmek düşüncesini bazı arkadaşlar belki sayıları şu kadarcık az, onlar mahsurlu görüyor olabilirler. O yüzden üzülmesinler, sıkılmasınlar. Abdullah Gül'ün başımızın üstünde yeri var ama mutlaka siyasete devam etmek istiyorsa bu böyle onun tercihidir. O  olmadığı takdirde de Aliler var, Veliler var, Hasanlar var, Hüseyinler var. Bu parti zengin, bayrak yere düşmez AK Parti'de" diye konuştu.

"Başbakan Erdoğan 10 ay sözü etti, seçime kadar, ondan sonra gelirse kimse niye geldin demez, kimse sorgulamaz biçiminde" denilmesi üzerine Arınç, "Bunların ya hepsini birleştirmek lazım puzzle gibi ya da o anda söylenmiş bir söz olarak kabul etmek lazım. Her ikisi de birbirini seven, birbirlerinin hukukuna riayet eden, partiyi birlikte kuran, yücelten insanlardır. O yüzden birbirlerine sırt dönmeleri, aykırı hareket etmeleri bizde mümkün değil. Ben de buna dahilim bir başka arkadaşımız da buna dahil" dedi. 
 
Arınç, bugüne kadar büyümeleri, güçlenmeleri, ülkeye hizmet etmelerinin feragat ve fedakarlıkla olduğunu, birinin 'Hayır'' dediğine diğerinin ''Evet'' demediğini belirterek, "Böyle olmadığımız gün biteriz böyle olmaya mecburuz" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül'e atfen bir gazetede yer alan "dışlandık" yönündeki iddia da sorulan Arınç, şunları söyledi:

"Bunlar birilerinin sözüdür. Köşkteki bir kısım insanlar bir kısım haberler üretiyorsa bu köşkte de başka insanlar başka türlü haber üretiyorlar. Bu, bugünlerin bir hengamesidir. Hatta benim de canımın sıkıldığı bir günde başka birilerine biraz mesaj vermiştim TRT'deki bir sohbetimiz sırasında. Kendilerine göre birilerini parlatmak için birilerini köreltmeye çalışanlar var. Hamdolsun ki bunların sayısı çok az ama Twitter denen Allah ıslah etsin bir iş çıktı. Birbirlerine gönderiyorlar, onlar birbirlerine gönderiyor, yayıyorlar. Belli isimler üzerinde çalışıyorlar. 'Bu doğru değil' dedim. Yani biz istişareyle bugünlere geldik. Sayın Başbakanımız da en geniş anlamda bunu yapıyor. Kim başbakan olacak, kim genel başkan olacak bunların karar mercileri bellidir. Bunun için Twitter'de blok yapmaya veya hashtag yapmaya hiç gerek yok. Bir insanı küçük görerek bir başkasını büyütmek  bu çok süfli bir şey olur diye söylemiştim. Burada da dışlandık yani çok anlamsız bir şey. Kim kimi dışlayabilir."

Anayasa çalışmaları
Bir başka soru üzerine geçmişteki yeni anayasa çalışmalarının başarıya ulaşmadığını anımsatan Arınç, "Eğer 2015'ten sonra çok ciddi sayıyla parlamentoya girersek kendi anayasamızı yapacağız. Çünkü diğer partilerden ağzımız yandı. Bunlarla tekrar bir masaya oturmak, 'gel kardeşim nerede kalmıştık?' diyecek halimiz yok. CHP aynı CHP olacaksa, MHP aynı MHP olacaksa, artık hangisi içeride olacak onu da bugünden söylemek mümkün değil" diye konuştu. 

Halka çağdaş ve demokratik bir anayasa yapma sözü vereceklerini belirten Arınç, "Halkımız destek verirse 367'nin üstüne çıkarız. Dur bakalım derse 330'un üstünde kalırız, ona göre en son referanduma götürürüz. Ama siz diyorsunuz ki tekrar bir araya geldiğinizde bugünkü teklifleriniz geçerli mi? Bence geçerli olmaz.  Her şey yeni başlar" dedi.
aa

ETİKETLER:
Bülent Arınç
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay TURKTIME'a Konuştu
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Talat Atilla'ya konuştu ve çarpıcı açıklamarda bulundu...
Aylin Kotil Turktime’a Konuştu
CHP Beyoğlu Belediye Başkan Aday Adayı Aylin Kotil Turktime’ı ziyaret ...
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya Turktime'a Konuştu
MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya: GEZİ PARKI EYLEMLERİNDE ...
 
Şahin Mengü: Baykal Ortaya Çıkacak ve…
CHP’nin önemli isimlerinden Şahin Mengü Turktime’ı ziyaret etti ve Talat ...
Şahin Mengü Turktime’a Konuştu
CHP’nin önemli isimlerinden Şahin Mengü Turktime’ı ziyaret etti ve Yönetim ...
Gürsel Tekin Turktime’a Konuştu
CHP’nin iki numaralı ismi Gürsel Tekin Turktime'ı ziyaret etti. Tekin, ...
 
Kılıçdaroğlu; El Parasıyla Gerdek Olmaz...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Talat Atilla'ya gündemin sıcak konularını değerlendirdi.
Haluk İpek Talat Atilla'ya Konuştu: CHP'ye Sıfır Taviz Verdik
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Haluk İpek Türkiye’nin ...
AKP Gaziantep Milletvekili Şamil tayyar Turktime’a Konuştu
AKP’den Gaziantep Milletvekili seçilen Star Gazetesi eski Ankara Temsilcisi ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Club Brugge
Gençlerbirliği
Recep Tayyip Erdoğan
konya
İsveç
Brezilya
Emre Belözoğlu
serdar ortaç twitter
Çanakkale Savaşı